“Çok çalıştı, çok yoruldu. Tatile, dinlenmeye ihtiyacı var.” Cumhurbaşkanı ve AKP Başkanı Erdoğan’ın canlı yayın sırasında rahatsızlanmasına ilişkin olarak sosyal medyada yapılan paylaşımlardan biri bu.
Cumhurbaşkanının canlı yayında rahatsızlanması tüm ülkede kaygıyla karşılandı. Siyasi rakipleri “geçmiş olsun” mesajları yayınladı. Herkes merak içindeydi. Bir sürü dedikodu ortaya atıldı. Yapılan resmi açıklamada, Cumhurbaşkanının kalp krizi geçirdiği, ameliyat olduğu şeklinde özellikle dış dünyada ortaya atılan iddialar yalanlandı.
O günlerde ben de sosyal medyadan şöyle bir paylaşımda bulundum: “ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Cumhurbaşkanına çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Cumhurbaşkanını ağır iş yükü altından bırakıyor. Bu durum, Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin sağlık durumunun bu ağır yükü 5 yıl boyunca taşımaya uygun olup olmadığı sorusunu gündeme getirmekte. Bu itibarla çeşitli açılardan eleştiri konusu yapılan mevcut sistem, Cumhurbaşkanının sağlığına etkileri açısından da değerlendirilmeli.”
Bir dostum “Evet, bir gün içinde 17 saati kapsayan bir program. Hangi beden, bunu kaç gün kaldırır ?” diye yorumda bulunmuş bu paylaşımıma. Erdoğan’ın eski doktoru, IYI Parti milletvekili adayı Prof. Dr. Turhan Çömez de, seçimlerde kaybedeceğini gören Erdoğan’ın kazanmak için çok yoğun bir tempoda çalıştığına işaretle, Cumhurbaşkanı’nın bedeni ve ruh sağlığı açısından dinlenmesi, iyi beslenmesi gerektiğini belirtiyor. Çömez, Erdoğan’ın aynı yoğun tempoda çalışarak tıp bilimi ile çatışması halinde vahim sonuçlar doğabileceği hususunda uyarıda bulunuyor.
Erdoğan’ın sağlık durumu ile ilgili olarak öteden beri bazı spekülasyonlar yapılıyordu. Son rahatsızlığı bu spekülasyonları artırdı. Demokratik ülkelerde liderlerin sağlık durumu her daim toplumu ilgilendirir. Bunun en yakın örneğini Amerika’da görüyoruz. Bu itibarla Erdoğan’ın rahatsızlığının toplumda uyandırdığı kaygı ve merakı yadırgamamak gerekir. Sağlık ve siyaset ilişkisi, sağlığın siyaseti etkileme gücü, bireylerin sağlık durumları ve siyasi tercihleri vs. üzerine kaleme alınmış pek çok akademik çalışma mevcut. Seçim dönemlerinin, siyasetçinin de seçmenin de sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğuna bu çalışmalarda işaret ediliyor. Ülkedeki yönetim sistemi de siyasetçilerin ve halkın sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir.
Şu sıralar Türkiye, siyaset- sağlık ilişkisini gözlemek açısından güzel bir örnek. Cumhurbaşkanı büyük yük altında. Tek başına ağır bir yükü sırtında taşıyor. Hangi beden bu ağır yükü, ne kadar süre kaldırır? Kendisi taşımayı arzu etse de beden , isyan eder “yeter artık” der. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine bu zamana değin çeşitli açılardan eleştiriler yöneltildi. Cumhurbaşkanına tanınan geniş yetkiler ve partili Cumhurbaşkanı yöneltilen eleştirilerin başında. Mevcut sistem “Tek Adam” a dayanıyor. Cumhurbaşkanı olarak tüm yetkiler “Tek Adam” da. Partisi içinde de “Tek Adam” Erdoğan. Bu durumun yol açtığı sorunlar muhalefet tarafından her daim dillendiriliyor. Dillendirmeyen bir husus, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Cumhurbaşkanı’nın sağlığını ne ölçüde etkilediği ? Cumhurbaşkanı rahatsızlandığı zaman sistemin nasıl işleyeceği? AKP’ye etkilerinin ne yönde olacağı?
Görünen şu ki, mevcut sisteme ek olarak, seçim kampanyası Cumhurbaşkanı’nın yükünü daha ağırlaştırdı. Neticede vücut bu ağır yüke isyan etti. Tekrar seçilmesi halinde Erdoğan’ın sağlık durumunun bu ağır yükü 5 yıl daha taşımasına izin verip vermeyeceği merak ediliyor. Seçim kampanyası bir kez daha gösterdi ki, Erdoğan partiyi tek başına sırtlıyor, tek başına meydanları dolduruyor, ilgi odağı oluyor. Erdoğan’ın sağlık durumunun AKP’nin ayakta durması için ne denli önemli olduğuna bir kez daha tanık olduk. Kısa bir süre meydanlardan uzaklaşmasının partiyi ne duruma getirdiğini gördük. Mitingler etkisiz ve heyecandan yoksundu. Akbakanlar, katılımı düşük mitinglerde, tepki çeken beyanlarda bulundular, pot üstüne pot kırdılar. Kimi Akortakların konuşmaları ise parti içinde dahi eleştirilere yol açtı. Erdoğan meydanlara geri döndükten sonra düzenlenen mitinglerde rahatsızlığının etkileri gözlendi. Mitingler “ nerde o heyecan, coşku dolu eski mitingler” dedirtti.
Akiktidarın bu durumu gözleri Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İttifak partilerine çevirtiyor. Kılıçdaroğlu ve İttifak üyeleri, güçlendirilmiş parlamenter sistemin yararlarını halka anlatmak amacıyla şehir şehir dolaşıyorlar. Asık suratlı, otoriter, tek adam rejimi yerine güler yüzlü demokrasi, özgürlük ve refah vaat ediyorlar. Değişim arzusuyla meydanları dolduran halk konuşmaları umutla, büyük coşku ve ilgiyle dinliyor. “Kemal’in Yiğitleri” Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın müstakbel Cumhurbaşkanı yardımcıları olarak meydanlara çıkmaları, halka daha fazla güven veriyor. Kemal’in yol arkadaşları, müstakbel Cumhurbaşkanı yardımcıları Asena Akşener, Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu, Uysal ve hırslı, dinamik, kazanmaya azimli, donanımlı yıldızlar takımı seçmenlerin duyduğu güveni daha da artırıyor. Baharın gelmesi özlemle bekleniyor.