Eski günlerde kadınlarımızın birçoğu yün kazaklar, patikler falan örerlerdi. Ara sıra yün yumağı birbirine dolanır ve kızlarından gelinlerinden yumağı açmak için yardım alırlardı. Yardım edenlerin her biri yumağın bir ucundan çekiştirip düzeltmeye çalışırdı.

Bir yıldır toplanıp çalışmalar yürüten 6 siyasi parti temsilcisi bir masa etrafında toplantılar yapa yapa sonunda bir birine dolaşır oldular. Bu dola şıklığın nasıl çözüleceği, ipin ucunu kimlerin tutacağı hepimize merak konusu oldu. Televizyonların tartışma programları boş durur mu?. Hemen ben bilirim diyenleri veya onlar bilirler diye düşündüklerini stüdyolara çağırmaya başladılar.

6'lı masadan sızan bilgileri, partilerin içinden öğrenebildiklerini ve de tahminlerini peş peşe sıralayıp, kafamızı iyice karıştırır oldular. Hani bir zamanlar ‘ağzı olan konuşuyor’ denildiği gibi, ortalık konuşanlardan geçilmez oldu.

Kimileri kamuoyu yoklamasının yapılmasını savunuyor ve muhtemel isimlerin tespit edilerek halka sorulmasını ileri sürerken, CHP kurmaylarının büyük bir kısmı Kılıçdaroğlu’nun adaylığını savunuyor. Yorum yapanlara göre, ‘Ben Başbakan olacağım’ diyerek parlamenter sisteme geri dönülmesini çağrıştıran Meral Akşener’in dikkate alınmadığı söyleniyor. Meral Akşener’in anketler Kılıçdaroğlu’nu öne çıkarmıyor iddiası ile ve masanın haricinde bir ismin aday olması gerektiği fikri  ve bu isimlerin Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu olduğu zaten kulislerde konuşuluyordu. Masanın kurulmasını sağlayan Kılıçdaroğlu’na oy oranları yönünden zayıf olan diğer D.P, Saadet, Gelecek ve DEVA partileri ise güçlü gördükleri CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na siyasi gelecekleri açısından tabi olmayı uygun buluyorlar. Mansur Yavaş’ın, ve Ekrem İmamoğlu’nun Ülkücü geçmişlerinden rahatsız olan, eskimiş ideolojilerinden kurtulamamış bazı CHP lilerin karşı geldiği yönünde yapılan yorumlar da var. Geçenlerde görüştüğüm bir  CHP'li arkadaşım, “Atatürk’ün kurduğu partinin ambleminde olan 6 okun en uzunu milliyetçi oktur” dedi. 

Asıl çarpıcı iddia, HDP'nin Kılıçdaroğlu’na aykırı olmayıp sıcak yaklaşıyor görüntüsünde olması ve böyle bir yakınlaşmanın İYİ parti seçmeninde rahatsızlık yaratacağıdır. Bilinen bir gerçek ise zaten HDP'nin İYİ Parti'yi sevmediğidir. Bu aralar 'Muharrem İnce’nin yürüyeceği yol nedir' diye soranlar var. Memleket Partililerde, Kılıçtaroğlu’nun İnceyi harcadığı kanaati de var. Yine de önemli kanaat önderleri Meral Akşener’in kendisini meclise sokan Kılıçtaroğlu’na daha uzlaşıcı davranması gerektiğini ileri sürüyor. Kamuoyunun hafızasında yer etmiş isimlerden 22. dönem AKP milletvekili Turhan Çömez'in İyi Parti'ye katılması ile partili seçmenin Cumhurbaşkanlığına aday olabileceği söylentileri de duyumlarımız arasında. 

Şimdilerde Prof. Ersan Şen’in adaylığı aniden ortaya çıktı. Bir anket yapılsa belki önde çıkar, belli mi olur. Bana da uyar, oy da veririm.

Ortaya çıkan bilinen bir bilgi ise, 6'lı masanın mutabakat metinlerinde, kararların oy birliği ile alınacağı imzaları var. Kılıçdaroğlu’nun partili Cumhurbaşkanı istemiyoruz sözleri de kulaklarımda.

Sonradan 'Ben Kemal, geliyorum' deyişi de var.

Belki konuşulmuyor ama, Türk milliyetçisi seçmen’in tercihine de dikkat etmek lazım. Hiç belli olmaz AKP, ve MHP içindeki milli hassasiyetleri fazla olanlar Zafer Partisi'ne de kayabilir. Belki İYİ Parti'den de kayanlar olabilir. Rahmetli Süleyman Demirel’in ‘dün dündür’ dediği gibi,  kocaman kitle partilerinin dünlerde kaldığına şahit olduk.

Sonuç olarak, son siyasi gelişmeler babaannemin yumağı gibi bir birine girdi. Keşke bu son kullanma tarihleri geçmeye yüz tutmuş liderler, koltuklara yapışmasa, gidip şeker ve tansiyon tedavilerine önem verip huzurla siyasete obdusmanlık yapsalar. Keşke, halkın sesine kulak vererek davransalar. Nerdeee.  Hoşça kalın, milletle kalın