Kraliçe 2. Elizabeth’in 325 Gün Kral Kalan Amcası 8. Edward’ın Eylül 1936’daki Üç Gün Süren İstanbul Ziyareti

Üzerinde güneş batmayan İngiltere Krallığı 1936 yılında üç kral birden gördü: Kral 5. George ölünce yerine büyük oğlu 8. Edward getirildi. Yeni Kral 8. Edward evlenip – boşanmış sevgilisi Wallis Simpson ile evlenmeyi umuyor ve kadını pahalı mücevherlere (zümrüt takılar, o dönemdeki değeri 250 bin İngiliz Sterlin olan ve bir zamanlar Timur soyundan gelen Hindistan imparatorlarına ait olan nişan yüzüğü ve diğer) boğuyordu! Yeni Kral’ın kendisiyle devlet işlerini görüşmeye gelen görevlileri saatlerce bekleterek sevgilisi Wallis Simpson’la yatak odasında oyalanması, Kral’a incelemesi, onaylaması ya da onaylamaması için gönderilen resmi belgelerin ya hiç açılmadan ya da üzerlerinde içki kadehlerinin izleriyle geri dönmesi o dönemin sıradan öyküleriydi. Üstelik, Wallis Simpson bugünkü İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in babası ve annesinden en çirkin biçimde söz etmekten çekinmezdi. Wallis Simpson’a göre bugünkü İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in babası “Bertie” aptaldı, annesiyse çok rüküş giyiniyordu.

8. Edward “David” daha önce evlenip – boşanmış Amerikalı sevgilisiyle evlenmeye kalkışınca yine aynı yıl içinde İngiltere krallığına son verildi ve onun yerine de bugünkü Kraliçe 2. Elizabeth’in babası 6. George Kral olarak getirildi. 6. George “Bertie”, 8. Edward’ın bir yaş küçük kardeşiydi…

20 Ocak 1936 ile 11 Aralık 1936 arasında (toplam 325 gün) İngiltere kralı ünvanını taşıyan ve Temmuz 1936’da askeri bir tören esnasında suikast tehlikesi atlatan 8. Edward (1894 – 1972) daha önce evlenip – boşanmış Amerikalı sevgilisi Mrs. Wallis Warfield Simpson (1896 – 1986) ile birlikte 1936 sonbaharında Kraliyete ait Nahlin adlı yatla Akdeniz’de (özellikle Dalmaçya kıyılarında) geziye / tatile çıktı. O tarihlerde Kral 8. Edward ile Mrs. Wallis Simpson’ın mayolu fotoğrafları İngiliz gazeteleri haricinde tüm dünya gazetelerinde geniş yer buldu…

İngiltere Kralı İstanbul’da Üç Gün Geçirdi

İngiliz Dışişleri Bakanlığı yükselen Nazi Almanyasına ve lideri Adolf Hitler’e karşı Türkiye’yi yanına çekebilmek için bu tatili bir fırsata dönüştürmeye karar vermişti… İngiltere ve Fransa bu geziden iki ay kadar önce de (Temmuz 1936’da) Montrö anlaşmasına imza atarak, İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı Türkiye’nin egemenliğine bırakmışlardı… Bu ziyaret Türkiye’ye ilki (Montrö Anlaşması) kadar büyük ve önemli olmasa da yeni bir jestti… Türkiye, Almanya ile İngiltere ve Fransa arasında paylaşılamayan bir ülkeydi. Almanya da, İngiltere de, Türkiye’nin kalkınması için gereken dış borcu kendisinden almasını arzuluyordu. Kral 8. Edward İngiliz hükümetinin ısrarına direnemeyerek Akdeniz’de yol alan Nahlin adlı yatının yönünü İstanbul’a çevirtti… Kral’ın amacı hem tatil, hem de “eski düşman” Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kurucusuna dostluk elini uzatmaktı…

Alman İmparatoru 2. Wilhelm’in 1889, 1898 (Sultan 2. Abdülhamit’e) ve 1917’deki İstanbul ziyaretlerinden sonraki belki de en önemli ziyaretlerden biriydi bu…

İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına tamı tamına üç yıl vardı… Kral 8. Edward ve sevgilisi Wallis Simpson 4 Eylül 1936 Cuma günü Mustafa Kemal Atatürk’ün davetlisi olarak İstanbul’a geldi ve burada üç gün boyunca kaldı… Binlerce İstanbullu Mustafa Kemal Atatürk ve misafirlerini görmek için boğaz kıyılarında geceyi geçirmişti.

İngiltere Birinci Dünya Savaşı’ndan Hemen Önce Parasını Türk Halkının Ödediği 2 Dev Savaş Gemisini, Teslim Etmemişti, Gasp Etmişti!

Toplumsal hafızamızda İngilizlerle ilgili “Asılacaksan, İngiliz sicimiyle asıl!” gibi özlü ve güzel sözler bulunsa da İngiltere’yle ilgili çok kötü, berbat anılarımız da var… İşte bunlardan, İngilizlerin güvenilmezliğiyle, İngilizlere güven olmayacağıyla ilgili olanı: Türk halkının Birinci Dünya Savaşı öncesinde parasını son kuruşuna kadar peşin olarak ödediği 2 dretnot (dönemin en güçlü savaş gemisi) İngiltere tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na teslim edilmemiş ve bu da hiçbir zaman milli hafızamızdan silinmemiştir… İşte İngiltere Kralı 8. Edward Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaret ederek bu çirkin olayın izlerini de silmeyi denedi.

“Endişelenmeyin, Vatanımızın Toprağı Temizdir”

Mustafa Kemal Atatürk, Kralı Dolmabahçe Sarayı’nın rıhtımında karşıladı. Kral tekneden sahile inerken sendeleyip elini rıhtıma dayamak zorunda kalınca Mustafa Kemal Atatürk’ün “Endişelenmeyin, vatanımızın toprağı temizdir,” dediği iddia edilmiştir. İlk gün Kral onuruna Dolmabahçe Sarayı’nda ziyafet verildi.

İstanbul Sokaklarında Yol Alan Atatürk ve İngiliz Kralı Kurşun Geçirmez Camlarla Kaplı Otomobil Kullanmaya Tenezzül Etmedi!

Ertesi gün, Mustafa Kemal Atatürk ve ziyaretçileri, kurşun geçirmez camlarla kaplı bir otomobil kullanmaya tenezzül etmeyerek, üstü açık bir otomobille İngiliz başkonsolosluğunu ziyaret etti. Atatürk ve İngiliz Kralı’nı taşıyan konvoyun geçtiği caddelerdeki, sokaklardaki evlerin pencerelerinde Türk ve İngiliz bayraklarının yan yana dalgalandığı görülüyordu. Gece minareler, Krala İngilizce “Hoş geldin” diyen mahyalarla aydınlatılmıştı.

Viski ve Rakı Muhabbeti!

İngiliz Başkonsolosluğu ziyaretinin ardından Atatürk ve Kralın da içerisinde olduğu heyet Osmanlı Padişahlarından kalan ve artık dökülmekte olan eski püskü Ertuğrul yatıyla (yerini Savarona alacaktı) Florya’daki Cumhurbaşkanlığı deniz / yazlık köşküne gitti. Burada Mustafa Kemal Atatürk misafirleri için yemek daveti verdi. Misafirlere viski ikram edildi. Kral, Mustafa Kemal Atatürk’e, “Türkiye’de genellikle rakı içildiğini biliyorum. Keşke benim için alışkanlığınızı bozmasaydınız. Ben de rakı içerdim,” diyecekti. Mustafa Kemal Atatürk bunun üzerine Kral’a karşılık olarak, “Doğru bilgilendirilmişsiniz. Bizde genelde rakı içilir. Fakat ben ve gerekse huzunuzda bulunan arkadaşım Ali Fuat Paşa (Cebesoy; 1882 – 1968), daha okul yıllarından başlayarak çeşitli vesilerle viski içmiş ve zamanla da buna alışmıştık,” dedi. Kral 8. Edward, İngiltere’ye döndüğünde Mustafa Kemal Atatürk’e en iyi cinsten kasalarla viski gönderecekti…

“Biz İnsanımızı Uşaklık Haricinde Her Türlü Görev İçin Eğitebiliriz”

Bu ziyaretle ilgili anlatılan anekdotlardan birine göre, Kral’a verilen yemek daveti esnasında garsonlardan biri elindeki büyük yemek tabağını yere düşürmüş ve Mustafa Kemal Atatürk bunun üzerine, “Biz insanımızı uşaklık haricinde her türlü görev için eğitebiliriz,” ya da “Milletime her şeyi öğrettim de,uşaklık etmesini bir türlü öğretemedim,” demek gereğini duymuştur…

5 Eylül 1936 akşam üzeri Mustafa Kemal Atatürk ve konukları İstanbul’da yaşayan İngiliz işadamlarının evlerinin bulunduğu Moda açıklarında yelkenli yarışlarını seyrettikten sonra baş başa Türk kahvesi içtiler… Ziyaretin unutulmaz anlarından biri de ay ışığıyla aydınlanan boğaz sularında Türk deniz kuvvetlerinin de katıldığı bir “Venedik Gecesi” düzenlenmesiydi…

Deniz Yoluyla Geldi, Demir Yoluyla Geri Döndü!

Mustafa Kemal Atatürk tarafından emrine tahsis edilen özel trenle ülkesine geri dönen 8. Edward, 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana Doğu Avrupa ülkelerinin devlet başkanlarını ziyaret eden ilk İngiliz hükümdarı oldu. Kral bu Türkiye gezisinde, Duke of Lancaster takma adını kullanarak, İstanbul’da rahatsız edilmeden golf oynamak istediğinde bu isteğe İngiliz Dışişleri Bakanlığı ve Ankara Büyükelçisi Sir Percy Loraine karşı çıkmıştır.

Kral anılarında bu ziyaretle ilgili olarak şunları yazmıştır: “Mustafa Kemal Atatürk benim için çok katı olmayan oldukça esnek bir gezi programı hazırlamıştı. Böylesi de çok iyi oldu. Birlikte geçirdiğimiz zaman dilimleri sırasında, ülkesinde zamanımızın en şiddetli sosyal değişimlerini uygulamış olan bu sert devrimci komutanı inceleme fırsatını buldum. Karşılıklı Almanca konuşarak anlaştık. Bana Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkını armağan ettiğini, fesi kaldırdığını anlattı… Mustafa Kemal Atatürk’ün yüz hatları kalemle çizilmiş gibiydi ve kendisi bugüne kadar gördüğüm en keskin bakışlara sahipti.”

Kral 8. Edward, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum gününü sorduğunda aldığı cevap ise “19 Mayıs 1881,” oldu.

Bu ziyaretten sonra Türkiye kahvehanelerinin duvarları ülkelerinin bayrakları altında yan yana oturmuş Mustafa Kemal Atatürk ve 8. Edward fotoğraflarıyla süslenecek ve bu fotoğraflar çok çok uzun süre bu duvarlardan indirilmeyecekti.

Türk halkı Birinci Dünya Savaşı öncesinde yemeyerek içmeyerek biriktirdiği parayı peşin olarak ödeyerek satın aldığı 2 dev savaş gemisini teslim etmeyen İngiltere’yi böylelikle affetmiş oldu.

8. Edward’a gelince, sevgilisiyle evlenmesine İngiliz devletinin izin vermemesi üzerine İstanbul ziyaretinden yaklaşık üç ay bir hafta sonra İngiliz tahtını terk etti.

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’de 3 Kez Türkiye’yi Ziyaret Etti

Babasının öldüğü 6 Şubat 1952’den bugüne  İngiltere Kraliçesi ünvanına sahip olan 2. Elizabeth ilk kez 6 Mart 1961'de Türkiye'ye geldi ve  27 Mayıs 1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel'le görüştü... 18 Ekim 1971’de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın ve 13 Mayıs 2008’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Türkiye’yi ziyaret etti… Kraliçe’nin babası 6. George’un Londra’daki cenaze törenine katılan Cumhurbaşkanı Celal Bayar’da 14 Şubat 1952’de 2. Elizabeth tarafından kabûl edilmişti… 12 Temmuz 1988’deyse Cumhurbaşkanı Kenan Evren İngiltere’de 2. Elizabeth tarafından ağırlandı… Mayıs 2008’deki Türkiye ziyareti sırasında, 2. Elizabeth’e verilen hediyeler arasında Kraliçe’nin nefret ettiği, defterinden tamamen sildiği, amcası Kral 8. Edward’ın Eylül 1936’daki İstanbul ziyaretinden fotoğrafların da yer alması Kraliyet ailesinde ciddi bir hoşnutsuzluk yaratmıştı…

2. Elizabeth ve Eşine Diğer Hediyeler

2008 ziyareti sırasında, Başbakan Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Ankara’daki İngiltere Büyükelçiliği İkametgahı’nda, Kraliçe 2. Elizabeth’e Sevan Bıçakçı’nın özel tasarımı olan “Cennet Bahçesi” adındaki yüzüğü, Kraliçe’nin eşi Edinburgh Dükü Prens Philip’e de (1921 doğumlu) kehribar tespih ve lüle taşından pipo hediye etmişlerdi.

“Mustafa Kemal Atatürk’ün Dış Politikası”

Soli Özel’in Habertürk Gazetesi’nde yayınlanan “Atatürk’ün dış politikası” başlıklı yazısından konumuzla ilgili bir bölüm: ”Ölümüne yakın Atatürk’ün Nazi Almanya’sına değil ayakta kalabilmiş ender demokrasilerden birisi olan İngiltere’ye yakınlaşmak istemesi de dünya sistemi içindeki tercihlerinin bence bir yansımasıdır.