1963 senesinde çekilen unutulmaz Marlon Brando filmlerinden
birinin adıydı. Kahramanımız o günlerde sinemalarda moda olduğu üzere- adı
açıkça belirtilmeyen bir Güney Doğu Asya ülkesinde ABD’nin büyükelçisidir.
Falan…
Ülkenin Vietnam olduğunu ancak mürekkep yalamış tayfa
anlayabilirdi. Hikayesi bildik bir Hollywood hikayesi: Hain komünistler zavallı
ülkeyi zorla ele geçirmeye çalışırken... Marlon epeyce bir laf kalabalığı ile
vaziyeti değilse de gişe hasılatını kurtarır.
Peki Amerikalı gerçekten çirkin mi?
Çirkin neye benzer, kime denir, neden denir?
Gelin Amerika tarihinde kısa bir tur yapalım.
1770’li yılların ortalarından başlayarak halkın özellikle
aydın kesiminde belirgin bir huzursuzluk vardı. İngiltere sömürgeleri,
özellikle, beyaz olanlar; bunlar gibi. İngiliz medeniyetinin nimetlerinden
yararlanıyorlardı. Sorgulamak ve okur yazar olmak beyaz adamın olmazsa
olmazıydı.
İngiltere ve Fransa
bu deniz ötesi yeni koloninin zenginliklerini paylaşmak içim sıkı bir kapışma
içindeydiler. Bugün ki Amerika’nın Doğu sahilleri ve Kanada dediğimiz coğrafya
kanlı bir savaşın başlıca sahnelerini oluşturuyordu.
İngiltere önde çıkmıştı, fakat epey de para sarf etmişti.
Hazine açık veriyordu ve haliyle vergilerin artması gerekiyordu. İngiliz
adasında vergileri artırmak sıkardı. Vergileri sırf kendi masraflarını
karşılamak için, istediği gibi artıran son kralın başına gelenleri kimse
unutmamıştı. Adamın, 1. Charles, kafası kesilmişti. Şimdi zor bela Hannover
şehrinden gelen şu Alman kökenli yeni hanedanı ürkütmek doğru olmazdı. (O
günlerde İngiliz kralı 3. George halis Almandı, Londra’ya geldiğinde tek kelime
İngilizce bilmezdi, ha unutmadan bugün ki kraliçenin de atası olur kendileri)
Ama kolonilerde ki şu ticaret zengini beyaz adamlar yeni
vergileri derhal ödemeliydiler. Adamlar paraya para demiyorlardı bu kadar
zenginliği onlara kim sağlamıştı, o kadar ihale falan, Fransızlar egemen
olsalardı bu zenginliğe ulaşabilirler miydi?
Asla!
O halde paylarına
düşeni ödeyeceklerdi. Üstelik bu işlem haksız da sayılmazdı, İngiliz adasında
ki diğer beyazlar kadar vergi ödeyeceklerdi. Yani bir artış yoktu.
Bir güncelleme vardı. (Elbette hiçbir İngiliz maliyecisi bu
lafı sarf edecek kadar süzme s…k değildi)
Ne var ki Koloni isyan bayrağını çekmişti, vergi ödenmeyecekti
çünkü Londra binlerce km uzaktaydı ve bu kararı alan meclis de koloni
temsilcileri yoktu.
‘Temsil edilmiyorsak, vergi de ödemeyiz!’ sloganı çok
tutmuştu. Amma velakin, Londra topu akıllıca oynuyordu, konu tartışmaya
açılabilirdi falan. Koloniciler ise bu oyunu sürdürmek niyetinde değillerdi.
İngilizler kan dökmediği sürece kolonide ki diğer ahali olaya kayıtsız
kalıyordu. Bir müddet sonra ‘tamam ya, anlaşalım gitsin!’ diyebilirlerdi.
Sömürgenin yeni elitleri bunu istemiyorlardı. Ancak İngilizler de kan dökmemek
konusunda kesin emir almışlardı. O günlerde Doğu sahilinde ki Boston şehri
bölgenin ekonomik ve siyasi baş kenti gibiydi. Burada ki İngiliz resmi gümrük
deposu önünde bir gösteri tertip edilecekti; yüzlerce erkek ve kadın yerlerini
almıştı, vergiler ve Londra yüksek sesle protesto edilecekti. Deponun önünde ne
olur-olmaz diyerek beş, -5- adet nöbetçi vardı, başlarında ise bir yüzbaşı.
(Rütbenin ucuzluğundan değil, olayın önemi açısından) amip gibi ileri geri
hareket eden kalabalık nöbetçileri bir türlü kışkırtamamıştı, sonunda askerlere
iyice yaklaşan birleri nöbetçilerden birini kaptıkları gibi kalabalığı ortasına
atıvermişti. Çocuk da Tanrı yarattı demeden dayak yemeye başlamıştı. Diğer
askerler biraz uyarmışlar falan ama bakmışlardı ki kimse laf dinleyecek halde
değil,
Ateş açmışlardı.
Toplam beş gösterici ölmüştü hepsi yetişkin erkekti, birkaç
on kişi de izdihamdan yaralanmıştı.
Ama olay ‘BOSTON KATLİAMI’ olarak anılacaktı. Ayrılıkçı
ekibe istediklerinden daha iyi bir koz verilmişti.
Haftalar içinde Doğu sahilinde yerleşik 13 koloni ahalisi
İngiliz efendilerinin ne kadar zalim ve gaddar olduklarını kevaşe gazete
başlıklarından takip ediyorlardı.
1782’de savaş sona
erdiğinde İngilizler Amerika Birleşik Devletleri diye yepyeni bir siyasi
varlığı kabul edeceklerdi.
Şimdi sizce bu Amerikalı çirkin mi?
Devam edeceğiz.