Bütün insanlar, kurumlar ve devletler, geleceğe yönelik belli bir plan ve öngörüyle hareket ederek, varlıklarını sürdürebilirler. Anlık kararlar vermek, verilen kararların sonuçlarını öngörememek, çok boyutlu düşünmemek, bazen onarılamaz düzeyde kötü sonuçlar verir.
Özellikle güçlü devletler, kurumsallaşmış ve hesap verebilir yapılarıyla, bir kaç yıl sonrasını değil, en az yüz yıl sonrasını bile planlayıp, öngörüp, politikalar uygularlar. Hükümetler bu kurumsallaşmayı, sürdürülebilir kılmak ve yenileştirmekle yükümlüdürler.
Fakat geldiğimiz noktada, ülkemizde, yönetim şeklinden, kurumlara kadar pek çok şey değiştirildi. Parlementer sistemden, bize özgü bir başkanlık sistemine geçtik! Bakanlar kurulunu atanmışlardan oluşturduk. Bu yeni sistemin, öngörülemez sonuçlarıyla karşılaşıldığında ise, günü birlik kararlarla çözümler geliştirdik! Olmadı ve oturmadı! Şimdi de anayasayı değiştirmeye çalışıyorlar! Peki başka neleri değiştirip, yaratacağı sorunları öngöremedik bakalım sırayla:
Niyeyse; Hıfzısıhha Aşı Enstitüsünü kapattılar. Pandemi ve salgınlarda aşı için dışa bağımlı hale geldik! Kapatırken bunu öngörmemişlerdi!
Kızılay’ın yapısını ve yönetim şeklini değiştirdiler. Depremde kara gün dostu olarak bilinen Kızılay, depremzedelere çadır satmaya kalkınca, halk nazarında büyük bir güven kaybına uğradı. Kızılay’a yapılan bağışlar da muhtemelen düştü! Bu değişimin yaratacağı sonuçlar da öngörülememişti!
Rus uçağını düşürdük. Sonuçlarını öngöremedik! Sonra onlardan hava savunmamız için 2.5 milyar verip S-400 aldık! Üyesi olduğumuz NATO’nun tepkilerini, nasıl olduysa öngöremedik! O yüzden S- 400 ‘ler şimdi atıl bekliyor!
Bütün dünya bir dönem faizleri yükseltirken, biz indirdik! Bu işi bilenlerin uyarılarına rağmen, olacakları öngöremedik ve Dolar hızla yukarı çıktı. Türk Lirası da değer kaybetti.
Arap baharında komşumuz Suriye’yi ezmeye, dağıtmaya çalışan Amerika ve Batılı ülkelerin yanında yer aldık! Suriye parçalandı, savaştan kaçan Suriyeliler ülkemize doluştu! Batılı ülkeler bu göçmenleri kabul etmeyince, ihale üstümüze kaldı. Ekonomimiz ve halkımız, Suriyeli yükünü artık çekemiyor! Kültürel anlamda da onlarla uyuşamıyoruz. Bütün bunları öngöremediğimiz için de, şimdi Esad’la görüşmek istiyoruz. Esad değişmediğine göre, ne değişti de, görüşeceğiz? Küslük olmaz, barışırız derken, ülkesi böylesine parçalanmış olan Esad, bizimle görüşür mü? Ya da ne karşılığında görüşür? Bunu öngörebilenler kimler? Valla ben de merak ediyorum.
Kamuya ait fabrikaları bir bir elden çıkardık. Üretmeden tüketmeye başladık! Her şeyi dışardan alırız diye düşünenler, para bitince alamayacağımızı öngöremediler!
Buğdayın anavatanı olan verimli Anadolu topraklarında, tarımı yeterince desteklemedik, elalemin tarım ürünlerine muhtaç kalacağımızı da öngöremedik! Oysa eskiden tarımda kendine yeten sayılı ülkelerden biriydik! Şimdi her şeyi çok pahalıya yerken, çoğunluk yoksul ve aç!
İşte bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde, bu ve bunun gibi plansızlıklar ve öngörüsüzlükler var ne yazık ki! Bedelini de hep beraber ödüyoruz!