Yaklaşık 886 milyar dolarlık yıllık savaş bütçesine sahip ülkenin (ABD) en zengin eyaletinde yer alan şehir Los Angeles itfaiyesinin 17,6 milyon doları yakın geçmişte bizzat Los Angeles belediye başkanı Karen Bass tarafından tasarruf edeceğiz gerekçesiyle kesilmiş...Şehrin bir bölümü yangına teslim olmuş...Zarar ziyan en az 150 milyar dolar...
2023 Hawaii Maui Lahaina yangınıyla başa çıkamayan ve 103 insanı ölen ülke (ABD) herhalde daimi olarak, sonsuza dek üçüncü dünya ülkesi liginde yer almalı...
Zaten ülkenin 1942 doğumlu başkanı Joe Biden 27 Haziran 2024'te CNN yayınında bunaklığını, demans hastası, ileri derecede geriatri hastası ve alzheimer başlangıcı hasta olduğunu tüm dünyaya canlı televizyon yayınında kanıtladı...
23 Ekim 1983'te Lübnan'ın Beyrut kentindeki Deniz Piyadeleri kışlasına düzenlenen bombalı saldırıda 241 ABD askeri ve 58 Fransız askeri öldürülmüştü...
Manasız ve ABD çıkarlarına hizmet etmeyen Afganistan macerasının (2001-2021) ABD vergi mükelleflerine bazı kaynaklara göre 1 bazı kaynaklara göre 2 trilyon dolarlık bir mali faturası oldu.
ABD TARTIŞIYOR
"Hiçbir kazancımız olmayan Vietnam'da 58.220 ABD askeri öldürülmüştü..."
ABD geç de olsa "Orta Doğu denilen insan kanı okyanusunda, korkunç bataklıkta ne işimiz var?" sorusunu da tartışmaya başladı...
International Criminal Court-Uluslararası Ceza Mahkemesi İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında 7 Ekim 2023 sonrasında 200.000 bine yakın Filistinli sivili ödürmekten, yaralamaktan ve engelli durumuna düşürmekten, Gazze'nin yüzde 70'ini harabe, toz, enkaz, moloz yığınına çevirmekten dolayı tutuklama kararı verdiğinden Benjamin Netanyahu artık ABD'ne giderken yolda uçağı acil iniş yapması gerekirse tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalabilir...
Bu tutuklanma riski,olasılığı Netanyahu'yu çok ürkütüyor, hatta delirtiyor!
Netanyahu tüm ülkelerden ülkelerine adım atarsa tutuklanmama garantisi alamadı...Bunu başaramadı...ABD, Macaristan, Arjantin bu garantiyi versede Netanyahu çok tedirgin...
Not: Uluslararası Ceza Mahkemesi, kuruluş belgesi Roma Statüsü olan, savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası bir mahkemedir.
Columbia Universitesi Profesörü Jeffrey Sachs “derin, karanlık bir orospu çocuğu” (dark son of a bitch) olarak tanımladığı Benjamin Netanyahu hakkında bir analiz yayınladı ve analizi ABD başkanı Donald Trump bile paylaştı...Trump'ın bu analizi paylaşması İsrail de Richter ölçüsüyle 11 şiddetinde bir zelzele etkisi yarattı...
Columbia Üniversitesi’nden Jeffrey Sachs, 2003'te ABD’nin Irak’ı işgalinin ardındaki nedenleri inceledi. Sachs, savaş baskısının, ilk olarak 1996-1999'da İsrail başbakanı olarak görev yapan Netanyahu'nun Filistinli Hamas ve Lübnan Hizbullahı gibi grupları destekleyen ülkelerin ordularını yok etme stratejisinden kaynaklandığını ilan etti...
"Bu savaş nereden çıktı? Biliyor musunuz? Bu oldukça şaşırtıcı. Bu savaşa aslında Netanyahu neden oldu...Netanyahu, 1995’ten itibaren Hamas ve Hizbullah’tan kurtulmanın tek yolunun onları destekleyen Orta Doğu hükümetlerini devirmek olduğu teorisine sahipti. Bu Irak, Suriye ve İran müdahalelerine neden oldu...Ve bu adam, Benjamin Netanyahu çok takıntılı...Bugün de ABD-İran savaşını çıkarmaya çalışıyor..." dedi...
Sachs, “Netanyahu bizi (ABD'ni ve Avrupa Birliğini) sonsuz savaşlara soktu" dedi...
Sachs, kanıtlanmamış “uydurulmuş, sahte, iftira, yalan kitle imha silahları” iddialarına da atıfta bulundu.
Sachs "Başkan Bush savaşı haklı çıkarmak için bu iftiraları kullandı" dedi...
Sachs ayrıca 2011'de dönemin ABD Başkanı Barack Obama'nın CIA'e Suriye hükümetini devirmek için emir verdiğini söyledi...
O ÇOK YAŞLI VE ÇOK ŞİŞMAN...SAĞLIK RAPORLARINI HERKESTEN GİZLİYOR...HER AN HAYATINI KAYBEDEBİLİR! ÖTE YANDAN TRUMP HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK ŞİŞMANLIYOR...
İlk eşi Ivana Marie Trump'ın (1949 –2022) ve üniversite diploması olduğu yalanını söyleyen üçüncü eşi Melania'nın annesinin Amalija Knavs(1945 – 2024) ölümü Trump'ın (1946'lı) en yaşlı en ihtiyar liderlerden biri olduğunu hatırlatıyor...
110 kilonun çok üzerinde bir obez olması da Trump'ın sağlık sorunlarını tümüyle gizlediği iddialarıyla destekleniyor...Trump 20 Ocak'taki yemin törenine Çin diktatörü haricinde sadece birkaç yakın dostunu davet etti...Çin lideri de zaten yemin törenine katılmayacak...
Yemin törenine davet edilenler:
Brezilya eski başkanı Jair Bolsonaro, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele, Macaristan Başbakanı Viktor Orban...
Ordu kurmak yemek masası kurmaya benzemez
Azerbaycan lideri İlham Aliyev 8 Aralık'ta Moskova'ya kaçan Suriye eski diktatörü Beşşar Esad için "tarihin çöplüğüne gitti" demişti...
Petrol zengini olmayan ve mevcut petrol kaynaklarını da Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı SDG-YPG'nin kontrol ettiği Suriye'den gelen haberlere göre, "Şam'daki otel lobileri, Suriyelilerle ticaret ve anlaşma yapmak isteyen Türk iş insanlarıyla dolup taşıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ''911 kilometrelik sınırımızın olduğu Suriye'de 13 yıllık katliam politikasının bu ülkeye verdiği zarar 500 milyar doları aşıyor," dedi...
Bu 500 milyar doları hangi ülkelerin tedarik edeceği ise tam bir muamma...
Öte yandan Suriyelilerin yüzde 90'ı yoksulluk sınırının altında yaşam standartlarına sahip bulunuyor...
Bir başka dikkat çekici gerçek ise, Lübnan'dan sonra Suriye'nin de ordusuz duruma düşmesi İsrail de tam bir zafer sevinci yarattı...İsrail'i yönetenler Suriye'nin yeni bir ordu kurmak için gereken yüz milyarlarca doları asla bulamayacağına inanıyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan 13 yıl önce 2012'de, "... İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. o gün de yakın. inşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında fatiha okuyacak, Emevi camisi'nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi'nin, İbn-i Arabi'nin türbesinde, Süleymaniye külliyesi'nde, Hicaz demiryolu istasyonu'nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz,"demişti...
12 Aralık 2024 Perşembe günü yani Beşşar Esad'ın 8 Aralık'ta Moskova'ya kaçmasından tam 4 gün sonra Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Şam'da bulunan Emevi Camisi'nde namaz kılmıştı...
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, “İslam, Aydınlanma ve Gelecek” adlı yeni kitabında Türkiye’nin AB ile ilişkisine de değinerek, “Türkiye AB yolunda ne yaparsa yapsın ‘el altında duran bir öteki’ olarak muamele görmeye devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.
Müslüman toplumlara derin bir atalet sindiğini yazan Kalın, İslam dünyasını “dört asırdır tam anlamıyla bilim yapmayan ve iki asırdır Batı'dan bilim ve teknoloji transfer etmeye çalışan ama bunu da hakkıyla başaramayan” bir yerde olmakla eleştirdi.
İbrahim Kalın: "Türkiye AB yolunda ne yaparsa yapsın ‘el altında duran bir öteki’ olarak muamele görmeye devam edecek. Avrupa Türkiye'ye AB kapısını fiilen kapatmış durumda ama siyasi ve ahlaki sorumluluk üstlenmek istemediği için ‘Kapıyı ben kapatmadım, sen dışarıda kaldın...’ diyor. Mesele, Kopenhag kriterlerinin uygulanmasından ibaret değil. Mesele, hâlâ Viyana kapılarını aşındırdığımızı düşünen Avrupa'nın, Avrupa ve Batı merkezci paradigmanın ötesini tasavvur etmeye başladığımızı kabul etmek istememesi. Dolayısıyla bizim için önemli olan soru şu: Türkiye, Avrupa'yla olan ilişkisine nasıl bir anlam yüklüyor?”
“Müslüman toplumlara sinmiş olan derin atalet…”
İslam dünyasının günümüzde bir atalet, yani tembellik içinde olduğunu belirten Kalın, “Evrendeki akılla insandaki akıl çatışmak zorunda değil, ancak Müslüman toplumlara sinmiş olan derin atalet sadece İslam dünyası değil, tüm insanlık için büyük bir kayıp” dedi.
Kalın, Batı’ya bakıldığında rasyonel toplum ve özgür bireyin, Aydınlanma'nın en büyük vaadi olduğunu söylese de "aydınlanma" ütopyasının ne Avrupa'daki savaşları bitirdiğini ne de dünyanın diğer toplumlarına akıl, barış ve kalkınma getirdiğini savundu:
“Dogmatik inancın ve işlevsiz kurumsal dinî hiyerarşilerin yerine aklın ve bilimin aydınlığında yeni ve hür bir dünya inşa edilecekti. Bu atıf çerçevesinde inanç, anlam, gelenek ve özgürlük kavramları yeniden yorumlandı. Dinî dogmatiklerin ve fanatiklerin aksine aklın yolundan giden toplumların şiddete başvurmayacağı; sorunlarını akıl, ikna ve rıza yoluyla çözeceği varsayıldı.”(…) “Avrupa'nın içindeki savaş enerjisi bir süreliğine dışarı kanalize edildi ve sömürgecilik olarak Afrika'dan Asya'ya uzanan acımasız ve maliyetli bir serüvene dönüştü.”
“Dört asırdır tam anlamıyla bilim yapmayan İslam dünyası…”
Kalın, İslam dünyası için nihayetinde şu “temel soru”yu da sordu ve cevabını okura bıraktı:
“Dört asırdır tam anlamıyla bilim yapmayan ve iki asırdır Batı'dan bilim ve teknoloji transfer etmeye çalışan ama bunu da hakkıyla başaramayan İslam dünyası, kendi ‘paradigma’sını esas alan, inanç ve değerleriyle uyum içinde olan ve aynı zamanda toplumların pratik ihtiyaçlarını karşılayan bilimsel bir geleneği yeniden inşa edebilir mi? Bu zihinsel sıçramayı yapabilecek imkâna şu anda sahip midir?”
Kalın’ın gözünden akıl, bilim, inanç ve özgürlüğün “şiddet” ile ilişkisi
Kalın’ın “Akıl, bilim, inanç ve özgürlük, şiddete başvurmadan bir arada yaşayabilir mi?” sözleriyle başladığı kitap, İslam ve Batı Aydınlanması düşüncesinin iki asırdaki karşılaşmaları üzerinden sıklıkla “Dünya nasıl bir yerdir”, “Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz?”, “Yaşamak ne demektir” sorularına cevap arıyor...
LÜBNAN'DAKİ SURİYE ASILLI İNSAN SAYISI İKİ MİLYONA DAYANDI
Öte yandan 27 Kasım 2024 sonrasında HTŞ silahlı güçlerinden gelebilecek zulmü öngören ya da hesaplayan Suriye Alevileri, Hıristiyanları ve Dürzilerinden yüzbinlercesi endişeye kapılarak komşu Lübnan'a kaçtı...Lübnan'daki Suriye asıllı sayısı 2 milyona yaklaştı...
İsrailli üst düzey bir yetkili Suriye'yi şu anda yöneten HTŞ için "Şam, bir grup teröristin eline geçti" dedi...İsrail Dışişleri Bakanı ise Türkiye'nin terörist olarak tanımladığı YPG'yi İsrail'in himayesine almak için çeşitli yöntemler geliştiriyor!
ABD başkanı Donald Trump, Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin arkasında Türkiye'nin olduğuna işaret ederek, "Erdoğan çok zeki biri. Bunu istiyordu ve başardı. Kimse gerçekten kazananın kim olduğunu bilmiyor ama ben biliyorum, Türkiye kazandı. Erdoğan çok zeki ve sert bir adam...Türkiye, çok fazla can kaybı olmadan, dostane olmayan bir el koyma gerçekleştirdi" ifadelerini kullanmıştı...
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çok iyi anlaştığını” söyleyen Trump, Türkiye'nin büyük bir askeri gücü olduğunun, Türk ordusunun savaşlarla yıpranmadığının altını çizdi ve Erdoğan'ın çok güçlü bir ordu kurduğunu sözlerine ekledi.
Trump: " Esad diktatörlüğünü yıkanlar Türkiye tarafından kontrol ediliyor...Kimse Esad'a son darbeyi kimin vurduğunu bilmiyor, ben bu gücün Türkiye olduğuna inanıyorum. ”
Donald Trump, Suriye'de kilidin anahtarını Türkiye'nin elinde tutacağını söyleyerek, “Bunu herhangi bir kişiden duyduğunuzu sanmıyorum ama tahmin etmede epey başarılıyımdır” ifadesini kullandı.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı YPG'nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) havadan ve karadan saldırılarla etkisiz hale getirmeyi planlarken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’yi Suriye’deki Kürtlere karşı bir harekattan vazgeçirmek için Ankara’nın endişelerini gidermeye çalıştıklarını söyledi. Blinken, Türkiye'nin Suriye'deki PKK militanlarıyla ilgili “meşru kaygıları” olduğunu söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı, “Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarının yanısıra (Suriye'deki) Kürtler’in güvenlik çıkarlarının ve ülkelerinin geleceğinin inşasında yer alma haklarının da garanti altına alınabilmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye'nin parçalanmasını önlemek için gerekirse harekete geçebilecekleri imasında bulunarak, “İş o radde varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz” demiş, risk görmesi halinde Ankara’nın gerekli adımları süratle atacağını söylemişti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, YPG’nin Ankara’nın taleplerini yerine getirmemesi halinde, Türkiye’nin sınırötesi operasyon düzenleyeceğini açıklamıştı.
Türkiye, YPG’yi ABD ve AB’nin de terör örgütü listesinde bulunan PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor. Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ise IŞİD’le mücadelede son 10 yıldır ABD ile birlikte çalışıyor.
Antony Blinken, Donald Trump'ın yeni yönetiminin de IŞİD terör örgütünün dirilmemesine yönelik “çok güçlü bir çaba” göstermesini beklediğini kaydetti...
ABD Dışişleri Bakanı, “Bunun kritik bir unsuru da Suriye Demokratik Güçleri’nin (YPG) yapmakta oldukları işi yapabilmelerini sağlamak” diye konuştu.
Blinken, SDG güçlerinin alıkonulan 10 binden fazla IŞİD militanını gözetim görevini sürdürmesinin hayati önem taşıdığını, bunun hem ABD hem de Türkiye için meşru bir güvenlik çıkarı olduğunu söyledi.
ABD’de 20 Ocak’ta Başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump Suriye’de bulunan 2 bin Amerikan askerini buradan çekip çekmeyeceğine ilişkin soruyu yanıtlamaktan kaçındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan övgüyle söz eden Trump, geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Suriye’de Kürtler’in üstüne gitmemesini istediğini ve onun da bu ricayı yerine getirdiğini söyledi.
Donald Trump, Florida’da Mar-a Lago’daki ABD’nin Suriye’deki askeri varlığına ilişkin bir soruyu yanıtladı.Trump’a, ABD’nin Suriye’de 900 olarak bilinen asker sayısının geçen ay Savunma Bakanlığı’nca 2 bin olarak açıklanması sonrası, bu askeri kapasiteyi tutmaya devam edip etmeyeceği sorusu yöneltildi.
Trump: “Bu sorunuzun cevabını size söylemeyeceğim...Çünkü bu askeri stratejinin bir parçasıdır...Cumhurbaşkanı Erdoğan benim arkadaşım. Sevdiğim, saygı duyduğum bir kişi. Sanırım o da bana saygı duyuyor” diyen Trump, Erdoğan’dan Kürtler’in peşinden gitmemesini istediğini ve onun da bu ricayı yerine getirdiğini söyledi.
Donald Trump Suriye’deki gelişmeleri, “Suriye'de olanlara bakarsanız, Rusya zayıflamıştı, İran zayıflamıştı ve o (Erdoğan) çok akıllı bir kişi. Adamlarını farklı şekillerde ve farklı isimlerle oraya gönderdi sözleriyle değerlendirdi.
Suriye ile 911 kilometrelik sınırı olan Türkiye, terörist olarak gördüğü Kürt YPG militanlarına karşı birçok sınır ötesi harekât düzenledi.
Omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri Amerika’nın IŞİD’le mücadelede ortağı. Türkiye ise YPG’yi ABD ve AB’nin de terör örgütü listesinde bulunan PKK’nın Suriye uzantısı olarak görüyor.
Suriye'nin yeni hükümeti ilk resmi ziyaretini en zengin Arap ülkesi Suudi Arabistan'a yaptı.
Ancak 2015 yılında Mısır Başsavcısı Hişam Bereket’i öldürmekle suçlanan Müslüman Kardeşler örgütü mensubu Mahmud Fethi'nin El Kaide terör örgütünün eski elemanlarınca kurulan HTŞ'nin lideri Eş Şara’nın ekibinde olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte yeni Suriye yönetiminin ülkeyi ayağa kaldıracak parayı hiçbir zaman bir araya getiremeyeceği de düşünülmeye başlandı...
Zengin olan ve zengin olmayan tüm Arap ülkelerinin Müslüman Kardeşler örgütü alerjisi,fobisi mevcut...
Çünkü tüm Arap ülkeleri yöneticileri Müslüman Kardeşler örgütünü devletleri için tehdit kaynağı olarak değerlendiriyor...
HTŞ Suriye'deki eğitim müfredatına da el attı...“Ülkesi için canını veren kişiye şehit denir” ifadesi kaldırıldı, onun yerine Cihadçı bir tanımlamayla “Allah için ölenlere şehit denir” ifadesi geldi...