15-20 yıl uzun bir zaman. Nedir bu zamanın önemi. Meltem’de adliye sarayının yapılmasına karar verildiğini duyar duymaz, STK olarak hemen harekete geçtik. Yer seçiminin yanlış olduğunu anlatarak yetkililere farklı alternatifler sunduk. Kabul etmediler.

Meltem Mahallesi’ni kaybederiz, gün gelir burada çok ciddi trafik kaosu oluşur. Yanı sıra bu durum, sosyal meseleleri tetikler dedik. Dinleyen olmadı. İşte size bu günkü meltem mahallesinin hazin ve ağlanacak durumu. Demesine, istemiyoruz, bizleri kötü ısrar edilerek, bastırılarak halkın” günlere kurban etmeyin” demesine rağmen stadyumun da yapılması, işin tuzu biberi oldu. 100.000 civarındaki insanın haklı talepleri hiç dinlenilmedi sözler rafa kaldırıldı. Şimdi karşınızda kocaman bir mahalle rezaleti oluştu.

Halk olarak konu defalarca dile getirildi. Meltem Mahallesi 8. Cadde, 3840-3848 caddeleri, 6. Cadde başta olmak üzere paralelinde adliye binasına yakın olan diğer caddeler ve kaldırımlar çok ciddi bir trafik baskısı altında. Mahalle kan ağlıyor an ağlıyor. Bu işten mesul olan, birinci, ikinci ve üçüncü derecede sorumlu çevrelere yıllardan bu yana defalarca olmak üzere hem azılı, hem sözlü, taahhütlü ve iadeli taahhütlü rapor ve mektuplar yazarak kamu menfaatlerinin korunması

Adına “imdat” çağrılarında bulunduk. 15-20 yıldan bu yana elimizdeki rapor dosyalarıyla birlikte bazı yetkililerin kapısına defalarca baş vurduk. Sınırlı olarak kısmen palyatif çözümlerin dışında sonuç alıcı ve kalıcı çözüm olmadı. Kahroluyoruz. Gün geçtikçe sorunlar çığ gibi büyüyor. Anılan cadde ve sokaklarda yaşam ve hareket alanlarımız daraldı. Arabaların yanı sıra bir de skutur denilen neidüğü belli olmayan, sahibinin kim olduğu bilinmeyen bir meçhul sistemin de eklenmesiyle cadde ve sokaklarımız, kaldırımlarımız abluka altında.

Allah aşkına 100.000’i aşan insan topluluklarının bu ıstırabından kim yahut kimler sorumlu? Allah aşkına sivil halk olarak bizler fahri anlamda; kurumlarımıza yardımı olalım, diyerek kendimizi adeta parçalarcasına sokaklara atarken etkili ve yetkili kurumlarımız kimlerdir, neden bu çığlık 20 yıldır duyulmuyor merak konusu olmuştur. Mahallede işgal, egzoz zehri, hava kirliliği, gurultu kirliliği, görsel kirlilikler, kamu sağlığını tehdit er vazıyettedir. Toplumsal psikoloji, toplumun

Hareketlerinde zaman kaybı gibi kad4melı sıkıntılar devam etmektedir. Hukukun işlevinde, hukuk ve adaletin tesisinde devasa manada yan yana iki ayrı olmak üzere adalet dağıtan hukuk müesseselerinin dibinde bu tur bilim, akıl ve hukuk dışı manzaraların varlığı, evrensel ve ana yasal insan haklarının zarar görüyor olması bir ibret belgesi niteliği ders durumdadır. Taraf olduğumuz uluslar arası bazı sözleşmelere, Şair Meri mevzuatın ilgili 2872 sayılı çevre mevzuatının, 1593 sayılı UHK ile ilgili ana ve ara hükümlerine hükümleriyle ana yasamızın 56. maddelerine aykırılık teşkil eden ve kronikleşmiş olan bu sorunun çözümü devletimizin temel görevleri arasındadır.