Dilimizde tüy bitti ama yeşile düşmen, betona aşık anlayış vazgeçmedi yanlıştan. Elbette otel de lazım bina da fabrika da. Ama daha çok, daha çok hırsıyla girişilen yapılaşmanın geldiği nokta ortada. Dünyanın en çok otelini yapsanız, en çok odası sizde olsa ne yazar! Önemli olan turizm gelirinde en çok geliri elde etmek…
Bir tarafta pandemi, diğer tarafta küresel iklim krizi. İnsanların yaşamak için büyük mücadele verdiği bir dönemde tatilin, turizmin şekli de değişti. Herkes biliyor ki doğaya, doğal ve butik tesislere dönen bir talep var…
Ancak gelin görün ki bu duruma karşı Türkiye’de maalesef beton hırsı bitmiyor…
Dün akşam saatlerinde gazeteyi bitirmiş, tam da köşe yazıma geçerken telefonum çaldı. Telefondaki ses, çok sevdiğim bir hocaydı. Çocuklarım her yıl spor okuluna gittiği meşhur dört yıldızlı otelin bahçesindeki yeşil katliamı duyuruyordu…
Hangi gerekçeyle otel bahçesindeki onlarca ağacın kesildiğini öğrenememişti. Olay yerinden gelen fotoğraflar ve otelin hava fotoğrafları karşılaştırıldığında kıyımın hiç de küçük olmadığı ortada…
Kimi için önemsiz bir konuda Bülent Şık Hoca’nın gösterdiği duyarlılığa teşekkürler…
Ama ne işe yaradı, gitti güzelim ağaçlar. Üstelik önce ‘izinli’ olarak kesildiği iddia edilmiş, olay yerindeki görevliler tarafından…
Sonra da bölgeye gelen bir kişi, otelin sahibi olduğunu ve kendinden habersiz kesildiğini kaydetmiş…
Biz henüz bir yetkiliye ulaşamadık…
Ama kanıtlar fotoğraflarda da sabit…
Bahçede bahar temizliği olarak ağaçlar köklenmiş, anlaşılan…
Millet bahar temizliği olarak dalları budar, biz kökten temizlemişiz…
Sanıyorum bahçede otelin tesisini genişletme niyeti var…
Belki de başla şey…
Fakat tek gerçek var ki artık o ağaçlar yok…
Yerine yenisini dikseniz ne fayda…
Belki bir asırlık ceviz gitmiş…
Okaliptus ve diğerleri…
Üzgünüm…