Hataylı bir hemşirenin dilinden:
“Hatay savaşılmadan kaybediliyor. Ben burada bir sağlık personeliyim. Arapça öğrenmemiz konusunda sürekli baskı görüyoruz. Gelen Suriyeli hastalar bize tepki gösteriyor Arapça bilmediğimiz için. Bir de Suriyeli doktorlarımız var. Onlar da bizi hor görüyor. Her on doğumun 8'i Suriyeli, Erkeklerin 4-5 tane eşleri var. 13 yaşında kız çocukları hamile. Ayrıca iki ay içerisinde bir ismin iki ayrı yerde doğum yaptığını belirledik ama bakanlıktan herhangi bir yaptırım haberi almadık. Gaziantep' te kimliksiz bir yakınına kendi kimliği ile doğum yatışı yaptırmış. Gerçekten nefes alamıyoruz burada.
Araştırılmıyor, kimse bilmiyor burada yaşananları. Daha dün bir adamın 26’ıncı çocuğunun doğumunu yaptırdım ve 4 eşi var. Bunlara "dur" densin lütfen. Hatay sorunu burada bitmiyor. Belediye Başkanı Suriyelilerin doğumlarını gündeme getirdi diye soruşturma geçiriyor. Hatay'a Suriyelileri profesyonel bir nizamla yerleştirenler sessizliğini koruyor. Hatay ile ilgili Suriye ciddi propagandalar yapıyor. Sosyal medya hesaplarında "Hatay'ı alacağız" diye Türkçe paylaşımlar yapılırken binlerce beğeni geliyor.”
Hatay'la ilgili bir başka okuyucumuzun anlattıklarına kulak vermenizi istiyorum:
Hatay-Antakya'dan yazmaktayım. Lütfen Hatay'daki istilanın sesi ol. Suriyeli artışı aşırı fazlalaştı. Duvarlarda parklarda Arapça, ‘Hatay bizim’ yazıları yazılıyor. Parklarda bulunan sözde sığınmacı erkekler kilim serip bebeğini çocuğunu oynatan Türk annelerini izliyor. Yaşamakta olduğum mahallenin parkına artık Türk gelemiyor. Diğer bir yandan aşırı doğum var. Yolda bir Suriyeli kadının yanında 4-5 bebek kesinlikle bulunuyor. Hastanelerde Suriyeli sayısı o kadar yoğun ki, Sürekli kavga çıkıyor. Genç Suriyeli erkekler bellerinde silahlar, bıçak, çakı, vb. şeylerle gezmekte ve taşımaktan çekinmiyorlar. Parklarda bu silahlarla poz veriyorlar. Azınlık biziz Hatay'da. Türkler, kendi vatanımızda, şehrimizde azınlık kaldık.
‘Örneğin, bir duvarda Arapça Hatay bizimdir’ yazıyordu. Şikâyet gereği belediye kazıdı. Hatay'dan gelen mesajların ardı arkası kesilmiyor.
Bir başka vatandaşımız anlatıyor:
“Geçen yaz Eğitim araştırma Hastanesi’nde işim olmuştu. 17 yaşında Suriyeli bir kadının 5. Çocuğunu doğurduğuna bizzat tanıklık ettim. Eşi 40 yaş üstüydü. Annem 70 yaşında onlara tercümanlık yapıyor." Buralar bizim. Siz en sonunda gideceksiniz" diyorlar.
Hatay sınırında yaşayan bir başka vatandaşımızla görüştüğümde ise çok çarpıcı detayları paylaştı.
Kendisinden dinleyelim:
"Eşim Hataylı, ağır bir hastalığa yakalandı. Son zamanlarını iyi geçirsin diye Memleketi Hatay'a getirdim. Köy evimiz tam sınırda Kocaman bir duvar var üstü telli dikenli. Bayağıdır var bu duvar. Üç ay önce bir daha tel duvar çektiler. Ortada bizi koruyan asker kulübeleri var. 50 metrede bir Kulübe var. Bütün bunlara rağmen mülteciler akın akın geçiyor. Sınır köylerin çoğunda insan kaçakçılığı yapılıyor. Gelenlerin çoğu erkek. Adam başı 1000 dolar alıyor kaçakçılar. Bu işi yapanlar tam bir vatan haini. İnsanının, bu beton ve tel duvar olmasına, tüm engellemeler rağmen binlercesi geçiyor veya geçiriliyor. Şehrimiz göz göre göre elden gidiyor. Hatay'daki tablo son derece ağır. Oradaki vatandaşlarımızı dinlediğimiz zaman üzülmemek hayıflanmamak mümkün değil. Yabancılar o kadar hızlı, tesir ediyor ki, bazı ticarethanelerde, sokaklarda Türkçeye rastlayamıyorsunuz. Gerçekler gün gibi ortada. Sözde mülteci dernekleri kadın dernekleri, erkekler ve fonlananlar, Hatay'da çocuk anneleri göstermek istemiyor. Vatandaşın sesini duyurmuyor. Kriz sandığımızın ötesinde. Hatay'ı savaşmadan kaybediyoruz.”