Uzak doğuda bir depremin ardından tsunami oldu, yüzlerce kişi boğularak öldü. O sıralarda adalardan birinde anne ve babasıyla dinlencede olan on bir yaşında bir çocuk yüzlerce insanın hayatını kurtardı.

Deniz geriye doğru çekilmeye başlayınca, tüm ada halkı kumun üzerindeki deniz hayvanlarını, balıkları toplamaya koşuşmuştu. Bu sırada annesini çekiştirerek “denizin çekilmesi tsunami olacağını gösteriyor, geri gelecek, herkes ölebilir” uyarısında bulunan çocuk, anne ve babasının da diğerlerini uyarmasıyla yakındaki tepelere doğru kaçan ada halkını büyük bir felaketten kurtarmış oldu.

Daha sonra çocukla röportaj yapan gazeteciler; “nereden anladın tsunami olduğunu?” diye sorunca; çocuk bu bilgiyi ilkokulda edindiğini bildirdi. İngiliz eğitim sisteminde bu gibi yaşamsal bilgilerin çocuklara ilkokullarda verildiği anlaşılıyor.

Bizde ise dört tarafı denizlerle çevrili ülkemizde yüzme bilmeyen yüz binlerce insanın her yıl yaz aylarında, yüzlercesi yaşama veda ediyor; boğulma olaylarını her gün okurken içimiz kararıyor.

Eğitim sistemimizi din eğitimine dönüştüren iktidarın, günlük yaşamda yüzme gibi, diğer spor dallarında da ciddi bir eğitim vermesini beklemiyoruz. Çünkü eğitimi yaz-boz tahtasına çevirdi. Daha önceleri ilkokullarda spor dersi sınıf öğretmenleri tarafından değil ayrıca yetiştirilmiş spor öğretmenleri tarafından verilirdi. Şimdi sınıf öğretmenleri tarafından veriliyor.

İlkokullardaki "Oyun ve fiziki etkinlikler" dersi, sınıf öğretmenleri tarafından veriliyor. Bu dersin oyun ve spor yoluyla öğrenme temelli olması ve ortaokullarda uygulanan dersle hem içerik hem de alanda oluşturduğu algı bakımından bütünlük göstermesi dolayısıyla adı "Beden Eğitimi ve Oyun" olarak değiştirildi.

Oysa daha önce her ilkokulda sınıf öğretmenleri dışında spor öğretmenleri vardı ve bu uygulama Volkan Aydın gibi değerli sporcular yetiştirmişti.

Öğrencilerin spor öncesinde vücutlarını ısıtmaları, belirli bir hazırlık evresinden sonra spora başlatılmaları gerekirken, sınıf öğretmenlerine “oyun” çerçevesinde teslim edilmeleri doğru olmamıştır.

Yapılan bir araştırmada; ilköğretim okulu öğrencilerinin “Çağdaş-İyi bir Beden Eğitimi Dersi” beklentisi içinde oldukları görülmüştür. Bunun gerçekleşmesini sağlayacak en önemli faktör ise ilköğretim beden eğitimi öğretmenlerinin yetiştirilmesidir” deniyor.

Öğrenciler; ilgi ve ihtiyaçlarının dikkate alınması konusunda söz hakkı istemektedir. Beden Eğitimi dersine önem verilmemesi, boş geçmesi, basit bir ders olarak geçiştirilmesi, beden Eğitimi dersi yerine başka bir ders yapılması, salon, ders araç-gereç malzeme, spor kıyafeti vb. sorunlar devam etmektedir. Temiz bir çevre bilincinin ise arttığı görülmektedir. Beden Eğitimi ders saatinin artırılması yine öğrencilerin genel istekleri arasındadır.” Nasıl bir Beden Eğitimi dersi istiyorum? sorusu günümüzde “Beden Eğitimi dersimi geri istiyorum” ifadesine dönüşmüştür. İlköğretim öğrencileri Cansular, Selinler, Esralar… Hepimize sesleniyorlar! Mazeretsiz bir Beden Eğitimi dersi istiyoruz!” (NASIL BİR BEDEN EĞİTİMİ DERSİ İSTİYORUM?”Filiz (Beler) YAYLACI*)( https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/442253)

Sonuçta ilkokullarda beden eğitimi dersini bile doğru dürüst veremeyen bir iktidarın yirmi yılı aşan bir süre uygulanan “ilkokullar için ayrı beden eğitimi öğretmenleri yetiştirme”yi yürürlükten kaldırıp beden eğitimi ve sporu oyun haline indirgemesi; yüzmeyi ilkokulda öğrenmeyen binlerce çocuğun derelerde, denizlerde boğulmasıyla sonuçlanacak bir eğitimsizlik ve cehalet çukuru yaratmasından daha doğal ne olabilir?