Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri, İstiklal Savaşı'yla atıldı. Bu savaşın simgesi, milletin birlik ve beraberlik duygularını en güçlü şekilde ifade eden bir marşla taçlandırıldı: İstiklal Marşı. Atatürk'ün büyük liderliği altında, Türk milleti bağımsızlık aşkıyla yanarken, Mehmet Âkif Ersoy'un kaleminden dökülen bu dizeler, bir milletin direnişini, azmini ve kararlılığını yansıtıyor.
İstiklal Marşı'nın kabulü, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini zirveye taşıyan bir dönemin tescilidir. 12 Mart 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen İstiklal Marşı, o günkü şartlara ve milletin duygularına mükemmel bir şekilde tercüman olmuştur. Ancak bu sadece bir marşın kabulü değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığının bir belgesidir.
Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Marşı'nın önemini her zaman vurgulamıştır. O, milletin birliğini ve vatan sevgisini simgeliyor olarak gördüğü bu eseri, milli mücadele ruhunun bir ifadesi olarak kabul etmiştir. Atatürk'ün liderliğindeki Türk milleti, bu marşın etrafında kenetlenerek, düşman işgali altındaki topraklarını özgürlük ve bağımsızlıkla donatmıştır.
İstiklal Marşı, sadece bir şiir değil, aynı zamanda bir milletin direniş ve bağımsızlık hikayesinin bir yansımasıdır. Atatürk, milletin bu marşı benimsemesini ve her anlamda içselleştirmesini sağlayarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerinden birini daha güçlü bir şekilde inşa etmiştir.
Bugün, İstiklal Marşı, sadece milli bayramlarda değil, her daim yüreklerimizde çınlıyor. Atatürk'ün önderliğinde kazanılan bağımsızlık mücadelesi, bu marşın her dizesinde yankı buluyor. İstiklal Marşı, bir milletin bağımsızlık aşkının ve milli mücadele azminin ölümsüzleşmiş bir ifadesi olarak, Türk milletinin gururunu ve onurunu temsil etmeye devam edecektir.