14 ve 28 Mayıs'taki seçimlerde Avro-Türklerin seçimlerin sonuçları üzerinde etkili oldukları görülüyor. Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerdeki seçmen Erdoğan'a, İngiltere, ABD, Kanada'daki seçmen Kılıçdaroğlu'na oy verdiği anlaşılıyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin Avro-Türklerce coşkuyla karşılandığı haberlere de yansıdı. Erdoğan sevdası Avrupa’daki Türkler arasında da dikkat çekici boyutlarda.

Yurtdışında 5,5 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde olmak üzere, Türkiye dışında 6,5 milyonu aşkın vatandaşımız yaşıyor. Yurtdışında kayıtlı vatandaşlar 1987'den beri gümrük noktalarında kurulan sandıklardan oy kullanabiliyorlardı. Almanya’da ve İsviçre'de Başkonsolos olarak görev yaptığım tarihlerde vatandaşlarımızdan çokça duyduğum beklentilerinden biri de bulundukları ülkede oy kullanabilmeleri talebiydi. Gümrük noktalarında oy kullanmaya pek ilgi göstermeyen vatandaşlarımız bu anayasal hakkın kendilerine tanınması beklentisi içindeydiler. Bu beklentileri 2014’te mevzuatta gerekli değişiklikler yapılarak karşılandı. Yurtdışındaki seçmenlerin bulundukları ülkelerde oy kullanabilmesi ilk kez 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle mümkün oldu.

Almanya'da görev yaptığım tarihlerde (1993-1997) Türkiye'deki insan hakları ihlal iddiaları zaman zaman Alman kamuoyunda dile getirilirdi. Doğal olarak bu iddialar, Türkiye sevdasıyla yanıp tutuşan insanlarımızı üzerdi.. Vatandaşlarımızı  bilgilendirme toplantılarına bazen Alman yetkilileri de davet ederdik. Vatandaşlarımız toplantılarda bu yetkililere Almanya'da yaşadıkları sorunlardan ziyade, Türkiye'ye karşı yöneltilen bu iddialardan duydukları rahatsızlığı, öfkeyi getiren sorular yönetirlerdi. Keza PKK terör örgütüne yakın derneklerin faaliyetlerine göz yumulmasından, bu derneklere her türlü kolaylığın sağlanmasından yakınırlardı.. PKK'nın Türkiye'den insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, vatandaşlarımızdan ve iş yerlerinden haraç toplama gibi eylemlerine dikkat çekerlerdi. Bir keresinde Alman polisi bir gece yarısı yer altındaki bir tramvay durağı duvarına yazı yazmakta olan birini görmüş ve yakalamaya çalışmış. Adam kaçmaya teşebbüs etmiş, ancak yakalanmış. Kelepçeli olarak yerde yatarken fenalaşmış. Polisin ve doktorun müdahalesine rağmen kalp yetmezliğinden hayatını kaybetmiş. Daha sonra anlaşılmış ki bu kişi 68 yaşında bir Türk. Duvara da "Ne mutlu Türküm diyene. Mustafa Kemal Atatürk'ün izindeyiz. Katil PKK dışarı" şeklinde ibareler yazmış.

Bu anılarımı anlatma nedenim şu:  yıllar önce umuda yolculuğa çıkan insanlarımızın Türkiye sevdaları çok güçlü. Milli, manevi, kültürel değerleri çok güçlü. Dün neyse bugün de aynı. Geçenlerde Almanya'da yaşayan bir vatandaşımızla yazışıyordum. Almanların Türklere olan tutumundan yakınıyordu. Onları hala ikinci sınıf insan olarak gördüklerini, küçümsediklerini anlatıyordu PKK terör örgütüne nefretini dile getiriyordu. Erdoğan’a olan sevgisini, hayranlığını dillendiriyordu. “Erdoğan bize sahip çıktı, haklarımızı savundu. Onun sayesinde başımız dik buralarda. Ona oy vermeyeceğim de kime oy vereceğim” diyordu. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan kadar güçlü olamayacağına inanıyordu. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy kullanarak, seçimlerin sonuçlarını etkilemesinden rahatsızlık duyan vatandaşlarımızın sosyal medyadaki paylaşımlarından da üzüntü duyuyordu. Türkiye'de demokrasinin varlığına inanıyordu. Bu ülkelerde yaşayan vatandaşlarımız içinde bu dostum gibi düşünen pek çok insanımız var.  Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde vatandaşlarımızın ağırlıklı olarak AKP ve Erdoğan'ı tercih etmesinin bir nedeni de. Bu bakış açısı, CHP'nin Avrupa’da öteden beri güçlü bir teşkilatı yoktu. Milliyetçi muhafazakar partiler vatandaşların daha çok desteğine sahipti. Bu secimler bu durumun bir yansıması niteliğinde Millet İttifakı üyesi DEVA Partisi'nin Almanya kökenli Milletvekili Mustafa Yeneroğlu'nun kamuoyuna açıkladığı yurtdışında yaşayan insanlarımıza yönelik kapsamlı bir Eylem Planı vardı. Planda yurt dışındaki çocuklarımız ve gençlerimiz dahil insanlarımızın çeşitli sorunları ele alınıyor ve çözüm önerileri getiriliyordu. İnsanlarımızın bu plandan da pek bilgileri olmadığı ve oy tercihlerini etkilemediği anlaşılıyor. Yeni AKP iktidarı bu planı sahiplenirse şaşırmam.