Büyük şehirleri bekleyen  plansız felaket , dünyanın bir çok kentinde aynı endişeler yaşanmaktadır.

Mexico Citi, Kahire,  Yeni Delhi gibi vs gibi.  İşte bu endişedir ki insanlığı köyleşen ketlerden kurtarmak için yaşanabilir bir dünya için  dünya Habitat zirvesi, II İstanbul'da toplanmış, 1996 da toplanan bu zirve, 8 milyar dünyalıyı temsil eden insanlar bu konuda fikirler üretmişlerdir. Siyasi bir zirve olmayan bu zirve dünya şehir planlamaları için fikir üretmiştir. Bu zirvede UTTA Şehir plancılarının hazırladı 1/5000’ lik  Boğa Çayı Muhasara bölgesi planı  ödül almıştır. Ancak bu plan çeşitli plan tadilatları ve yasaya uymayan tekraren planlamalarla mahkemeler  planları bozmuş hala uygulama imkanı bulunamamıştır.  KIR CAMİ planlaması da öyle. Belediyeler artık bu Halk’la oynamamalı planı, ya yapmalılar yada yapmayacaklarını deklere etmeliler. Bu bölgelerde su savaklarının bozulması ve Muhasarada çevre yolunun bahçeler içerisinden, bozulan imar planı gereğince, geçirilmesi, sonrada planın mahkemece bozulmasından dolayı, açılan yol, bölgeyi   tarım yapılamaz hale getirdi.  Bahçeler kurumaya terk edilerek insanlar mağdur  oldu.  Kırcami’ dede  aynı mağduriyet devam ediyor. 

Dünya hepimizindir, şehir bizimdir.. HABİTAT kelimesinin anlamı:” Canlılar için yaşama ortamı” demektir. Bu sözcük ekolojik bir kavramdır. Yeryüzündeki her canlının hayatını devam ettirebilmesi için sağlıklı, güvenli, ve devamlı şekilde değişen ve kendisini yenileyen bir yaşam ortamına ihtiyaç vardır. Asrımızda Globalleşme büyük ölçüde önem kazandığından her konuda üretilen bilgiler her yerde yaşayan insanların hizmetine sunulmaktadır  .Dünya nüfusunun büyük bölümü kırlardan şehirlere akmaya devam etmektedir. Batılı ülkelerde tarımla uğraşan nüfus genel nüfusun %10’dur. Bizde %60 kırlardadır. Demek ki kırlarımız kentleşmeyi zorlayacaktır. Kentlerde kentsel imarlı toprak üretilemezse şehir varoşlarına büyük nüfus yığılmaları olarak gecekondulaşma yoğunlaşacaktır. Plansız programsız bir şekilde büyüyen kentlerimiz özellikle Antalya'mızın sokakları işsiz, güçsüz, her türlü eşkıyaya açık insanlarla dolup taşacaktır. Bu durum çözümü olmayan sorunları beraberinde getirecektir.

Bugün Antalya Büyük Şehir sınırları içinde , kırsalda büyük bir kontrolsüz yapılaşma var İmkanı olan herkes köyde bir ev yapma peşinde. Yapasında bunun bir denetimi gerekiyor. Bu gidişle köylerdeki habitat yok olup plansız yapılaşma kurbanı olacak görüntüsü veriyor.

Bu durumda hem köylerimizde , hem de  şehirlerimizde  hırsızlık, yaralama, sarkıntılık, yerlere çöp atma gibi olaylara kanıksayacağız. Büyük şehir yasası ile köy dokusu bozuldu. Ben Kumluca Gölcük  köyündenim köyümüzde hiç hırsızlık olmazken ,şimdi köylünün dağdan hayvanları çalınıyor, yazlıkçıların evlerinin içi boşaltılıp kapıları sökülüyor! Zaten şehirli köylü ayırımındaki sosyolojik dokuda bozuldu. Köylerden şehrin varoşlarına yerleşen insanların beyin dokusu köyden koptu şehre adapte olamadığından bir buhran doğdu. Bu buhran eroin, , Alkol, kumar vs buhranıdır, bu buhranı maalesef yaşıyoruz. Böyle giderse  Türk toplumu kültürel özelliklerini yitirip çürüyüp ayrışacaktır. TV. lerdeki kadın programlarında,   Sosyolojik sağlam  Türk aile yapısı ve yaşayış biçiminin nasıl  bozulup,  lümpen  yapıda bir insan topluluğuna dönüştüğüne şahit oluyoruz. Bu çürüme hızla devam ediyor.  Baki ve sürdürülebilir kalkınma, Kültürel    kalkınmadır.  Bu durum maalesef  kimsenin farkında olduğu bir gerçek değil..

DEVAM EDECEK..