Bu yazımın son otuz yılda gıdalarımızla ilgili yazdığım yazıların kaçıncısı olduğunu bile unuttum.
“BENİM
OĞLUM ELİF OKUR, DÖNER DÖNER YİNE OKUR”
İşte
böyle bir şey; herhangi bir iyileşmenin olduğunu görememek çok üzücü…
Neler
yapmadık neler söylemedik ki…
Kentimizin
değişik semtlerinde bir hafta içinde 70 civarında semt pazarı kurulduğu, Pazar
kurulan yerlerde gıda güvenliğinin uluslar arası standartlara, Sağlık
Bakanlığı’nın Cumhuriyet tarihinden bu güne kadar uyguladığı formata, ilgili
tüzük ve yönetmeliklere uyum sağlayacak şekilde kontrol ve denetimlerinin
yapılmadığı kanaatinin yaygın halde bulunduğu,
çok büyük oranlarda hassas gıdaların açıkta ve güvensiz ortamlarda satıldığı, ilgili kurum ve
kuruluşların Pazar yerlerinde gıda mühendisi, ziraat mühendisi, veteriner,
sağlık uzmanı, çevre sağlığı teknisyeni ve teknikleri gibi meslek erbapları
tarafından ve rutin olarak her hafta, her Pazar yerinde bu uzman kişiler
tarafından gerekli denetimlerin yapılıp yapılmadığı, gıdalarla ilgili kimyasal
terörün önlenmesi için, taklit, tağşiş, hileli gıdaların olup olmadığının
kontrol yapılıp yapılmadığı, her türlü gıda gruplarından kimyasal ve
bakteriyolojik numuneler alınıp tahlillerinin yapılarak halkın sağlığının garanti altına alınması gerekirken, bu
konularda ciddi endişelerimizin olduğu, eğer yapılıyorsa neden hale
gıdalarımızın güvensiz olduğu?
Bu
tür hayati çalışmaların yapılıp yapılmadığı konusunda ilgili kurumlar
denetleniyor mu?
Takriben
3 milyon insanın yaşadığı kentimizde, dillendirdiğimiz bu konularda mutlaka
gereken çalışmaların yapılarak; vatandaşın bilgi alma hakkının da sağlanması
esasına dayalı çağdaş yöntemlerin de uygulanması gerekir.
Özellikle
içinde bulunduğumuz küresel bulaşıcı pandemi sürecinde Pazar yerlerimiz başı
boş ve denetimsiz bırakılamaz. Görüyoruz ki, Pazar yerlerinde gıdalarımız her
türlü tehlike altında açıkta satılıyor, çok sayıda pazarcı esnafımız maskesiz,
olağanca yüksek sesle ürün satmak için bas bas bağırıyor.
Yönetmelikte
ön görülen kılık kıyafet ve duruştan uzak (maske eldiven iş gömleği bere vb.
donanım bakımından) bir hal içinde bulunuyor. Bu eksiklik, aksaklık ve
tehlikeli gidişat yıllardan bu yana ilgili kurumlara peyde pey iletilmektedir.
Neyi değiştirebiliyoruz, hiçbir şeyi…
SONUÇ
OLARAK: Benim ve tüm bireylerin (milyonların) sürdürülebilir sağlıklı ve
yeterli beslenebilmesi için malum kurumlar anayasal sorumlulukların; yasal ve
evrensel talebimizi dikkate alarak yerine getirilmelidirler.
Üst
kurumlar da alt kurumların görevlerini gereğince yapıp yapmadıklarını denetleme
ve takip etme sorumlulukları vardır. Hatırlatmak, insani görevimizdir.