Cumhuriyet İçin Antalya El Ele Platformu, Konyaaltı Boğaçay ve Lara Kruvaziyer Liman Projelerinin Antalya için büyük bir kötülük olduğunu ileri sürdü. Platform Sözcüsü İbrahim Daş, “Dünyanın bildiği bu plajları böyle projelerle ortadan kaldırmak Antalya’ya yapılacak en büyük kötülüktür” dedi.
Cumhuriyet İçin Antalya El Ele Platformu, Konyaaltı
Boğaçay ve Lara Kruvaziyer Liman Projeleri ile ilgili bir basın açıklaması
yaptı. Attalos Heykeli önünde yapılan basın açıklamasına Antalya’daki birçok
sivil toplum örgütleri de destek verdi. Cumhuriyet İçin Antalya El Ele
Platformu Sözcüsü İbrahim Daş, platform olarak her zaman kamu yararını gözeten,
her zaman halkın çıkarlarını kollayan bir anlayışla olaylara yaklaştıklarını ancak
son günlerde Antalya gündeminde yer alan Konyaaltı Boğaçay ve Lara Kruvaziyer
Liman Projelerine bakıldığında yine EXPO 2016 gibi ölü doğacak ve halkın
yararını gözetmeyen çalışmalar olduğunun ortada olduğunu iddia etti.
KIYILARDA
DOLGU YAPILAMAZ
İbrahim Daş, Anayasanın 56’ncı maddesinde ‘herkes
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek,
çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın
görevidir’ denildiğini, aynı şekilde 2872 sayılı Çevre Kanunu 1’nci maddesinin
özetle bütün vatandaşların ortak çevrenin korunması, iyileştirilmesini,
kirletilmemesini yapılacak düzenlemelerle alınacak tedbirleri içerdiğini
hatırlatarak, şöyle konuştu: “3621/3830 sayılı Kıyı Kanunun 5’nci ve 6’ncı maddelerine
göre; kıyılar devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır. Kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına
açıktır. Kamu yararı gözetilir. Kıyılarda ve sahil şeritlerinde planlama ve
uygulama yapılabilmesi için, kıyı kenar çizgisi tespiti zorunludur. Kıyılarda
kıyıyı değiştirecek boyutta kazı, dolgu yapılamaz. Anayasamızın ışığında
görüldüğü üzere Antalya Büyük Şehir Belediyesi’nin kamu tüzel kişiliği olmasına
rağmen, kamu ifadesini bir tarafa bıraktığı ve yalnız tüzel kişilik olarak hareket
ettiği acı bir gerçektir.”
ANAYASAMIZA
AYKIRI
“Bu projelerin Anayasamıza aykırı olmasının
dışında Antalyalı hemşerilerimize ve doğaya büyük zarar vereceği ortadadır.
Çılgın proje olarak tanıtılan Boğa Çayı projesi gerek deniz bilimi uzmanlarının
gerekse yer bilimi uzmanlarının incelemesi sonucu yaptıkları açıklamalara
bakıldığında; bu proje gerçekleştirilirse doğa için büyük bir felaket
yaşayacaktır. Proje hakkında yapılan açıklamalardan öğrendiğimize göre; deniz
suyu Boğa Çayı içerisine girecek büyük bir yat limanı ile içe doğru 40
kilometrelik yeni bir sahil oluşturulacak,
yat limanı, restoranlar yer alacak, daha sonraki etaplarda dağın arka
kısmında sinema stüdyoları ve eğlence parkları yapılması düşünüldüğü
belirtilmiştir. Oysa ki deniz suyunun kara içerisine alınmasını sonucu içme
suyunun tuzlanacağını, bütün Konyaaltı
topraklarının tuzlanacağını, bitkilerin kuruyacağı, binaların temelleri ve
beton içerisindeki demirler zarar göreceğini, binaların dayanma ömrünün
kısalacağını ve su olmazsa yaşamın olmadığı gerçeğinin ışığı ile başta
çocuklarımız olmak üzere gelecek kuşaklarımıza bırakabileceğimiz en önemli
kaynağın temiz su olması gerektiğini bile bile bu çılgınlığa başlamak
Antalya’nın göreceği zarar önemsememektir.”
HAZİNE
ARAZİLERİ SATILIYOR
Boğa Çayı projesini finanse edebilmek için hazineye ait
arazilerin proje esaslı mülkiyet satışına
izin verildiğini hatırlatan Daş “Antalya Büyük Şehir Belediyesi’nin yaptığı
açıklamalara bakıldığında Boğa Çayı projesinin özel Bakanlar Kurulu kararının
Cumhurbaşkanı tarafından imzalandığını, 18 Ağustos 2017 tarihinde resmi
gazetede yayınlandığını bildirmiştir. Oysa ki 18 Ağustos 2017 tarihli Resmi
Gazete’de yayınlanan şudur. Bu proje için hazineye ait araziler, Türkiye’de ilk
defa Maliye Bakanlığı ile bir belediyenin proje esaslı olmak şartıyla hasılat
paylaşımına göre 4706 sayılı 7. Madde gereğince hazine parsellerinin satışıyla
ilgilidir. Satışı öngörülen parseller Konyaaltı Çakırlar Mahallesi 21538 ada 1
parsel, Konyaaltı Liman Mahallesi 21523
ada 1,2,3,4 parsellerdir. Hazineye ait toplamda 775 dekar araziyi inşaat
sözleşmesi yapılarak arsa payı karşılığında satılmasıydı dolayısıyla 1,5 milyar
TL’ye mal olması beklenen Boğa Çayı projesini
finanse edebilmek için hazineye ait arazilerin yani Türk Milleti’ne ait
arazilerin proje esaslı mülkiyet
satışına izin verilmiştir” dedi.
KIYI
KANUNUNA AYKIRI
Çılgın projenin ‘çayın taşıyla çayın kuşunu
vurmak’ anlamına geldiğini vurgulayan Daş, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Antalya
Büyük Şehir Belediyesine ait Lara Birlik Plajında yapılacağı 300 dönüm üzerinde
kurulacağı söylenen Lara Kruvaziyer Liman Projesinin, yap işlet devret
modeliyle gerçekleştirileceği, kruvaziyer liman içerisinde mutlaka otel
olacağı, ticari alan ile yat kulübü olabileceği, kruvaziyer limana 300 metrenin
üzerinde 4 geminin yanaşabileceği, demir
atan gemiden asansörle deniz altına inilebileceği ve denizin içindeki bir
akvaryumdan karaya gidilebileceği belirtilmiştir.
Yine Konyaaltı Boğaçay Projesinde de olduğu
gibi anayasamıza ve kıyı kanunumuza Lara Kruvaziyer Liman Projesi aykırıdır.
Hatırlatmak isteriz ki bahsi geçen alan 1. derece sit alanı olmasına rağmen
2006 yılında yine Antalya Büyükşehir Belediyesi bir proje hazırlamıştı ve
demokratik kitle örgütlerinin hukuk mücadelesi sonucu durdurulmuştu. Bugün
tekrar aynı bölge bu sefer kruvaziyer liman Projesi adı altında yok edilmek
istenmektedir. Bu bölgenin 1. Derece sit alanı olduğu gerçeği ne kadar yasa ve
yönetmelik değişirse değişsin tıpkı dünyanın yuvarlak olduğu ve kendi etrafında
döndüğü kadar gerçek olarak kalacaktır.”
BU
TAKTİĞİ DAHA ÖNCE GÖRDÜK!
“Antalya deyince dünyadaki herkesin aklına
ilk gelen Konyaaltı ve Lara plajlarıdır. Konyaaltı ve Lara simge plajlardır.
Dünyanın bildiği bu plajları böyle
projelerle ortadan kaldırmak Antalya’ya yapılacak en büyük kötülüktür!Atatürk
Cumhuriyeti’nin birikimleri ve değerleri olan kurumların özelleştirilmesi
sırasında da aynı taktiği gördük ülkenin güzelliklerini bozan projelerde de
aynı taktiği gördük. Önce itibarsızlaştırmak ve gözden düşürmek için bakımsız
durumda bırakıp tartışmaya açılıyor sonra da ya özelleştiriliyor ya da çılgın
projelerle güzelliklerimiz yok ediliyor. Buradan kamuoyuna duyuruyoruz,
ilgilileri uyarıyoruz! Bu konuda Platform ilk uyarımızdır. Bu kadar kurumun
Antalya zarar görecek dediği bu projelere karşı tepkiler hızla artacak ve
kitleselleşecektir. Antalya’nın yakıcı ve bunaltıcı sıcağında emeklisinden
işçisine, yaşlısından gencine kısacası Antalyalıların nefes alabildiği
denizimize dokunmayın, suyumuza dokunmayın, Türk Milleti’nin kaynaklarına
dokunmayın.” Kubilay ELDEMİRCİ