Ziya Gökalp’ın Yeni Hayat felsefesi milletlerarası ilişkilere yeni açılımlar getirmeyi amaçlamıştır. Bu konuda dikkate alınması gereken sosyolojik olay , Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Türkler değildi. Dünyada var olan Türklük âleminin çıkarları söz konusu olmalıydı. Osmanlı İmparatorluğu dışındaki Türklük asırlarca unutulmuştu. Yeni düşünülen, yeni hayat ve yeni vatanda dış Türklerde olmalıydı.

Vatan ne Türki’yedir, Türklere ne de Türkistan.

Vatan müebbet bir ülkedir TURAN! diyordu.

Türkler;

Türk Han’ın beş oğlu

Gök Tanrı’nın öz kuluydu.!

Bu yeni düşünce Türk Yurdu Dergisinde Yusuf Akçura ,Ahmed Ağaoğlu ve Gökalp tarafından detaylı olarak işlendi. Yusuf Akçura batıda Fransız filozof, sosyolog Georges Eugene Sorel’den (1847- 1922) ders almış, jön Türk hareketlerine katılmış , Kuzey Türklerinin sorunlarını Kazan’da dile getirmiş Kazanlı bir aydındı. Akçura uluslar arası ilişkilerde gerçekçi bir yol izliyor, siyasi ve ekonomik ilişkilerde önemli fikirler ileri sürüyordu. Fikirlerinde dinî ve ahlâkî konulara yer vermiyordu. Çünkü bu konular binlerce yıldır toplumda işlenmiş ve mevcut konuma gelinmişti. Yeni hayat bu eski değerler üzerine kurulamazdı.

Yusuf Akçura, yaşadığı Rus toplumu içinde, Rusların Türklere devlet olarak nasıl baktıklarını tespit etmişti. Ruslarla Türkler arasındaki fikrî çatışma hep ırksal temelde oluşmuştu. Türkler kitleler halinde at sırtında batıya ilerlerken, Ruslarla karşılaşmışlar, Rus insan yapısı Türklerin kılıç gücüne boyun eğmişti. Altınordu Türk Devletine (1242-1502) tabi olan Ruslar Korkunç İvan’la (1533-1584) kimliklerinin farkına varmışlardır.Korkunç İvan Kazan ve Sibirya’yı ele geçirmiş Türklere büyük zulümler yapmıştı.

Kuzey Türklüğünde bu tür gelişmeler olurken, Güney Türklüğünde Slavlarla çatışma Osmanlı Türklerinin Balkanlara geçmesi ile başlamıştır. 396 Niğbolu savaşı ile Türk varlığı kendini hissettirmiştir. Osmanlı Türk’ünün hiçbir şekilde Slavları asimile etme ve Hristiyanlaştırma gibi bir amacı olmamıştır. Ruslar işgal ettikleri Kuzey Türklüğünde asimilasyon ve Hristiyanlaştırma politikası güttüler. Kuzey Türklüğünün en büyük gücü Altın Ordu Devleti Timur saldırıları sonucunda zayıfladı 1502 yılın kırım Hanlığı tarafından yıkıldı. Kuzey Türklüğünün kendi arasındaki çatışma bölgenin Ruslara kalmasını sağladı.

16.asırda Altın Orda bakiyesi Kazan Hanlığı 1537 yılında kuruldu 1552 yılında Korkunç İvan tarafından kanlı bir şekilde yok edildi. 1552’de muhteşem Süleyman Kanuni, Hürrem’le hemhâldi. 1558 yılında beşyüzbin k kilometre kare toprağı olan Astrahan Hanlığı korkunç İvan tarafından korkunç katliamlarla yok edildi. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması sonrası Kırım Hanlığı Rus işgaline uğrayarak iltihak edildi. 19. asırda tüm Türk dünyası Rus saldırısına uğradı.1893 harbi ile Rus ordusu tüm Balkanları işgal ederek İstanbul Yeşilköy’e kadar geldi. Doğu Anadolu bölgesi işgal edildi. Sarıkamış’a Rus Çarı saray yaptırdı. Petro İstanbul’a çarların şehri dedi, Ruslara mutlaka alınmasını vasiyet etti. 18. ve 19. asırlarda Rus Çarlığı Slav ırkı temelli bir dünya oluşturma gayretinde idi. Türk Dünyası; Rusya Türkleri ve Osmanlı Türkleri olarak ikiye ayrılmıştı. Türk Dünyası üzerine Rus hakimiyeti batıyı rahatsız etti.

1878’de Rusya, Almanya, Avusturya, Macaristan, İngiltere, Fransa Devletleri arasında imzalanan Berlin Anlaşması ile Osmanlı Topraklarının paylaşılmasına karar veridi. Bu olay şark meselesi olarak tarihe geçti. Bu tarihten sonra batı Emperyalizmin ve Hristiyanlığın öncüsü olarak ortaya çıktı. Türkler için hem batı hem de Rusya Türkler için en büyük tehlike olarak ortaya belirdi.

Batı emperyalizmi Kanuni’den itibaren kapitülasyonlarla zaten iç piyasaya hâkim olmuş yerli sanayi çökmüş. Türk icadı atın eyeri, gem ve at nalı Fransa’dan ithal edilir hale gelmiş, Fransızlar ticari imtiyaz anlaşmazlıklarında Osmanlı kanunlarına tabi değillerdi. İngilizler Osmanlı Devletini parçalamak için bir Ermeni ve Kürt problemi yaratarak iç karışıklara destek verir duruma gelmişlerdi.

Zamanın ruhu bu şekilde tecelli ederken, dünyada yalnız kalan güney Türklüğünün aydınları , jön Türk ve ittihat terakki cemiyeti içinde konumlanmışlardı.Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu vs. Almanya yanlısı bir siyasi ve fikri yapıyı savunuyorlardı. Bu algı Almanlarla ittifak algısını oluşturdu. Tanzimattan beri Türk fikir hayatını etkilemiş olan Fransız kültürünün yerini Alman kültürü alıyordu. 18 ve 19. asırda oluşmuş Alman idealist düşüncesinin etkileri Türk aydınlarının beyninde şekilleniyordu. Beyinlerde ırk ve Milliyetçilik fikirleri yeşeriyordu. Türk siyasi hayatındaki bu şekillenme İngilizlerle Rusları birbirlerine yakınlaştırdı.Devrin padişahı 2.Abdülhamid Almanlarla ticari anlaşmalar imzaladı. Almanya Osmanlının toprak bütünlüğünü tanıdı. Bağdat Demir yolu projesi hayata geçirildi. Enver, Talat ve Cemal paşalar ’da, Alman yanlısı olunca kare tamamlandı şartlar oluştu. Kendimizi birinci paylaşım savaşı içinde bulduk.

Bu savaşta Osmanlının asli varlığı Türkler; ölüm kalım savaşı vererek Türk varlığını Cumhuriyetle taçlandırdılar. Türk’ün dünyasında yeni bir yaşam ve yaşama şekli şekillenmişti. Bu yaşam şeklinde bilim öncelikli idi.Bilim en iyi yol gösterici idi. Şeyhlere dervişlere, dergahlara yer yoktu. Cumhuriyetin temel değeri lâiklikti. Şekli cumhuriyet, dili Türkçe idi. Cumhuriyette yön veren değer din değil akıl ve bilimdi.

Yeni hayatta;

Türkiye cumhuriyetini kuran halk’a Türk denirdi

Eşit vatandaşlık ölçüsünde;

Bütün Türkler bir ordu

Katılmayan kaçaktı.