İlimden, ilimden, akıldan yana olup ve gerçek inanç sahipleri lütfen bu satırları duyarak, hissederek okurlarsa bir milattan söz edebiliriz. Ey inanalar, bütünsel olarak İslami düşünce ve samimi niyet sahipleri; bu sözlerimi yanlış tercüme etmeyeceğiniz konusundaki inancımla çok önemli bir konuyu sizlere aktararak ciddi bir sorunun çözümüne katkı koymanızı bekliyoruz. Önce ifade etmek durumundayım ki, uzun yıllar Sağlık Bakanlığında; Çevre Bakanlığı ve büyükşehir belediyelerinde koruyucu ve tedavi tababet hizmetlerinde çalışmış, tıbbi açıdan insan hayatının her yönüyle ilgilenmiş bir insanım. Konumuz camilerimizle ilgili olup minarelere monte edilen yıldız hoparlör grupların gruplarından çevreye, uzak mesafelere kadar yayılan kontrolsüz, yüksek desibelli ezan sesiyle alakalıdır.

Değerli okurlarımız, lütfen, tekrar ediyorum, hiç birimizin ezanla bir sorunumuz olamaz. Ancak bilirsiniz ki İslamiyet’te eziyet haramdır, günahtır. İşitme duyu sistemimizde örs-özengi ve çekiç kemik grubu vardır. Kemik sistemi iletişim sinir demetleriyle beynimizin ses algılama merkezine bağlıdır. İnsan beyni belli yükseklikteki ses seviyesine tahammül edebilir. Bu tahammül sınırı da azami 70-72 dB/A mertebesine kadardır. 80 dB/A seviyesindeki seslere sanayi bölgelerinde izin verilir. Ancak orada çalışan insan grupları da 2872 sayılı çevre mevzuatına ve gürültü kontrol yönetmeliğine uyum sağlayacak şekilde kulak tıkacı kullanma zorunluluğu vardır. Kulak tıkacı kullanmayan işçilerin çalıştığı işletmelere cezai yaptırım uygulanır. Yetkili merci Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve büyükşehir belediyeleridir.

Ancak 2010 yılında sokaklarda okunan mevlit eylemleri ve camilerdeki ezan ses serbestisi (gürültü kirliliği sorunu için) denetim yetkisi il ve ilçe müftülüklerine verilmiştir. Müftülüklerin çevre uzmanı ve sonometrik olarak ses seviyesini ölçecek uzmanlık birimi yoktur. Ayrıca 1442 sayılı iller idaresi mevzuatına göre geçici görevle uzman ataması yapması gerektiği halde bu da yapılmıyor.

Sonuç olarak 15 yıldan beri ülkemizde cami minarelerine 6-8 +4 minareli camilere de (6x4= 24 tane hoparlör) bağlama modası getirilmiştir. Namaz saatlerinde cami minarelerinden "ALLAHÜ EKBER" denilerek ezan okunmaya başlandığında inanın; cami civarındaki insanlar şehadet parmaklarıyla kulaklarını tıkayarak ortamdan hızla uzaklaşmaktadırlar. Son bir yıl içinde ekibimle birlikte Antalya ve çevresinde yaptığımız araştırmalarla bu vahim sonuca tanıklık etmiş bulunuyoruz. "Vahim" diyoruz, çünkü camilerde ezanın namaza davet mesajı olduğu halde insanlar işitme duyusunu korumak için camilerden uzaklaşıyorlar. Bilal Habeş yalın sesiyle ezan okurken Müslümanlar huşu içinde ezanı derin bir duyguyla dinlerlerdi. Müslümanları yani ezan sesi eziyet ve zulüm olmamalı. Ezana uyan sesle okunmalı. Allah ezansız bırakma Bizim ezan la asla bir sorunumuz yok ses yüksekliği düşürülsün.