Demokratik ülkelerde, iktidarlar güçler ayrılığı ilkelerine saygı gösterirler. Bu çerçevede dördüncü güç olan basının bağımsızlığına, tarafsızlığına saygı gösterilir.  Demokrasilerde, gazeteciler, soracakları sorular, önceden ellerine tutuşturulacak kişiler değildir." "Şunu sor,şunu sorma, yazdıklarını önceden göreyim, kontrol edeyim." şeklinde talimat verilecek kişiler değillerdir. Bu tür söylentiler demokratik ülkelerde duyulmaz.

Gazeteciliğin de kendine göre etik ilkeleri vardır: "Doğruluk, bağımsızlık, tarafsızlık, insanilik, hesap verebilirlik" gazetecilik ilkelerinin başında gelir. Demokrasilerde gazeteciler bu ilkeleri titizlikle korur, savunur.

Öte yandan, basının karşısına çıkmak her yiğidin harcı değildir.Gazetecinin karşısına çıkan onun her sorusunu yanıtlamak zorunda değildir. Cevap verirken çok dikkatli davranmak, kelimeleri, cümleleri dikkatle kullanmak gerekir.

Geçmişte, demokrasimiz 21. yüzyılda olduğu gibi ileri düzeyde demokrasi değildi. Ancak, ilgiyle izlenen  parti liderlerinin toplu, basın mensuplarının sorularını yanıtladıkları TV programları vardı. Gazetelerde, dergilerde liderlerin türlü çeşitli karikatürleri, yayınlanırdı. İnce espri dolu. Köşe yazıları çıkardı gazetelerde eleştiri yüklü. Duyardık liderlerimizin karikatürlerini keyifle izlediklerini. Pek duymazdık gazetecilerin yazdıklarından ötürü davalık olduklarını.

O zamanın önde gelen siyasileri de pek sütten çıkmış ak kaşık sayılmazlardı. Kendilerini sıkça eleştirir "bıktık artık bu yüzlerden yenileri gelsin artık" derdik. Bu eleştiriler hoşgörü ile karşılanırdı. Koalisyonlar dönemiydi. İktidarda olanların pek aklına gelmezdi, eleştirenleri dava etmek, muhalifleri baskı altına almak, sindirmek, itibarsızlaştırmak. O yıllarda "ellerine tutuşturulan soruları sormakla yetinen" gazetecilerin varlığından da söz edilmezdi. Bu tür söylentiler duyulmazdı.

10 Ocak  Çalışan Gazeteciler Gününde , gazetecilerle  dayanışmanın önemi yapılan açıklamalarda vurgulandı. Gazetecilerin ve gazete sahiplerinin yaşadıkları sorunlara, sıkıntılara işaret edildi.

Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik hak ihlallerinin giderek arttığına dikkat çekildi. Yayınlanan mesajlarda, gece gündüz her türlü koşulda fedakarca çalışan gazetecilerden övgüyle söz edildi.  Yerel basının yaşadığı ekonomik sorunların giderek ağırlaştığı vurgulandı. Kısaca, Çalışan Gazeteler Günü medya sektörünün yaşadığı sorunlara kamuoyunun tekrar gündemine taşınmasına vesile teşkil etti.

Basın özgürlüğünün durumu da bu vesileyle bir kez daha gözler önüne serildi.  Gazetecilere yönelik hak ihlâllerinin, habere yönelik engellemelerin, medya kuruluşlarına yönelik baskıların sürdüğünden söz edildi. Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonunda yer alan esaslara dikkat çekildi. Bu çerçevede,

- RTÜK'ün siyasi partilerin seçtiği isimlerden oluşan siyasi bir kurul olmaktan çıkarılması, RTÜK'ün yargı işlevi gören ve cezalandıran bir kurul olmak yerine, koordinasyonu esas alan bir uzmanlık kurulu haline getirilmesi,

- Gazetecilerin fiziki ve dijital ortamlarda maruz kaldıkları her türlü şiddete karşı korunmaları,

-Güvenlik güçlerinin gazetecileri engellemesine, çalışma özgürlüğünü sınırlamasına ve şiddet uygulamasına karşı yaptırım uygulanması,

-Medya kuruluşlarının tüm mali ilişkilerinin şeffaf hale getirilmesi,

- Medya kuruluşu sahipliğine ilişkin yasal kriterlerin açık ve net belirlenmesi; Medya kuruluşlarının sahiplik yapısının künyelerinde açıkça yer alması, bu bilgilerin erişimi ve doğruluğunun kamu tarafından denetlenmesi,

- Medya sahiplerinin kamu ihalelerine girememesi,

-Gazeteciliğin meslek olarak özel niteliğinin Basın Kanunu ile korunması,-

-Gazetecilerin çalışma koşullarının güvence altına alınması, yıpranma haklarının genişletilerek yeniden düzenlenmesi, gazetecinin mesleki sebeplerle haklı fesih hakkının uygulanır hale getirilmesi ve istifa halinde de kıdem tazminatı alabilmesi,

-Gazeteci faaliyetlerinin terörle mücadele kapsamında yargılanmaması; Terörle mücadele davalarında haber ürünlerinin suç kanıtı kanıtı kabul edilerek gazetecilerin ve gazetecilik faaliyetlerinin yargılanamaması,

- Yayın yasakları, erişim engelleri, içeriğinin yayından kaldırılması medya özgürlüğüne ve halkın bilgi edinme hakkına aykırı olması nedeniyle kabul edilmemesi; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı'na yargısal görev veren "katalog suçlarda re'sen erişim engelleme yetkisi" nin yasadan çıkarılması,

-Gazetecilik faaliyetinin bilerek ya da bilmeyerek terör örgütlerine teröre destek olarak görülmemesi,gazeteciliğin cezalandırma konusu yapılmaması; Terörle Mücadele Kanunu'nun, gazeteciliği terör faaliyetlerinin uzantısı olarak değerlendiren 6. ve 7. maddelerinin yeniden düzenlemeleri,

-Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarının bilgilendirme toplantılarında akreditasyon uygulamalarının kaldırılması, gazetecilerin kamu adına özgürce soru sormalarının güvence altına alınması,

-Kadın gazetecilerin hamilelik ve doğum nedeniyle işten çıkarılmalarının engellenmesi,

- Yargı kuruluşlarının gazetecilerin mesleki haklarına dair kanun maddelerinin uygulanmasını ' basın özgürlüğünün sağlanması ve güçlendirilmesi' ekseninde değerlendirmeleri,

-Dijital telif gelirlerinden patronlar,şirketler ve kurumların yanı sıra serbest ve dijital mecralarda yayın yapanlar da dahil olmak üzere tüm gazetecilerin yararlanmaları,

bekleniyor. Uzun bir liste. İsteklerinin takibinin yapılması, gerçekleşmeleri için mücadele edilmesi önemli.

Günümüzde , gazeteciler kalemlerini özgürce kullanmaya çekiniyorlar. Üniversite mezunu pek çok gazeteci işsiz.  İşsizlik, çalışan gazetecilerin iş ve gelir güvencesi üzerinde baskı oluşturuyor. Editoryal bağımsızlığın önündeki engeller kadar gazetecilerin ekonomik ve sosyal hakları da alarm veriyor. RTÜK, muhalif görüşlerin seslendirildiği kanalların seslerin kısmayı sürdürüyor. Halktv, Sözcü Tv,KRT , Tele 1 ‘e sudan gerekçelerle  cezalar kesiyor. Gerçek demokrasilerin, özgürlüklerin var olduğu toplumlarda RTÜK ve/veya benzerlerinin bu tür tutumlarına tanık olunmaz. Özgür düşünce her ortamda dillendirilir.

İktidar, medyaya yönelik siyasal, yargısal ve ekonomik her türlü baskıyı  uyguluyor.    Eleştirel ve bağımsız yayın yapan medyaya sansür, yayın yasağı, erişim engeli, program durdurma, resmi ilan kesme, idari para cezası, ekran karartma uygulamaları sürüyor. Gazetecilere yönelik saldırı, gözaltı, tutuklama, hapis ve tazminat cezaları, basın tarihine geçiyor.  

Dileğimiz  2025’in  demokrasi ve özgürlükler yılı olması. Dileğimiz,  demokrasi standartımızın daha yükseltilmesi, basın özgürlüğünün daha genişletilmesi.Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonunda dile getirilen beklentilerin karşılanması. Ülkemizde tüm sansürleri, yasaklamaları yok edip, aydınlık yarınlara hep birlikte ulaşalım...