Hepinizin kuruluşunda park ve bahçeler birimimizin olduğu halkımızın malumudur. Bilinmektedir ki, belediyelerimizin statüleri çerçevesinde cadde ve sokakların yeşil dokusuyla ilgili peyzaj çalışmaları, budama yenileme işleri anılan birimin sorumluluk alanındadır.

Hem şehir merkezinde hem de beldelerimizde onlarca site ve özel mülkleri mevcuttur. Söz konusu sitelerin ve apartmanların bahçelerindeki yeşil doku (bitkiler) sitelerde ve apartman hizmetlerinde görevli ve işin ehli olmayan cahil kadrolara verildiğinden on binlerce dönüm kent arazilerinde çit bitkileri, ağaçlar ve diğer yeşillikler vahşi budama adı altında sıfırlama tıraş kesimler uygulanarak kentimiz ve çevresinde yeşil alanlar çok ciddi şekilde tahrip edilmektedir.

‘Neden’ diye sorulduğunda belediyelerimiz: "Oralar özel mülktür, bizim müdahalemiz mümkün değildir" denilmektedir. Doğrudur. Bu konuyla ilgili hukuki yaptırım bakımından belediyelerimizin yetki sınırlarını aşabilir. Ancak eğer kentin ve beldelerimizin hava kirliliğinin en aza indirilebilmesi, kamu sağlığının korunabilmesi bakımından, 1593 sayılı UHK’nın 1’inci maddesiyle, Anayasa’mızın 56’ncı maddesi ve ayrıca evrensel hukuk kuralları dikkate alınmak zorunluluğu vardır. Dolayısıyla devletin bu mücbir sebeplere dayanılarak özel ve genel tüm yeşil doku varlığına sahip çıkarak duruma müdahale hakkı mevcuttur.

Yani ortada kamu sağlığı ve insan hayatı, toplumun kaliteli yaşama hakkı göz önüne alındığında belediyelerimizin site yöneticileriyle koordine olarak sitelerin bahçelerine de girip, ilmine bilimine ve

Tekniğine uygun bakım ve budama yapılarak kentimiz atmosferinde oksijen miktarının yeterince arttırılması, temiz havanın korunması esasına dayalı çalışmalar yapılmalıdır.

Bunun için ilgili kurum ve kuruluşların bir araya gelerek konunun yasal zemininin oluşturularak geç kalınmadan uygulamaya geçilmesi tüm kamuoyunun en içten beklentisidir.

Uzunca bir zamandan bu yana kent merkezi ve çevresinde yapılan bir araştırma sonucuna göre kentimizde yaşayan insanımızın, akciğer ve solunum sistemi üzerindeki yaşam başarısının durumuna bakıldığında (bilhassa motor kökenli-egzoz gazı salınımları açısından) ayıplı çevre koşullarının ortasında olduğumuz açıktır.