Evrendeki bütün canlılar için bir şey diyemem ama Dünyadaki bütün canlıların ruhları tartışılır ama HAFIZALARININ olduğu kesindir.

Çünkü, bütün bu canlılar, genetik kodlarına işlenen bu hafıza sayesinde doğuyor, büyüyor, çoğalıyor, üretiyor ve de ölüyor.

Eğitim ise bu sürece başka bir boyut katıyor, nitelik kazandırıyor;

Başka az gelişmiş ya da geri bıraktırılmış ülkelerde durum nasıl bilemem ama eğitim kitlelerin, insanların çoğunu cahil bırakmak için, yalan ve yanlış bilgiler ile eğitip CAHİL BİR TOPLUM yaratmak için bir yöntem olmuştur.

Yazılı kaynaklara mesafeli olduğunuzu bilirim, o yüzden de halk arasında SÖZLÜ EDEBİYATIN nasıl olduğuna, halk arasında yaygın atasözleri ve özlü sözlere bir bakalım.

"Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsini s..tiğim, cinsine çeker!.."

Yazıyı uzatmamak için ötekileri size bırakıyorum.

Bu yazım öncelikle muhalefette bırakılanlara, muhalefet olarak dizayn edilenlere değil, 

Aklı, bilgisi ve vicdanı olup, gerçekler yönünde hareket edenlere.

Önce Cumhuriyet, sonra Demokrasi, daha sonra İktidar ve yarattığı Hükümet, en sonunda da Muhalefete bir göz atmalarını öneririm.

Nasrettin Hoca, "Parayı veren, düdüğü çalar" der.

   Sokaktaki esnaf ise "Ne kadar para, o kadar köfte/ ekmek" der.

    Ülkenin ve işbirlikçisi uluslarası sermaye grupları saf ve salak mı da, bütün ülkeler gibi koskocaman Türkiyeyi kendi haline, secmenlerine, yurttaşlarına bırakacaklar. 

   Siz hiç, bir çiftlikte Ağa'nın yerine son kararı Kahyanın verdiğini, hatta marabalùarın verdiğini gördünüz mü?

   Cumhuriyetin ilk yıllarında bir avuç inançlı Yurtsever İnsan, bu Ülke, Toprakları ve Milleti için kendilerini feda ederek bir Devlet kurmuşlar ve Cumhuriyet ilan etmişlerdir.

    Daha sonra da, günümüz dünyasının modasına uyarak, özgürlük, hak, hukuk gibi kavramların arkasına sığınıp DEMOKRASİ getiriyoruz diye, kendi iktidarlarını halka onaylatmışlardır.

   ABD önceki Dışişleri Bakanı Henry Kissinger 1982'ler de der ki:

   "Biz, ülkelerde yalnız İktidarı değil, Muhalefeti de dizayn ederiz".

    Bizde de, hangi iktidarı yada hangi muhalefeti dizayn ettiklerini bilemem ama günümüzdeki seçimlere "alıcı gözle bakınca" görülüyor ki, her şey dizayn edilmiş ve bütün taşlar zamanla yerli yerine oturuyor. 

MİLLET tarihinde ikinci kez "Duyun-u Umumiye" ile karşı karşıya.

 Gelir, gider dengesi bozulmuş, bir dilim ekmeğe muhtaç edilenlere verilen bir dilim tepit ile, her yerde ahkam kestiriliyor.

 İktidar kendi hazırladığı yol haritasında ilerliyor. 

 Bu kez önceliğini biraz olsun halka döndürmüş gibi.

 Muhalefet ise bir alem. Kimin eli kimin cebinde olduğu belli değil.

Kendini ülkenin en akıllısı, aydını sanan kesim ise, "Cambaza baktırılarak" oyalatılmakta, 

Eğitimi, bilgisi ve deneyimi kendileri kadar bile olmayan, lider  seçilmek için önerilmiş insanların peşinden koşar adım gidiyorlar. 

Öyle bir noktaya geldik ki, hayali sözcükler ile karnımızdan konuşuyor gibiyiz.

 Atatürk, yetmiş iki buçuk millet miraslı Osmanlı kalıntılı bu topraklarda, kurduğu Cumhuriyet ve Devlet için MİLLET tanımını etnisityle belirlenmemiştir;

 "Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türkiye halkına Türk milleti denir" diyerek, bir uluslaşma süreci başlatmıştır.

 Bunun ne anlama geldiğini bilen uluslararası çıkar çevreleri de, çoğu isyan çıkardığı iddia edilen etnik unsurdan olmayan kişilerce çıkartılan isyanlar ile bu ULUSLAŞMA SÜRECİNİ baltalamışl  ardır. 

Bugün ben bile, Millet, Türk Milleti derken, Kürt, Ermeni ya da başka etnik bir grup alınır mı diye düşünüyorum.

Her cami cemaatine göre tanımlanmış din ve inanç ile de "Din Kardeşliği" kavramı yerle bir olmuştur.

Lafı uzatmayayım,

Bu ülkenin aydınları, Yurtseverleri, gelecek nesiller için bu topraklar huzurlu bir yer olsun diyen herkese seslenmek isterim;

Lütfen herkes aklını başına alsın, özellikle muhalifler iki kere düşünsünler, İlhan Selçuk'un bir sözünü onlara anımsatayım:

Birileri bizi işletiyor da, acaba kim?" derdi.

SİYASET ideoloji ile yapılır. İdeoloji ve siyaset,  yönetimin YOL HARİTASIDIR.

Lütfen herkes şapkasını önüne koysun bir düşünsün, popüler kültürün bir ürünü olarak liderlik için ortaya çıkanların, ideolojik yol haritaları nedir, yönetim modelleri ne olacaktır, bir sorgulasınlar. 

Yoksa bu kaçıncı kez, "Rehberi Kargo olanın, burnu b.ktan çıkmaz" deneyimi olacak yahu!..