Anladınız değil mi arkadaşlar. Sen susmaya devam et. Bir gün domuz etindeki TRİŞİN denen mikro organizma "İĞ" kaslarınıza girerek ağrıdan sızıdan uyuyamadığın zaman sana "GEÇMİŞ OLSUN" a geliriz.
Ben yıllardan bu yana insan sağlığını ve insan hayatını tehdit eden unsur ve odakların neler olduğunu, çözüm yollarını, Akdeniz'in çok önemli bir basın organı olan GERÇEK GAZETESİ’NİN köşelerinde defalarca haykırırcasına yazıp çizerken, çarşıda pazarda; "gıda güvenliği eylem kurulu" üyesi olarak, başta sağlık Bakanlığı olmak üzere değişik bakanlıklarda, kurum ve kuruluşlarda, belediyelerde gıdaların korunmasına ilişkin çalışmalar yaparak kamu sağlığının korunması adın ekiplerimle birlikte büyük mücadeleler veren bir uzman kişi olarak yıllarca adet haykırdık. Kim ne kadar dikkate aldı? İşte sonuç görülüyor. 
NE DEMİŞTİK: 
Ülke boyutunda en ufak cadde ve sokaklardan açık ve kapalı pazar yerlerinde, semt pazarlarına kadar tüm mekanlarda ani baskınlar şeklinde denetimlerde bulunarak et ve et preparatları başta olmak üzere her türlü gıda maddesinden rutin olarak kimyasal ve bakteriyolojik numuneler alınarak analizleri yapılmalı, G.M.T. ne aykırı olanlar hakkına icap eden cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Her türlü gıda maddesinin tahlilinin yapılması için 100 yıla yakın bir zaman boyutunda hizmet veren hıfzıssıhha ve halk sağlığı laboratuvarlarının kapatılması bir talihsizliktir. Söz konusu kurumların çok acele olarak açılarak domuz eti barındıran et ürünleri dahil yiyip içtiğimiz diğer gıdaların tahliline izin verilmelidir. Bütün bu hususları işret etmiştik aralıksız.
TEKRARLAYALIM: 
Gıda güvenliği ve gıda terörü hakkında olup yukarıdaki içerik dikkate alınarak bize göre Sayın Vali'nin uygun göreceği bir vali yardımcımızın başkanlığında olmak üzere;
A) Tarım İl Müdürlüğü, 
B) İlgili Tüm Belediyeler
C) Sağlık Müdürlüğü 
D) Esnaf Odaları
E) Tüketici Hakem Heyeti Olarak Kurum Ve Kuruluşları
Bu yapıların içinde bulunacağı yeni bir yapılanma içinde, mobil ekipler oluşturup değindiğimiz şekilde, merdiven altı üretimler dahil, her türlü sahteciliğe, taklit ve tağşişe odaklı illegal gıda üretimlerinin üretim-imalat-depolama, nakliye ve piyasaların olumsuz hareketlenmesine engel teşkil edilecek şekilde, uyum içinde, bir sürdürülebilirlik anlayışıyla piyasalar disiplin altına alınmalıdır.
Geçmişte 30 yıllık devlet hizmetinde biz bu işleri bu anlayışla yürüttük ve çok olumlu sonuçlar aldık. Ülkemizi yangın yerine çeviren enflasyon ve hayat pahalılığı sonucu ürünlerin ucuza mal edilmesi için ilgili sektörler, her türlü gıda vasıtasıyla sağlığımız alenen tehdit altındadır. ÖZETLE: sözün bittiği yerdeyiz...
"HALKIN SAĞLIĞINA MUSALLAT OLAN HER TÜRLÜ KONUYLA MÜCADELE, DEVLETİN TEMEL GÖREVİDİR” DİYOR 1593 SAYILI UHK’NIN 1. MADDESİNDE