“Gazetecilikte
Geçen O Yıllar-2” Oktay Ekşi’nin 1956-61 yılları arasındaki gazetecilik
yıllarını anlatıyor. Oktay Ekşi ile 2011-2015 arasında, 24. Dönem Milletvekili
olarak birlikte görev yaptık. Doğrusu Hürriyet Gazetesi Başyazarı olarak
gençlik yıllarımda hep; “yurtsever, makul, akıl ve bilim düşünceli” bir
gazeteci olarak yazılarını- zevkle ve ders alarak-okuduğum; mesleğinin efsanesi
olmuş Oktay Ağabey ile birlikte aynı mecliste olmaktan çok mutlanmıştım.
Bu kitabıyla sanki O’nun
ömrünü ve aynı olayları yaşamış gibi oldum.
“Tarih tekerrürden
ibarettir” derler. Bu kitapta da sanki bu sözün doğruluğu onaylanmış gibi
görünüyor. Bu nedenle sizi Oktay Ekşi ile baş başa bırakıyorum: (koyu harflerle
yazılanlar, benim yaptığım ekleme ve yorumlardır)
“Bizim siyasi
geçmişimizde 1957 seçimleri önemlidir:
Bir defa Menderes’in ‘dikta’ hevesi ayyuka
çıkmış, iktidar ayakta kalabilmek için haksızlık üstüne haksızlık yapmayı âdet
haline getirmişti. Bu yüzden DP iktidarı ülkenin hemen her köşesinden ağır
eleştiriler alıyordu (tıpkı bugünkü gibi
değil mi?). Gazeteler yazamıyor, siyasetçiler miting yapamıyor, kimse
kanaatini açıkça söyleyemiyordu. Demokrat Parti milletvekilleri Adnan
Menderes’in ağzına bakıyorlar, “’A’dan ‘Z’ye her şeyde Menderes’in dediği
oluyordu (tıpkı bugünkü gibi değil mi?).
Menderes çok
güçlüydü (tıpkı bugünkü gibi değil mi?).
Lakin ülkenin ekonomik durumu giderek fena halde bozulmuştu, çünkü Merkez
Bankası’nın altınları tüketim malı ithaliyle erimişti(tıpkı bugünkü gibi değil mi?)(bir süre önce Merkez Bankası’nın kefen parası olarak
ayırdığı Yedek Akçeler Maliye Hazinesine aktarıldı). Devletin elinde döviz
kalmadığı için yurtdışından en önemli ihtiyaçları karşılayacak ithalat
yapılamıyordu. Karaborsa almış yürümüş, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ekonomiyi
kontrol altında tutmak için çıkarılmış olan Milli Korunma Kanunu daha şiddetli
hükümlerle takviye edilerek yürürlüğe konulmuştu.
Siyasi iktidarın
baskıları muhalefet partilerini ‘güç birliği’ yapmaya zorladı(tıpkı bugünkü gibi değil mi?).
Muhalefet liderleri
İsmet Paşa’nın Heybeliada’daki evinde on gün içinde yedi toplantı yaptılar.
Ancak Başbakan Adnan Menderes seçimlerle ilgili yasada acele bir değişiklik
yaparak “seçimlerde siyasi partilerin ittifak yapmasını’ yasakladı. Bu yasak 24
Haziran 2018’de yapılan 27. Dönem seçimlerine kadar devam etti.
1957’de, daha
seçimlerden önce ‘Seçmen Kütüklerinde CHP’lilerin isimlerinin bulunmadığı’
yolunda haberler çıkmıştı ama bunun birçok yerde gerçek olduğu seçim günü oy
veremeyen vatandaşların şikâyetleriyle somutlaştı(tıpkı bugünkü gibi değil mi?). Bu yüzden İsmet Paşa, seçim kütüklerinin
hazırlanmasından sorumlu olan İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik’e bir süre ‘Kütük
Bakanı’ dedi (AKP döneminde de CHP’nin
yoğun oy aldığı sandıklarda ‘seçmen seyreltmesi’ yapıldığına ilişkin yazımı
anımsayınız).
Seçim günü saat
15.30’dan itibaren yani sandıkların kapanmasına daha bir buçuk saat varken
Ankara Radyosu, ‘tüm seçmenlerin oy kullanmış olması nedeniyle erkenden açılan
sandıkların sonuçlarını bildirmek’ gerekçesiyle Demokrat Parti’nin çok oy
aldığı sandıkların neticelerini vermeye başladı.
Bu genelde
‘Demokrat Parti kazanıyor’ havasını yaratmak için yapılan bir şeydi (tıpkı bugünkü gibi değil mi?)...”
İşin kötü tarafı
yargının da bugün olduğu gibi iktidarın güdümüne girerek bütün bu hilelere
karşı; Yüksek Seçim Kurulu’nun, CHP’nin başvurusunu reddetmiş olmasıdır. Belki
bu itiraz kabul edilmiş olsaydı, DP’nin kaderi de değişecekti…
“Gazetecilikte Geçen O Yıllar” yaşanmış
gerçeklerin, okuyucu tarafından yeniden yaşanmasını sağlayan bir film gibi…
Oktay Ekşi’nin 1960
devriminde, genç bir Teğmen olarak anlattıkları ile basın kesiminden seçilen üç
kişiden birisi ve ‘Kurucu Meclis Üyesi’ olarak yaşadıklarını okuyunca
Türkiye’nin bugününe daha sağlıklı bakacaksınız.
Türkiye’yi tek adam
yönetimine teslim eden AKP iktidarının, artık ülkeyi yönetemez hale geldiği;
açlık ve yoksulluktan insanlarımızın dörder, dörder intihar etmeye başladığı
bir süreçte mutlaka okunması gereken bir kitaptır diye düşünüyorum…
(*) O YILLAR-2/OKTAY EKŞİ,
Epsilon Yayınevi,Sayfa: 126-127