Amerikan rüyası 1931'de James Truslow Adams tarafından, “sosyal sınıf veya doğum koşulları ne olursa olsun, hayat herkes için daha iyi, daha zengin ve daha dolu olmalı, herkese yetenek veya başarıya göre fırsatlar sunulmalıdır" diyerek ortaya atılan bir düşünce sistemidir. Ancak daha sonra 19. y.y başından itibaren çabuk zengin olma fikri geliştikçe bu fikir de zayıflamıştır.
Amerikan Rüyası'nın kökleri, tüm insanların yaşam ve özgürlük hakkıyla eşit yaratıldığını ilan eden, bağımsızlık bildirgesine dayanmaktadır. ABD Anayasası benzer özgürlükleri teşvik etmektedir.
Amerika için müthiş kampanyalar vardı. Özgürlükler ülkesi, demokrasi ülkesi, iş fırsatları gibi propagandalar dünyayı etkilemişti. O yıllarda yaşamış herkes bilir. Amerika’ya göç edebilmek için çabalayan çok insan vardı. Yani Amerika’ya yerleşme rüyasındaydılar.
Haksız da değillerdi, Amerika’nın en önemli propaganda enstrümanı olan Hollywood film platolarında çevrilen filmler, Amerikan hayranlığını körüklerdi. Kovboy filmlerini, dönemin gençleri kaçırmazdı. Modern evler ve sokaklar gösterilir, New York gökdelenleri göz kamaştırırdı.
Hatırladığıma göre şimdinin kot pantolonu, o dönem Amerikan kovboy pantolonu olarak ‘blue jean’ adıyla moda olmuştu.
Soğuk savaş yıllarına geldiğimizde, silah sanayisi gelişen Amerika’nın demokrasisinin boyası çıkmaya başladı. Kilometrelerce uzaklıktaki ülkelere bulaşmaya başladılar. Zengin madenlere, petrol yataklarına çökmeye çalıştılar. Artık Amerika için insan hakları, halkların özgürlüğü önemini yitirdi. Kendi çıkarları insan hayatından daha önemli hale geldi.
Sonraları, bu politikanın adına emperyalizm dendi. Uygulayanlara kapitalist dendi. Uzun süredir şahit olduğumuz Amerikan oyunları, hayranlığı nefrete dönüştürse de şimdilik, iş işten geçti gibi.
Yaşanan Gazze katliamında Amerikan demokrasisini aramak saflık olur elbet. Daha önce Irak operasyonu, teröre destekleri, Amerika’nın gerçek yüzünü geremeyenlere ibret olmalı.
Bu dönem ve her zaman bize düşen, birlik ve beraberlik içinde, başımıza örülmek istenen her oyunu fark edip karşı durmak olmalı.
Öncelikle kimsenin propagandasına, rüyasına kapılmadan kendi rüyamızı yaratmalı.