DEM Parti mensuplarının Teröristbaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesi söz konusu olduğunda, DEM Eş Başkanları Tuncay Bakırhan ve Tülay Hatipoğulları da görüşme izni başvurusunda bulunmuşlardı. Ancak Adalet Bakanlığı izni, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'a vermeyi tercih etti.
Sırrı Süreyya Önder'in T24'teki yazısıysa, DEM, MHP ve AKP'nin yeni anayasa konusunda öncelikle laiklikten vazgeçme konusunda bir uzlaşmaya, bir ön mutakabata vardıkları konusunda bazı kuşkular oluşturdu...
SIRRI SÜREYYA ÖNDER ; 24 ARALIK 2024:
"Geleneksel İslam Hukuku suçları Allah’a ve insana karşı işlenmiş suçlar olarak ikiye ayırır. Birincisinde af, indirim, kısas/tazminat yoktur ve cezası yaşamsaldır çoğunlukla ve ‘had’ denir. Ḥudūd çoğul hâlidir ve had hudūd aşmak ya da bilmemek buradan gelir.
Benim yandığım şudur: Bu ülkenin yenisi kurulurken şöyle olmuş: Allah, her alandan haşa silinirken, devlet kendisini Allah’ın yerine koymuş ve kendisine karşı işlenen suçlar için kendisini Allah ile bir tutup had çizmiştir. İşte bu çizgi, yani devletin çizgisi, İslam hukukundakinin aksine, önceden görülebilir, bilinebilir bir şey değildir. İşte kendi haddini bilemeyen devletimizin, haddini/çizgisini aştığını fark etmenin tek yolu da haddi aşmaktır. Aşmadan önce çizilmiş somut hiçbir uyarı ya da tarif yoktur. Bir şey yapıp aşarsınız ve aştığınızı devlet size bir daha asla unutamayacağınız bir şekilde hatırlatır.
Ermeni diyecekseniz mezalimini, Kürt diyecekseniz bölücülüğünü, Yunan diyecekseniz k.hpeliğini, Arap diyecekseniz arkamızdan vurmuşluğunu anlatabilirsiniz ancak. Bu tarifin içine girmeyen her şey ‘Had’din konusudur. İşte Yazı Tura filmi bu haddi aşmış ve bedeli Uğur Yücel’e yıllarca görünür görünmez yollarla ödetilmiştir. İstanbul abisi dediysek boşuna demedik. Korktuğundan değil ama çelebiliğinden bir gün kimsenin başına kakınç etmemiştir."
Gazeteci yazar, Zeynep Gürcanlı EGazete Ekonomim'de şöyle yazdı:
Ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla gündeme gelen "Öcalan'la temas trafiği" resmen başladı bu hafta sonu; DEM Parti mensubu iki isim, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'e İmralı'ya gidip, Öcalan ile görüşme izni verildi Adalet Bakanlığı tarafından.
Ancak bu görüşme gerçekleşmeden hemen önce Sırrı Süreyya Önder'in "film eleştirisi" çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan laiklik ilkesine yönelik gerçekleşen salvosu düşündürücü;
Önder, T-24 sitesinde yayınlanan yazısında aynen şu ifadeleri kullandı;
"Benim yandığım şudur: Bu ülkenin yenisi kurulurken şöyle olmuş: Allah, her alandan haşa silinirken, devlet kendisini Allah’ın yerine koymuş ve kendisine karşı işlenen suçlar için kendisini Allah ile bir tutup had çizmiştir. İşte bu çizgi, yani devletin çizgisi, İslam hukukundakinin aksine, önceden görülebilir, bilinebilir bir şey değildir."
İmralı görüşmesiyle ilgili bir başka not da şu; DEM Parti mensuplarının Öcalan ile görüşmesi söz konusu olduğunda, DEM Eş Başkanları Tuncay Bakırhan ve Tülay Hatipoğulları da görüşme izni başvurusunda bulunmuşlardı. Ancak Adalet Bakanlığı izni, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'a vermeyi tercih etti. Belli ki, DEM Parti'yi aşacak şekilde, doğrudan Türkiye'deki laik ya da muhafazakâr tüm Kürt nüfusa ulaşmaya çalışıyor Cumhur İttifakı.
Tüm bunlara bir de hem Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan'ın, hem de MHP Lideri Bahçeli'nin "Anayasa değişikliği" ısrarlarını eklemek gerek elbette. O Anayasa değişikliğinin hangi maddeleri kapsayacağı ise en büyük soru işareti.
Bu çerçevede Laiklik meselesinin sadece Suriye'de değil, Türkiye'de de tartışmaya açılıp açılmayacağını ise zaman gösterecek.
2025, Türkiye açısından da çok hareketli geçecek gibi duruyor....
ANAYASANIN İLK DÖRT MADDESİ
Anayasanın ilk 4 maddesi nedir, değişmez maddeleri nelerdir?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1982 Anayasası, 9 Kasım 1982'den bu yana geçerli olarak yürürlükte yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bugüne kadar yirmi bir kez değişikliğe uğradı ancak Anayasa'nın ilk 4 maddesi değiştirilemez. Devletin şekli, Cumhuriyetin niteliği, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentini ortaya koyan maddelerin değiştirilmesi ihtimalinin önüne dördüncü madde ile geçildi.
Anayasanın ilk 4 maddesi ise değiştirilemez maddeler arasında yer alıyor. Anayasa; Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Haklar ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları, Mali ve Ekonomik Hükümler, Çeşitli Hükümler, Geçici Hükümler ve Son Hükümler olmak üzere toplam yedi bölümden oluşuyor.
ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ NEDİR?
I. Devletin şekli
MADDE 1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü,
resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
T.C. ANAYASA İÇERİĞİ NEDİR?
Başlangıç kısmı Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirtir ve Anayasa metnine dahildir. Anayasa'nın nasıl yorumlanacağını ve yurttaşların vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunduğunu ifade eden bölümüdür.
Genel Esaslar ise devlet ile ilgili tanımları içerir ve "Türk Milleti" olarak tanımlanan vatandaşların egemenlik haklarından anayasal devlet organlarına verdiği yetkileri tanımlar. İlk üç madde 4. maddede belirtildiği üzere değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Cumhuriyetin Temel Organları olarak belirlenmiş ve kuvvetler ayrılığı prensibi ile hareket etme zorunluluğu olan Yasama, Yürütme ve Yargı organlarına verilen yetkileri ve bunların görevlerini tanımlar.
Malî ve Ekonomik Hükümler devletin hareket edeceği temel mali ekonomik politikaları ve kuralları belirler.
Çeşitli Hükümler kısmında Başlangıç'ta da belirtilen İnkılâp kanunlarının korunması ile ilgili durum daha önceki anayasalarda yer alan kanunlar sıralanarak detaylı biçimde açıklanır.
Geçici Hükümler kısmında anayasa değişiklikleri sırasında ortaya çıkan geçici durumlar yer alır.
Son Hükümler Anayasa değişikliğinin nasıl yapılabileceğini ve bu anayasa metni içeriği ile ilgili teknik bilgileri içerir.
YPG İSRAİL'DEN YARDIM İSTEDİ
İsrail devlet televizyonu KAN: YPG, Washington'ı ikna etmesi için İsrail'den yardım istedi
İsrail devlet televizyonu KAN, Suriye'nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan terör örgütü PKK/YPG'nin ABD'nin güçlerini bölgeden çekme ihtimaline karşı, Washington yönetimini ikna etmesi için İsrail'den yardım istediğine yer verdi.
KAN'ın haberinde, ABD'nin Suriye'den güçlerini çekmesi ihtimali nedeniyle PKK/YPG'de endişe ve panik havasının hakim olduğu belirtildi.KAN'a konuşan, ismi açıklanmayan PKK/YPG'li bir terörist, İsrail'in uluslararası platformlarda örgüte siyasi destek sağlaması ile ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ın ekibini Suriye'deki "uluslararası koalisyonu" desteklemeye devam etmeye ve "Türkiye'den gelen tehditleri" durdurmaya ikna etmesi halinde, bunun PKK/YPG ve İsrail ilişkileri için tarihi bir dönüm noktası olacağını ifade etti.
Ayrıca haberde, geçen haftalarda, İsrail ile PKK/YPG terör örgütü arasında bir iletişim kanalı kurulduğu kaydedildi.
DEMİREL & ECEVİT & KÜRTLER
Süleyman Demirel Ecevit'in genel başkanı olduğu CHP'yi 1975'te şöyle eleştirir "Doğu'nun geri kalmışlığını istismar ediyor"... 1978'de Demirel Ecevit'i şöyle eleştirir "Hakkari'nin ve Doğu'nun geri bıraktırıldığını söylediğine göre "Ecevit devleti halka şikayet etti"...
Demirel: Bu devleti Türk ve Kürt ırkından gelen insanlar birlikte kurmuştur.Beraber kurmuşuz, kader birliğimizi rıza ile kurmuşuz.Biz-siz diye bir şey yok,hepimiz varız.Hepimiz varsak, buradaki insan , yani Kürtçe konuşan, "Kürt asıllıyım "diyen insana da Kürt kimliği diyoruz.
Adalet Partisi Urfa Milletvekili Mehmet Celal Bucak Bucak aşiretinin lideriydi. 30 Temmuz 1979 tarihinde Cuma Tak elebaşılığındaki PKK teröristleri Bucak'a suikast düzenledi. Demirel'in Cumhurbaşkanı Korutürk'e yazdığı mektuptan bir bölüm: "suikasti düzenleyenler kendilerine Apocular diyor... "
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 1 Ekim 1998'de Suriye diktatörü Hafız Esad'ı tehdit ederek, "Hafız Esad PKK terör örgütü ve terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan'ı himaye etmeye devam ederse ve onları ivedilikle Suriye'den kovmazsa Türkiye'nin Suriye'ye savaş ilan edeceğini" açıklamıştı...Öcalan 9 Ekim 1998'de Suriye'den kovuldu...
Demirel: şöyle dedi:
Abdullah Öcalan'ı biz mi yakaladık.Biz yakalamadık.Abdullah Öcalan'ı yakalayıp bize teslim eden Amerikalılardır...
Lozan anlaşmasını Amerikalılar kabullenemedi...Çünkü Lozan anlaşmasının içinde Kürt ve Ermeni devletleri yoktur...
Süleyman Demirel Mart 1996'daki İsrail gezisinde Knesset israil Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada Yitzhak Rabin'in 'Kim ki düşmanlarından birini dost yapmıştır, güçlü odur' sözünden övgüyle söz etti...
Süleyman Demirel: Türk İsrail işbirliği hiçbir ülkenin aleyhine değildir...İsrail bir gerçektir, bir realitedir, bir güçlü toplumdur.Ve İsrail , İsrail'den ibaret değildir, dünyayla çok irtibatı vardır...
Süleyman Demirel: 1. Dünya Savaşı sırasında, Ermeniler'in dış tahriklerle Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanarak sivil halka ve devlet güçlerine karşı ağır şiddete başvurmaları ve bunu takip eden günlerde Ermenilerin savaş alanı dışında kalan bölgelere yerleştirilmesi sırasında, her iki tarafın da önemli kayıplar verdiği tarihi bir gerçektir.Ancak bu gerçeğin göz ardı edilerek söz konusu olayları Soykırım olarak nitelendirmek ne insaf, ne siyasi ahlak, ne hukuk ölçülerine sığar...Aradan geçen 83 yıl içerisinde bu olayların soykırım olduğunu kanıtlayacak tek bir bulgu ortaya konamamıştır...
Süleyman Demirel Hrant Dink suikasti (19 Ocak 2007) için 'Hain bir olay, adi bir cinayet' diyerek cinayeti şiddetle kınadı ve şöyle dedi: 'Bu cinayeti işleyenlerin tek hedefi vardır, dünya kamuoyunda Türkiye'yi küçük düşürmek...Yeni bir tahrikle karşı karşıyayız.Mevcut haksızlıklara, iftiralara, karalamalara yenisinin eklenmesinden endişe ederim...'
Süleyman Demirel Hrant Dink'in cenazesinde yükselen 'Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz' sloganına gösterilen milliyetçi reaksiyona iştirak etmedi...Süleyman Demirel, bu sloganı "günün olağanüstü şartları' içinde değerlendirmek gerektiğini söyledi... Süleyman Demirel'e göre ve aslolan 'muhteşem cenaze töreninin aslında Türkiye'nin bir evladı olan Hrant Dink'e yapılmış haksızlığa cevap' teşkil etmesiydi...
Yararlanılan kaynak kitap: Demirel ; Kitabın yazarı: Tanıl Bora...
Süleyman Demirel: 'Eğer Avrupa’ya bir Kürt devleti lazımsa, onlar kendi topraklarından versinler… Hangi ülkeler istiyor ise birer parça versin; bunlar da hiç olmazsa orada bir devlet sahibi olurlar, hem de Avrupa devleti olurlar. buralarda devlet olup ne yapacaklar? (...) Bu insanların (Kürtler) o bölgede hiçbir zaman bir devletleri, hiçbir zaman toprakları olmamıştır… Hiç kimse, bu insanların geçmişte bir devletlerinin olduğu, Türklerin bu insanların devletlerini ellerinden alarak gasp ettiği gibi bir düşünceye kapılmamalıdır.'
Yahudi cemaatinin temsilcisi Bensiyon Pinto Süleyman Demirel'den toplam üç dakika süreli bir randevu aldı ve toplamda Pinto ve Demirel görüşmesi 45 dakika sürdü...
Süleyman Demirel: Anlat,cemaat nasıl?Her şey yolunda mı? Bir sıkıntınız var mı?
Bensiyon Pinto: Var efendim! Konu anti semitizm!
Bensiyon Pinto anlatıyor "Süleyman bey koltuğunu çekti ve karşıma oturdu...'Anlat,' dedi...Her şeyi dinledikten sonra Süleyman Demirel 'Bak, 1934'te (Trakya olayları), 1940'larda (1942 Struma faciası ve Varlık vergisi), 1955'te (6-7 Eylül yağma, talan, pogrom,linç olayları) olanlar bu memlekette bir daha olmayacak.Sana bu güvenceyi ben veriyorum.'
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
Yönetmenlik, senaristlik ve yazarlığın yanı sıra çok sayıda film ve dizide rol alan, hâlen TBMM Başkanlık Divanı’nda İstanbul Milletvekili olduğu DEM Parti’yi TBMM Başkanvekili olarak temsil eden Sırrı Süreyya Önder, 7 Temmuz 1962’de Adıyaman’da doğdu.
Berber ve arzuhalci olan babası, 1960'lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi'nin Adıyaman’da kurucusu ve il başkanı oldu. Sekiz yaşındayken babasını kaybetti, annesi ve dört kardeşi ile dedesinin evine taşındı. Bu dönemde bir fotoğrafçıda çırak olarak çalışmaya başladı. 16 yaşını bitirdikten sonra Sıtma Savaş ve Eradikasyon Teşkilatı'na mevsimlik işçi olarak girdi. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Milliyetçi Cephe Hükûmeti döneminde bu işini kaybetti, lastik tamiri dükkânı açtı.
1978 yılında Adıyaman Lisesi'nde ikinci sınıf öğrencisiyken Maraş Katliamı'nı protesto ettiği için tutuklandı. Tahliye edilmesi ve lise mezuniyetinin ardından girdiği üniversite sınavında ilk tercihi olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) kazandı.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından ilk tutuklama dalgasında Ankara’da gözaltına alındı, işkenceli sorguların yapıldığı Ankara Emniyet Müdürlüğü DAL (Derin Araştırma Laboratuvarı) biriminde 105 gün tutuldu. Çeşitli cezaevlerinde yedi yıl hapis yattı.
Mayıs-Haziran 2013 Gezi Parkı direnişi sürecinde biber gazı fişeğinin isabet etmesi sonucu yaralandı. ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ ile sonuçlandıktan sonra rafa kaldırılan Kürt sorununa çözüm sürecinde aktif rol aldı.
2013 yılında Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle 3 Aralık 2018'de 43 ay hapis cezasına çarptırıldı. 6 Aralık 2018'de Kocaeli Cezaevi’ne girdi. Anayasa Mahkemesi'nin “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği” kararı üzerine 4 Ekim 2019'da serbest bırakıldı.
BDP'nin desteklediği bağımsızlardan oluşan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku içinde katıldığı 2011 genel seçimlerinde, İstanbul 2. Bölge’den milletvekili seçildi. 2014 yerel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak yüzde 4,8 oy aldı.
HDP saflarında katıldığı Haziran 2015 ve Kasım 2015 genel seçimlerinde Ankara 1. Bölge’den milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. TBMM’de 24. Dönem İstanbul, 25 ve 26. Dönemlerde Ankara Milletvekili olarak görev yaptı. 2023 Türkiye genel seçimlerinde DEM Parti listesinden 28. Dönem İstanbul Milletvekili seçildi ve TBMM Başkanvekili olarak TBMM Başkanlık Divanı’na girdi.
17 Mart 2021'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasa Mahkemesi’nde açtığı HDP’yi kapatma davası kapsamında hakkında beş yıl siyaset yasağı talep edilen isimler arasında yer aldı. Kobani olaylarından yıllar sonra açılan Kobani davasında yargılandı ve Mayıs 2024’te hakkında beraat kararı verildi.
Ödüllü yönetmen, senaryo yazarı, oyuncu
Çok sayıda film ve dizi için senaryo yazan ve senaryo danışmanlığı yapan, rol üstlenen Sırrı Süreyya Önder, Adıyaman’daki yerel müzisyenlerin (gevende) hayatı üzerinden 12 Eylül darbesinin sıkıyönetimini anlattığı Beynelmilel filmi ile büyük yankı yarattı. Senaryosunu yazarak yönettiği ve Türkiye’de sinema tarihine geçen Beynelmilel filmi Uluslararası İstanbul, Ankara, Altın Koza film festivallerinde, Hindistan ve Pakistan’da çok sayıda ödül kazandı.
Yönetmen, senarist, senaryo danışmanı ve oyuncu olarak Emret Komutanım (senarist), Kalpsiz Adam (senaryo danışmanı), Sis ve Gece (oyuncu), Mutluluk (uyarlama), O... Çocukları (senarist), Zombilerin Düğünü (oyuncu), Ejder Kapanı (oyuncu), Mar (oyuncu), Yeraltı (oyuncu), F Tipi Film (ortak yönetmen, senarist), Düğün Dernek (oyuncu), Ferahfeza (oyuncu), İtirazım Var (senarist, oyuncu), İçimdeki Ses (oyuncu), 14 Tirmeh (oyuncu), Manyak (oyuncu), Taş Yok Mu Taş (kısa film; yönetmen, senarist, oyuncu) projelerinde yer aldı.
Radikal İki, Birgün ve Özgür Gündem’de köşe yazdı.
Eylül 2024’te, T24’te film ve diziler üzerine yazılar yazmaya başladı.