Antalya merkez ilçelerinde bulunan kahvehanelerde yaptığımız bir araştırmayla bir ay içinde kahvehanelere gelerek oturan, uzun saatlerini bu yerlerde geçiren insanların sayısını hesap ettik. O insanların sayılarının bir milyonu bulduğuna tanık olduk.
Bu insanlar sabahın 7’sinden itibaren gecenin 24’üne kadar o kahvehanelerde ne yapıyorlar? Kağıt ve tavla oyunları, sohbet, çay sigara, sil baştan yine kağıt, tavla sigara yüksek gürültü, içsel hava kirliliği, tükenen hayatlar...
Ülkemizde atanamayan ve sayıları yüz binleri aşan öğretmen, aynı şekilde sayıları on binleri aşan imamlar, din görevlileri, atanamayan çevrecilerimiz; öbür taraftan kahvehanelerde milyonlarca atıl insan kaynağı, eğitim ve kültürel profil açısından farklı konularda bilgiye ihtiyacı olan devasa ölçekte bir toplum. Bu işte ileri derecede, ciddi bir yanlışlık var. NEDEN Mİ? Bir tarafta bu şehirde toplumsal verilerden ve farklı bilgilerden mahrum milyonlarca insanı kapsamında tutan onlarca kahvehane mekânı, bir tarafta boşta bulunan işi olmayan yüz binlerle ifade edilen öğretmen, imam ve çevreci insan kaynağı...
Diyoruz ki; yazılı meslek gruplarından, temin edilecek insan üçgeni, koruyucu bir ücret karşılığında olmak üzere kalıcı ve uzun vadeli bir halk eğitim programı yapılarak, öğretmenimiz, çevrecilerimiz, ve imamlarımız kahvehanelerde sürdürülebilir insan yaşamı, çevrecilik ve doğrulayıcı bilgiler eşliğinde kahve hane kültürünün bertarafıyla insanların kentsel kültürünü ve çevre kültürünü geliştirici eğitimler verilmek üzere bu insan üçgenini adı geçen mekanlarda en az birer saat konuşmacı olarak görevlendirsek fena mı olur, insanların kentsel boyutta bilgi ve bilinci artar, şehir insanımızın ihtiyaç duyduğu barış havuzu derinleşir, toplumumuz daha mutlu olur, kentlerimizde insan davranışları, insanların biri birlerine olan saygı ve yaklaşımlarında daha samimi bir atmosfer oluşur. Kutuplaştırılan ve düşmanlaştırılan toplum için bu proje bir barış reçetesine dönüşerek sevgi, saygı, hoş görü ve anlayış coğrafyalarını icat etmiş oluruz.
YETMEZ: İlkokullardan itibaren "Çevre ve trafik-sosyal ve toplumsal yaşam kuralları-kentsel yaşamda komşuculuk bilincinin artırılmasına dair dersler" konularak orta ve uzun vadede modern, mutlu ve müreffeh bir toplum yaratmış oluruz. Aynı eğitim, farklı konularla uygulamalı olarak orta öğretim ve üniversitelere kadar yaygınlaştırılmalı, Ekolojik döngüler, ekosistemle alakalı, destekleyici bilgilerin de ışığı altında ve güçlü bir ekonomi bilimiyle muasır medeniyet ufkunda kanat çırpan bir TÜRKİYE oluruz.