Evet bugün Bayram, hem de "Şeker Bayramı", tadından yenileyecek kadar güzel.
Kimisi için tutulan bir aylık oruç ibadetinin ödülü, ailesi ve sevdikleri ile birlikte kutlama, mutluluk zamanı;
Kimisi için de sonunda ülkede yaşananların yaşadığı mutluluk ise onun taçlandırılması, mutsuzluk ise yaşadıkları, onca sıkıntıyı bir kenara bırakıp güzel bir kaç gün geçirmeyi düşündüğü bir süreç.
Şimdilik herkese hayırlı ve uğurlu olsun. İyi Bayramlar dinleyeyim.
Bayram sevinç, mutluluk gibi kavramları içerdiğinden, o halde mutluluk ve sevinç üzerinden iki kelam gerektirmez mı?
Madem dini bir bayram, o halde gerçek bir din bilgininden de iki satır ekleyeyim.
İbn-i Sina, Aristo, Platon gibi kendinden önce yaşamış din, felsefe , mantık gibi konularda çalışmalar yapmış bilim insanlarından etkilenen FARABİ (M.S.870-950), mutluluk ve mutsuzluk konusunda çok enteresan bir yaklaşım sergilemektedir.
Farabi'ye göre "Mutluluk" da, "Mutsuzluk" da, BİREYSEL olduğu kadar, TOPLUMSALDIR.
Farabi, bireyin mutlu olması için öncelikle sağlıklı bir bedende;
ERDEM ve BİLGİ sahibi olarak taçlandırarak başarabileceğini düşünür.
Öyle sıradan ahkam kesenlerin dediği, önerdiği gibi bir mutluluğun olmayacağını düşünür.
Mutluluk, gerçek kaynağını BİLGİDEN ve AKILDAN alır.
Kendini din ve bilim alimi sanan bazılarının dediği gibi ve çok sevdiği gibi CEHALET, mutluluk getirmez; ancak kişi kendini kullandırarak, birilerine hizmet etmekten öteye geçemez.
Yaşanılan Dünya ve Yaşam ile gerçek ve anlamlı bir ilişki, Bilgi ve Bilim ile olur.
Bunun için de kişinin mutluluğa istek duyması, çaba harcaması, hatta hayal kurması ve sonunda da eyleme geçmesi gerekir.
Kişinin mutluluğu için tek başına kendisinin çabası da yetmez. Günümüz dünyasında insan bir devlet ve toplum yapısının bir parçası olduğuna göre;
Kişinin Mutluluğu, Kişinin DEVLETİ ve YÖNETİCİLERİNE de bağlıdır.
Yurttaş olarak her türlü yükümlülüğünü yerine getiren kişiye, Devleti'nin de, Yöneticilerinin de bir yükümlülüğü, borcu vardır, olmalıdır da!..
Toplumu, Yurttaşlarını değil de kendilerini iktidarda tutan sınıf ve zümrelerin çıkarlarını düşünen, onlara hizmet eden erdem yoksunu yöneticilerin yönettiği toplumların insanlarının mutluluğundan söz etmek olanaksızdır.
Dolayısı ile MUTLULUK, ahlaki bir şeydir ve bireyler ve seçtikleri yöneticiler ile de ilgilidir.
Mutluluk bireysel bir şey de değildir. Kişi yalnız kendisi için mutlu olmaya çalışsa bile, bu olası değildir.
Mutluluk, kişinin çevresi ile de ilgili bir şeydir.
Kişi, mutluluk için çevresi, ailesi hatta sorumluluk taşıdığı toplum için de bir şeyler yapması gerekir ki sürdürülebilir olsun.
Mutluluk gibi, mutsuzluk da bulaşıcıdır; o yüzden aklımızı başımıza alıp, bütün güzellikleri durumuşuzda, düşüncemizde yaşatıp, akıl ve mantığın sınırlarından çıkmayarak mutsuzluğun bulaşıcılığına bulaşmadan güzel bir bayram geçirmeye ne dersiniz.
O yüzden, Barış Manço'nun o güzel düzeylerindeki gibi:
"Bugün bayram/ Erken kalkın çocuklar/ Giyelim en güzel giysileri/ Elimizde taze kır çiçekleri/ (bu dünyada, öteki dünyada) Üzmeyelim bugün Annemizi"