NATO Zirvesinden bu yana Türkiye- Avrupa Birliği ilişkileri yeniden gündeme geldi. Son yazımızda işaret ettiğimiz üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin AB te tam üyelik talebini NATO Zirvesi vesilesiyle gündeme getirdi.

Türkiye‘nin umudu üyelik sürecinde ve yaptırımların kaldırılmasında yeni bir başlangıç yaşanması. AB Bakanlar Konseyi geçen hafta yaptığı toplantıda bu konuyu da gündemine aldı. Toplantının ardından yapılan açıklamada ” iki taraf arasında daha güçlü bir ilişki geliştirmek için karşılıklı bir çıkar olduğuna inanıyoruz” denildi. Ardından bunun koşulları sıralandı. Kıbrıs konusunda ve insan hakları alanında Ankara’nın hamleler yapması. Doğu Akdeniz ‘de gerilimin kalıcı giderilmesi. Açıklama bu koşullarda üyelik müzakeresinin güç olduğu şeklinde yorumlandı.

Öte yandan Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi bu arada dikkat çekici bir rapor yayınladı.  Raporda,

Türkiye ile halihazırda yaşanan çıkmazın aşılması gerektiği belirtildi. Raporda ayrıca,

“Mevcut şartlar altında üyelik müzakereleri yeniden başlayamaz, ilişkiler için paralel ve gerçekçi bir çerçeve oluşturulmalı” denildi.

Yaşanan bu gelişmeler kamuoyunun dikkatini AB ile ilişkiler üzerine çevirdi. Yapılan yorumlarda uzun yıllardır beklenen üyeliğin bir türlü gerçekleşememesinden Türkiye’yi sorumlu tutan da var , Avrupa Birliğini sorumlu tutan da.

Bazı yorumcular Akiktidarın AB ye mesafeli tutumunu eleştirmekte. Bu bağlamda 

“AKP gibi demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarını paspas eden, ekonomi ve demografik yapısıyla AB kriterlerine tümüyle ters bir rejimin AB’ye değil girmek, onunla ciddi ilişkilere yeniden başlaması bile yüzde sıfır bir olasılıktır.” 20002li yılların başlarında AKP’nin Kopenhag kriterleri doğrultusunda attığı adımlar takiyedir. O tarihlerde kamuoyuna ve batıya şirin görünmek amacıyla o adımları atma zorunluluğunu hissetmişlerdi. Şeklinde görüşler dile getirilmekte. Bu konuda AB’yi eleştirenler ise “suçu sadece kendimizde aramak yanlıştır. Fransa ve Almanya devlet başkanları başta olmak üzere pek çok AB yetkilisi Türkiye'nin AB'ye üye olamayacağını açıkça ilan etmişlerdir. Bu saatten sonra Yunanistan ve Güney Kıbrıs olduğu müddetçe Türkiye'nin tam üyeliği hayaldir

.Avrupa Birliği Türkiye'ye doğru davranmamıştır Türkiye'ye haksızlık yapıldığına dair Avrupa Birliği'nin kendi yayınları vardır. Mesele kriterlere uyup uyumamak değildir. Romanya ve Bulgaristan'ın nasıl üye olduğunu hatırlayalım. Türkiye’nin en büyük hatası Yunanistan ile beraber AB'ye üyesi olmamasıdır” demekteler. Keza AB treninin kaçtığı, halkının büyük bölümü Müslüman olan Türkiye’ye AB’nin hazmetmesinin mümkün olmadığı da ifade edilmekte.

Önümüzdeki günlerde bu konuları çok tartışacağız. Türkiye, AB için stratejik öneme haiz genç ve dinamik bir ülke. Yaşlanan Avrupa’ya can verecek, uluslararası ortamda güç kazandırabilecek bir ülke. O nedenle tamamen dışlamak istemiyorlar. Tam üyelik dışı bir ilişkiyi tercih eder görünüyorlar. Bu arada Türkiye’nin Yunanistan ile olan kimi sorununu ve Kıbrıs’taki durumu Türkiye’ye karşı kullanıyorlar. Erdoğan ‘ın çok kez ifade ettiği gibi AB ye tam üyelik Türkiye için stratejik bir hedeftir. Ankara bu hedefin dışındaki önerilere kapıyı kapamalıdır.