29 Ekim'de Cumhuriyetimizin 101. yılına özel Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen konser etkinliğinin bütçesi ile ilgili haberler tartışma yarattı. ABB Başkanı Mansur Yavaş ise bu konuda araştırma ve inceleme başlattığını ifade ederek, “Hata yapan hatasının sonucuna katlanacaktır" dedi. Ve yaptığı basın açıklamasında; kalem kalem nereye ne kadar para harcandığını tüm şeffaflığı ile ortaya koydu.

Kamuoyu, Mansur Yavaş’ın şeffaf ve sosyal belediyecilik anlayışını ve dürüstlüğünü bilmektedir. Yavaş’ın "Ankaralılar müsterih olsun verilemeyecek hiçbir hesabımız yoktur” açıklaması da kendisine olan güveni ifade ediyor. Mahiyeti tarafından yapılan hata ve suçların hesabını sorduğu sürece, “suçların şahsiliği” ilkesi geçerlidir.
Bu işin peşinde olan Gökçek tayfası, önce ANKA Park’ta dinozorlara harcanan milyon dolarların, spor kulüplerine aktarılan paraların ve Ankara’yı parsel parsel satmalarının hesabını vermelidir. 
Halkın gönlünde yer eden ve önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favorisi gösterilen Yavaş’ın bu olay bahane edilerek itibar suikastına uğratılması yukarılardan alınan karar gereğidir. Sadece iktidar tarafı değil, Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını devreden çıkarmak isteyen CHP içindeki bazı iç ve dış mahfillerin de fırsat kolladıklarını ifade etmek gerekir. Yavaş ve ekibinin bu konulara duyarlı olması ve “yoğurdu üfleyerek yemesi” gerekirdi.
“Keşke böyle bir olay yaşanmasaydı!”

Ankara olayını bir kenara bırakıp iktidarın eline koz veren ‘Konser ve Festival Belediyeciliği” ya da kamuoyunun deyimi ile “lay lay lom” belediyeciliği anlayışına bir göz atalım!
Belediyelerde bir festival ve şenlik çılgınlığı aldı başını gidiyor. İster iktidara isterse muhalefete mensup olsun belediyeler milli ve özel günlerde halka ücretsiz konserler veriyor ya da akıllarına gelen her şeyin festivalini yapıyor.
İşin cılkı iyice çıktı!
Bu konser ve festivaller neden yapılır?

  • Vatandaş beğendiği şarkıcıları ücretsiz dinlesin ve özel günleri coşku ile kutlasın.
  • İl veya İlçenin tanıtımı olsun.
  • Kültür ve sanatın gelişimine katkı sağlasın.

Bu faaliyetler; halkı mesut ve refah içinde yaşayan, borcu olmayan ve hizmette sınır tanımayan belediyeler için normal karşılanabilir. Halkın geçim sıkıntısı nedeni ile feryat ettiği, ekonominin “sos” verdiği bir dönemde halkın cebinden alınan milyonlar sanatçıların cebine giriyor. Bu konuda iktidar ve muhalefet birbirini suçluyor. Lakin iki kesim de aynı işi yapıyor. "Tencere Dibin Kara Seninkisi Benden Kara..." 
Bu konser ve festivallerin sadece olumlu yönünü düşünmek fazlaca saflık olur. Belediye başkanları işin içerisinde olmasa bile yakın çevresinden, danışmanlarından veya yöneticilerden bazıları bu işin kaymağını yiyor. Halk bedelsiz sanatçı dinlediğini düşünürken, kendi vergilerinden oluşan belediye kaynakları har vurulup harman savruluyor.

Son yerel seçimlerin birinci partisi olan CHP’den “sosyal belediyecilik”, “dürüst belediyecilik”, “hizmet belediyeciliği” ve katılımcı yöneticilik beklenirdi. Bazı CHP’li belediyeler bu konuda güzel işler yaparken, bazıları ise “Festival ve Konser Belediyeciliği” ya da “Lay lay lom Belediyeciliği” anlayışını öne çıkarıyor. 
Örneğin; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in, bu konuda birinciliği kimseye kaptırmaya niyeti yok. Antalya’da gün geçmiyor ki bir festival yapılmasın! Konser organizasyonları olmasın! Ortada mega bir proje, dişe dokunan bir hizmet yok ama illüzyon gösterileri ve göstermelik projeler” gırla gidiyor! Sosyal hizmetlere gelince “para yok” diye ağlayanlar, sıra eğlenceye gelince çuvalın ağzını açıyor. Merak etmeyin! Böcek için soruşturma açılmaz! O, AKP’den torpillidir!

Konserler, festivaller ve sergiler gibi etkinlikler” suya yazılan yazı gibidir.”  Ne kadar harcandığını, kime ne kadar para verildiğini tam olarak tespiti mümkün değildir. Birçok kalemde harcaması vardır. Halkın, bu festival ve konserler için kamu kaynaklarının kimlere aktarıldığını; haksız bir şekilde kimlerin zengin edildiğini sorgulaması ve seçtiklerinden hesap sorması gerekir.  

“Kendi gözündeki merteği fark etmeyen ama başkasının gözündeki çöpü en ince ayrıntıları ile gören” AKP Lideri Erdoğan, bu konuda diyor ki: “Millete hizmete dönüşmesi gereken kaynakların nasıl har vurup harman savurma anlayışı ile sağa sola saçıldığının somut bir göstergesidir.  
CHP’li belediyeler, kamunun kaynaklarını hoyratça harcarken, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa bunların hesabının sorulması gerekir. Bu hesabı milletimiz adına sormaktan çekinmeyiz” dedi. 
Ve jet hızı ile İBB, ABB ve Beykoz Belediyelerine 'konser harcamaları' sebebiyle soruşturma başlatıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, soruşturmalara tepki göstererek bakanlıklara, "CHP'li belediyelerde 'suç bulun, bulamazsanız uydurun' talimatı verildiğini" ifade etti.

Saray’ın kamu kuruluşlarının ve AKP’li belediyelerin harcamaları şeffaf olmadığı sürece, haklı da olsa yapılan soruşturmaların kamuoyunda bir inandırıcılığı bulunmuyor. Örneğin; kamu parası ile uçak ve lüks araç saltanatı, devasa binalar, adrese teslim ihaleler, lüks ve şatafat içerisinde yaşayan yöneticiler için de soruşturma açılacak mı? Doğru olanı… Suçun nerede, kim tarafından işlenirse işlensin, adaletin kılıcının eşit oranda kesmesidir.
İsraf ve savurganlık konusunda çok eleştirilen ve” İtibardan tasarruf olmaz” anlayışı ile hareket eden iktidarın, söylemlerine değil eylemlerine bakmak gerekir. Herkes kendi kapısının önünü temizlerse sokak temiz olur. 
Halkın parasını müsrifçe harcamanın önüne geçecek yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.