Bilindiği gibi ülkeyi yöneten zihniyet 2023 yılını hedef yıl olarak bizlere müjdelemekte idi.

         Bu konuda yazdığım köşe yazısında ayrıntılı olarak hedef tarihi olan 2023'ün Cumhuriyetimizin 100.yılına tekabül ettiğini ve Cumhuriyet'in kurucularının tüm görüşlerine aykırı düşüncelere sahip yöneticilerden oluşan iktidarın bu güne kadar her alanda yaptığı icraatlardan düşüncelerinin Cumhuriyet'in 100.yılında yani 2023'te Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i sonlandırma olduğunu açıklamıştım.

         Gerçekten Milli Mücadeleyi kazananların ilan ettiği Cumhuriyet'in  öncelikle nitelikleri (başta laiklik olmak üzere sosyal hukuk devleti ve en önemlisi demokratiklik) yok edilerek ülkemizde; İnsan Hakları, açılım, federasyon, konfederasyon, bağımsız devlet idealleri ile üniter yapının sona erdirilmesi gündemin başında gelmektedir.

         Başkanlık sistemi bu düşüncenin hayata geçirilmesinde en önemli araç olarak kullanılmak istenmektedir.

         Bu güne kadar uygulananlara baktığımızda 2023'ün Atatürk'ün kurduğu ülke ve Cumhuriyet'in sona erdirildiği tarih olacağını tahmin etmemiz fazla zeki ve öngörülü olduğumuzu açıklamaz.

         O halde siyasal iktidar 2023 hedefini neden 2071'e uzatmıştır?

         Türkler Anadolu'ya 1071 yılında Büyük Komutan Alpaslan'ın Malazgirt'te  Romen Diyojen'e karşı kazandığı zaferle girmişlerdir.

         2071 Malazgirt zaferinin 1000. Yıl dönümüdür.Yeni tabiri ile Milenyumudur.

         Yani 2023' ün Cumhuriyet'in 100.yılı yani 1. asrı olduğu gibi...

     Yıllarca bu millete düşmanlık yapan ve her fırsatta Türkleri Anadolu'dan atıp, geldiği Orta Asya'ya sürmek isteyen zihniyet Anadolu'yu 'Diyar-ı Rum' olarak tanımlamıştır.

     Oysa Türkler veya Türklük bu düşüncenin çok daha ötesinde ve Anadolu kültürü ile bağlantılıdır.

     Türkleri bu topraklarda işgalci göstermek olsa olsa bu topraklarda gözü olan ülke ve zihniyetlerin bahane ve ürünüdür.

     Haçlı Seferleri ile Türkleri Anadolu'dan atamayanlar çareyi Osmanlı İmparatorluğunu 'bölüp, parçalayarak yok etmekte' aramışlar, ancak Atatürk ve Türk Milletinin (Kürtlerde bu milletin evladı olarak mücadelenin içinde yer almıştır) verdiği bağımsızlık mücadelesi karşısında bunu başaramayınca taktik geliştirmişlerdir.

     Demokrasi ve İnsan Hakları gibi yüce kavramları kullanarak ülkemiz içindeki etnik gurupları birbirine düşman edip sürdürdükleri ve karşımıza PKK terörü olarak çıkan haysiyetsiz tavırla da bu işi halledemeyeceklerini anlayanlar ülkede vatanını, bayrağını ve bağımsızlığını canının üstünde tutan milliyetçilere ırkçı ve ulusalcı gibi sıfatlarla saldırmaya başlamışlar ve son günlerde çok açık bir biçimde görüldüğü gibi yargıyı da bu mücadelelerinde araç olarak kullanma yolunu seçmişlerdir.

     Ülkeyi yönetenlerin Türkleri Anadolu'dan Orta Asya'ya geri gönderme ve bu topraklarda Türklerden önce yaşadığı iddia edilen Rum, Ermeni ve Kürtlere iade etme fikrinde olanlara bilerek veya bilmeyerek verdikleri destek düşündürücüdür...

     Ancak 2023 tarihinden sonra 2071 tarihini hedef gösteren iktidarın bu gelişmeleri bilmeden hareket ettiğini düşünmek gerçekten çok zor görünüyor.

     Zira Anadolu topraklarında gelişi güzel ruhsat verilen taş ve maden ocakları ile yok edilen ormanları aynı şekilde ruhsat verilen sularımızı yok eden HES'ler, niteliksiz seçim kömürleri dağıtılarak kirletilen hava, doğal alanları imara açarak betonlaştırılan yerleşim merkezleri, yok olan tabiatın endemik bitkileri ve nesli tükenen hayvanları ile yaşanmaz hale getirilen çölleşen Anadolu'dan  'Orta Asya'da olduğu gibi'  zorunlu kaçış bu iktidarın çabaları ile gerçekleşecektir.

     Umarız yanılırız...

     Saygılarımla...