Giderek yaşlanan bir toplum olduk. İnsan ömrü uzadıkça yaşlı nüfusumuz da artıyor. Aslında yaşlı, emekli ve yalnız insanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz ve onlarda adeta geleceğimizi görüyoruz. Oysa gençlikteki bütün o yoğun çalışma, hayatı ıskalama pahasına yaptığımız birikimler, ertelenen mutluluklar; hep yaşlılık günlerine sakladığımız hayallerimiz için değil miydi?

 

Geçtiğimiz 30 Haziran “Emekliler Haftası” olarak kutlandı. Ama kutlanacak bir şey var mı gerçekten? Ülkemizdeki çoğu emekliye bakınca; ekonomik sıkıntılarla sürdürülen mutsuz, umutsuz ve yoksunluklarla dolu, yalnız bir hayat görüyorsunuz. Tabii bu durum, hepimizde hayal kırıklığına yol açıyor! Çünkü bize vadedilen rahat edeceğimiz bir dönem değil bu! Tam tersine, artık muktedir olmayanların, kalan yaşamlarında, çaresiz ve umutsuz bırakıldıkları, yalnız, huzursuz ve yoksun yaşadıkları bir hayat söz konusu olan. Dahası, onlara bakınca; geleceğini gören herkesin, korkulu rüyası olan bir dönem! Tıpkı şair Özdemir Asaf’ın “Yalnızlık” şiirinde anlattığı gibi:

 

Yalnızlık

Yalnız kaldınız sanırsınız,

Biliyorum.

Yalnız bırakılmışsınız,

Biliyorum.

Ötesi yok.

 

Ötesi var:

Yalnızlık

Müziğin bile seni dinlemesidir.

Yalnızlık

İnsanın kendine mektup yazması

Ve dönüp_ dönüp onu okuması

Yalnızlığın da ötesidir.

 

Aslında böyle olmak zorunda değil! Ülkemiz bir yaşlılar ve emekliler cennetine dönebilir. Artık her kuruma “ gerontolog” lar alınmalı. Onlar eğitimleri gereği yaşlılık ve yaşlı sorunları üzerine eğitim görmüş, yaşlı sorunlarına çözüm önerileri getirebilecek uzman kadrolar. Onlardan olabildiğince yararlanmak gerek! Toplum içinde kuşak çatışmasını önleyecek, yaşlıları genç kuşaklarla buluşturacak, yaşadıkları çağa uyum sağlamaları için gerekli bilgi ile onları donatacak, yaşlıların da hayattan tat almalarını sağlayacak gerontologlara her yerde ihtiyacımız var! Onlardan bir kaç tanesini tanımak isterseniz, Antalya’ daki “ Aktif yaşam merkezi” ne gidin. Oranın çalışkan, güler yüzlü ve sevecen genç yöneticisi Özlem hanımla tanışın. Onunla gönüllü çalışan genç, çalışkan ve son derece kibar gerontologları görün. Cam piramit’in olduğu o güzel parkta bulunan aktif yaşam merkezindeki etkinlikleri ve gönlü genç yaşlı insanların, mutlu yüzlerini gördüğünüzde, siz de bana hak vereceksiniz. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Profesörü İsmail Tufan Hoca’ nın yetiştirdiği bu değerli öğrenciler, pek çok kurumda eşgüdümlü bir Program çerçevesinde yaşlıları mutlu ve uyumlu yaşatmak için çaba sarfediyor. “Mavi ev” projesi de böyle. Unutkanlıktan muzdarip yaşlılar burada da gerontologların yönetiminde zaman geçiriyor. Orada da Gerontolog Cüneyt bey ile tanışın. Yapılan çalışmalar için bilgilenin. Yaşlılık sorunlarından biri de “ parkinson” hastalığı. Bu konuda da gerekli çalışmaları ve eğitimleri veren gerontologlar, günümüz yaşlıları için umut oldu. Yine yaşlılar için düşünülen “ Tazelenme Üniversitesi” de, Prof. İsmail Tufan ve gönüllü arkadaşlarının sağlıklı yaşlanmak için düşündükleri ve uygulamaya koydukları muhteşem bir proje.

Emekli ve yaşlılar için sadece maaş arttırımı yetmez! Aynı zamanda her kurumda gerontologlar da olmalı. Bunun yanı sıra psikologlar da kurumlarda etkin görevler almalı. Toplum sağlığı için bu insanlardan olabildiğince yararlanmak, mutluluk ve huzurumuz için çok önemli. Yaşlılık ve emeklilik hepimiz için kaçınılmaz bir dönem. Bu dönemin güzel yaşanması ve yaşatılması hepimizin, herkesin görevi olmalı.