Bürokrasi kavramı, Alman sosyolog ve düşünür Max Weber’le ortaya çıkmıştır. Weber'in bürokrasi yaklaşımını hiyerarşik yapılanma ve komuta zinciri, kurallar ve yönetmelikler, İş bölümü ve uzmanlaşma olarak ele alabiliriz.
Bir başka ifadeyle bürokrasi; “Devletin, yasalarla belirlenmiş görevlerini yerine getiren memurların oluşturduğu hiyerarşik (kademeli) yapılanmadır.”
Bürokrasi bazen de örgütlerin olumsuzluklarına ve resmi otoritenin kötüye kullanılmasını anlatmakta kullanılır. Yöneticilerin sorumluluktan kaçması yetki devretmekte isteksizlik göstermesi, otoriteye aşırı bağlılık gibi olumsuz davranış ve işlemler; bürokrasinin hastalığı olarak görülür.
Ülkemizdeki bürokrasiyi tam olarak yansıtan; bürokrasideki uzun zaman kaybını, boş yazışmaları, gerçekleşmeyen icraatları hicveden şu tekerleme vardır: Yevmel brifing. (Her gün bilgilendirme) Mebrulen tahrirat. (Boş yazışmalar) Harfiyen itaat. (Tam itaat) Mafiş icraat. (Sıfır icraat) ancak, halka hizmet ve devlet görevlerini yasalar çerçevesinde yerine getirmek için kurgulanmış olan bürokrasi, liyakat ve ehliyet temelleri üzerine oturursa gerekli ve önemlidir.
Ülkemizde son yıllarda bürokraside liyakat dikkate alınmayıp, siyasi bağlantılar ve “biat ve sadakat” esas alınmaktadır. Böyle olunca da yasalar ve kurallar yerine iktidara tabi olan “siyasi bürokratlar” geleneği başlamıştır.
İş başında olan bürokrat, kendisi gibi bir başkasının da aynı yolu deneyerek makam sahibi olacağını bildiğinden; başarılı çalışmalar yapmak yerine siyasi bağlantılarını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bunun için sürekli yalakalık, yağcılık ve yalancılık yöntemlerini sıkça kullanmaktadır.
Bir de siyasilerde ve bürokratlarda arşivcilik ve mektupçuluk mesleği rağbet görür hale gelmiştir. Yükselmek veya görevden affını istememek için evraklar kopyalanmakta, gizli kalması gereken bilgiler bazı mecralara servis edilmektedir. Bu durum kadim devlet geleneği ile bağdaşmamaktadır.
Çoğu kez de dönen dolapların, kir ve pislik kokan belgelerin varlığını bu işlere bulaşmış kişilerin intikam hırsı ile yapmış olduğu açıklamalardan öğrenebiliyoruz.
Bürokratın görevi bellidir. Görevinin sınırlarını yasalar ve kurallar belirler. Bir bürokratın görevi dışına çıkarak sosyal medyada görüşlerini açıklaması, tarafını belli etmesi son derece sakıncalıdır. Siyaseti bırakın siyasiler yapsın! İşini iyi yapmayan ama her gün halkın milli ve manevi değerlerini ön plana çıkararak veya yüksek ideallere vurgu yapan bir bürokratın; inandırıcılığı ve güvenilirliği yoktur.
Çağdaşlık, laiklik, Atatürkçülük ve bilimsellik gibi değerlere sahip çıkar gibi görünürken; belediye hizmetlerini yerine getirmeyen, şehri çöplük haline getiren bir belediye bürokratı…
Dini duyguları istismardan çekinmeyen, rüşvet alırken bile “besmele” çekmekten kaçınmayan muhafazakâr bir bürokrat… Ezan-bayrak, vatan ve devlet nutukları çeken milliyetçi bir bürokrat aynı konumdadır.
Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.
Bürokraside liyakat ve ehliyet geçerli olsa, iktidar değişikliğinde hizmetler etkilenmez. Layık olan layık olduğu yere getirilir. Ama velakin Prof. Dr. Ulvi Saran’ın deyimi ile “İktidar değişikliğinden en çok tedirgin olan kesim, kişisel liyakati ile değil, siyasal bağlantıları ile konum elde edenlerdir. Çünkü iktidar değiştiğinde iktidara gelen partilerin de kendisi gibi görev talep edecek, kendi kullandığı yöntemleri kullanacak taraftarları vardır.
Bu noktada parti taraftarlarının partilerinden talep ettiği adalet ve liyakat değil, verdikleri desteğin karşılığını almaktır.”
İnsanın yaratılışı gereği makama, kadına, paraya karşı zaafı vardır. Bu zaaflara direnmek her yiğidin harcı değildir. Buna dayanmak için çelik gibi irade, hakkı ve adaleti savunma ve ahlaki değerlere bağlılık gerekir.
Öyle olmasa bugün iktidara yaranmak için topluma kendisini dindar olarak tanıtan bürokratlar; halka zulmetmez, kul hakkı yemez, rüşvet çarkının içine girmez, hakkı ve hukuku çiğnemez, en önemlisi de birbirlerinin makamını elde edebilmek için; fitne-fesat, kumpas ve dedikodu gibi ahlak ve insanlık dışı yollara başvurmazdı. Görevde iken gücünü oturduğu makamdan alanlar koltukla birlikte buharlaşır. Halbuki, gücünü halktan ve yasalardan alanlar için makam bir araçtır. Emekli veya istifa yolu ayrılsalar bile itibarlarını korurlar ve toplumda saygı görürler. Onlar için emeklilik bir kâbus değil yeni bir hayatın başlangıcıdır.
Konuya haftaya devam edeceğiz…