Sümer Ezgü'nün 2016 yılında Lara semtinde Çağlayan
Mahallesi'nde hizmete giren Sümer Ezgü Sanat Akademisi, okulların kapanmasının
ardından, çocukların yaz döneminde hem sanatsal hem de sportif öğretiler
kazanması için birçok alanda kurs veriyor. 'Sanat, Spor ve Eğlence Kampı' adı
altında yaz boyunca devam edecek yaz okulunda 5-12 yaş grubu çocuklara hitap
ediliyor. Çocuklar yaz boyunca tüm müzik aletlerini tanıyor, drama ile özgüven
kazanıyor. Çocuklar jimnastik, yüzme ritim, ebru ve seramik gibi kursların yanı
sıra, birliktelik ve paylaşmak gibi değerler eğitimi de alıyor.
HEM GELENEKSEL HEM BATI MÜZİĞİ
Akdeminin kurucusu Sümer Ezgü, hem geleneksel hem de batı
müziği anlamında bağlama, kabak kemane, sipsi, cura, piyano, keman, gitar, yan
flüt, saksafon, bateri, ritim sazlar ile drama, tiyatro ve diksiyon gibi
sanatın birçok alanında etkinlik gösterdiklerini söyledi. Akdeminin Milli
Eğitim Bakanlığı'na bağlı ve London College of Music'in temsilcisi olduklarını
kaydeden Ezgü, yaz okulunun içeriğinde sanat, spor ve eğlence bulunduğunu dile
getirdi.
DAHA ÇOK SANAT
Çocukların son derece sıcak bir ortama sahip olduğunu
belirten Sümer Ezgü, “Apartman arasına sıkışmış bir dershane havasında olsun
istemiyoruz, sanat ve huzur olsun, çocuklar kendini iyi hissetsin istiyoruz.
Biz ülkede sanatın yaşamasını istiyoruz. Çünkü bir ülkenin kültür ve sanatı
olursa insanların rengi olur ve daha mutlu ve dost hissederler kendilerini.
Dünyaya bakarsanız savaş coğrafyaları sanatın daha düşük olduğu ortamlardır. O
açıdan biz ülkemizin daha çok sanatla iç içe olmasını istiyoruz" dedi.
BUTİK BİR ANNEANNE EVİ
Yaz okulunun koordinatörlüğünü ise tiyatro ve konservatuar
hazırlığı dersleri veren sanatçı eşi Gülay Ezgü yürütüyor. Yaz okulunun kendi
çocuklarının ihtiyaçları doğrultusunda geçen yıl başladığını belirten Gülay
Ezgü, “Sanat ve sporu birlikte çocuklara anlattığımız bir sistem bu. Daha çok
değerler eğitiminin olduğu, aslında butik bir anneanne evi de diyebiliriz
buraya. Sabah kahvaltılarımızı çocuklarla birlikte hazırlıyoruz. Herkes sofrayı
kuruyor, kaldırıyor. Ama 'sadece ben kendi tabağımı götürürüm' gibi bir cümle
kullanılmıyor. Herkes herkese yardımcı oluyor. Sonra spor saatlerimiz başlıyor.
Spor saatlerinde çocuk yogası, pilates ve jimnastik yapılıyor. Çocuklar kendi
kas ve bedenlerini tanıyor. Spor branşını sanatı tanıttığımız gibi tanıtıyoruz.
Yüzme derslerimizde, nasıl ki mahallelerde komşular küçük bebekleri bize teslim
ederlerdi, böyle bir dayanışma olması için tek bir sınıfımız var ve bireysel,
herkesin ihtiyacı neyse onu öğrendiği bir sistem. Ama kim daha uzağa, daha
hızlı, en iyi gibi cümleler ve yarış yok" diye konuştu.(DHA)