"Lozan Antlaşması’nı unutturmamak lazım...Lozan Antlaşması’nı özellikle gençler için hep gündemde tutmak gerek." Bu sözler Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının (24 Temmuz 1923) 101. yılı vesilesi ile sosyal medyada yapılan çeşitli paylaşımlardan bir tanesi. Bir başka paylaşımda "Maalesef özellikle son yıllarda Lozan Antlaşması ile ilgili trajik komik iddialar yaygınlaştı. Korkarım bu yeni maarif modelinde belki Lozan Antlaşması'nın adı bile geçmeyecek ülkemiz için bu çok önemli tarihi ve siyasi başarının" deniliyordu. Doğru ve haklı paylaşımlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum senedi niteliğini taşıyan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından bu yana 101 yıl geçti. Ülkemizin tapu senedi Lozan’ın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Lozan Barış Konferansına giden TBMM Heyeti Başkanı Dışişleri Bakanı İsmet İnönü’yü, heyet üyelerini ve milli mücadele kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. 24 Temmuz'da bu vesileyle siyasilerimizce bir açıklama yapıldı mı bilmiyorum. Duymadım. Tek adam rejimi ile sesi kısılan TBMM'de yumruklar konuşuyordu. Adeta meclis değil "Dövüş Kulübü" gibiydi. AKP Grup konuşmasında ise Erdoğan, gününü gün eden, metal yorgunu, mafsalları gevşemiş partilileri canlandırma çabasındaydı. "Sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz" diyordu. 22 yıldır iktidarda olanların akıllarına sokakların güvenliğini sağlamak yeni geliyordu anlaşılan. Sokak hayvanlarının yükünün CHP'li belediyelere yükleme niyetlerini açıkça ortaya koyuyorlardı. Lozan Antlaşması’nın önemi üzerinde bir iki söz söylemek bu ortamda akıllarına gelmiyordu. Belki de işlerine gelmiyordu. Lozan Barış Antlaşması'nın 80. yıl dönümünü (24 Temmuz 2003) kutladığımız yıllarda Lozan'a 220 km. uzaklıktaki Zürih'te Başkonsolostum. 80. Yıl vesilesiyle Başkonsolosluğumuz Atatürk Salonu’nda, antlaşmanın anlam ve önemine ilişkin bir panel düzenlemiştik. Bu çerçevede rahmetli Büyükelçi Gündüz Aktan panelde, "Lozan Antlaşması ve Ermeniler" konulu ilgiyle izlenen çok değerli bir sunum yapmıştı. Ayrıca, Bern Büyükelçimiz Metin Örnekol ve İsviçre'deki Türk Toplumu temsilcileriyle birlikte Lozan'a giderek, Lozan Antlaşmasının müzakere edildiği Ouchy Şatosu ve Antlaşmanın eklerinin imzalandığı Beau-Rivage Palace'ı ziyaret etmiştik. Antlaşma müzakerelerine katılan heyetlere ilişkin hatıra albümünü incelemiştik. En önemli müzakerelerinin cereyan ettiği Ouchy Şatosu'nun Şövalyeler "Salle des Chevallers" salonunda bir resepsiyon düzenlemiştik. Aradan yıllar geçti. Her yıl dönümünde o ziyaretimizi özlemle anarım. Antlaşmanın imzalanmasından 80 yıl sonra o mekânda olmak bizlere büyük haz vermişti. Heyecanlandırmıştı. Büyükelçimiz Örnekol'un resepsiyonda yaptığı konuşmada belirttiği gibi, Dışişleri Bakanı İsmet İnönü başkanlığında Lozan Konferansı'na katılan TBMM Heyeti mensupları, o mekanın "Şövalyeler Salonu" adına yakışır bir şekilde dönemin en güçlü ülkelerinin heyetlerine karşı çetin bir diplomatik ve hukuki mücadele vermişlerdi. TBMM heyeti üyeleri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika Yugoslavya temsilcilerinin katıldığı Lozan Barış Konferansı sonunda 24 Temmuz 1923'te imzalanan antlaşma bir diplomasi zaferidir. Atatürk'ün önderliğinde halkımızın Millî Mücadele'de kazandığı zaferin ardından, zor koşullarda, çetin müzakereler sonucu üzerinde uzlaşma sağlanan bir belgedir. Antlaşma, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığının, bağımsızlığının ve sınırlarının uluslararası alanda resmen ve hukuken tanınmasını sağlayan belgedir. Bağımsız ve egemen Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş senedi, Cumhuriyetin doğum senedi niteliğindedir. Bu antlaşma ile Türkiye'nin sınırları ve Boğazlar üzerinde egemenliği dünya tarafından tanındı, Kapitülasyonlar ve azınlıklarla ilgili sorunlar çözüldü. Lozan bir eşitlik belgesidir. Lozan, I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren antlaşmalar içinde tek onurlu belgedir. Bu da kurulmakta olan yeni Türkiye’nin başarısıdır.
Ayrıca Lozan mazlum devletlere örnek olmuştur, bağımsızlık mücadelesi ateşini körüklemiştir. Lozan, bir ekonomik bağımsızlık belgesidir ve ekonomiyi millileştirmenin ilk adımıdır. Kapitülasyonların kaldırılması ve Dûyun-u Umumiye borçlarının ödenmesinin bir plana bağlanarak, 1954 yılında bitecek biçimde devlet tarafından ödenmesi planını oluşturmuştur. Ve tabii ki Lozan bir siyasal bağımsızlık belgesidir. Antlaşma 23 Ağustos 1923’te TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Ardından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. 101 yıldır ayakta olan Antlaşma, imzalandığı dönemin koşullarında yapılabilecek gerçekçi ve kalıcı uluslararası bir belge niteliğinde. Antlaşmayı, o zamanın koşullarına göre inceleyerek, özenle savunmak, korumak ve kollamak gerekiyor. Ülkemizin tapu senedi Lozan Antlaşması’nın 101. yılını gururla kutluyoruz.