"Doktorlar Mahkeme'de" başlığı ile Ocak ayında kaleme aldığım bir yazımda,  Kemer'deki (Arslanbucak) Aile Hekimliğinin bina sahibi, binanın tahliyesini istediği için  mahkemelik olduğunu yazmıştım. Sorun aşılmış. Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu ve yardımcısı Emin Gül’ün ilgi ve desteği ile yöredeki belediye ait ormana yakın bir alana yeni bir bina inşa edilmiş ve Aile Hekimliği oraya taşınmış. Bahçe içinde, ormana sırtını dayamış, mor badanalı tek katlı bina çok şirin. Aile Hekimliğindeki doktorlar ve diğer sağlık çalışanları memnun. Yöre halkı memnun. Kemer Belediye Başkan ve yardımcısına teşekkür ediyorlar.

 Topaloğlu , Kemerlilere başka hizmetleriyle de dikkat çekiyor. Her yıl yüzlerce öğrenciye burs veren Başkan, Kemerlilerle iç içe. Yoğun çalışma içinde. Yıllardır hayata geçirilemeyen Denizcilik Fakültesi için de düğmeye bastı. Fakülte ve Yurt binası inşa ediliyor. Ocak'taki yazımda, Eğitimci Belediye Başkanı'nın, çocukların ve yöre sakinlerinin doktorsuz kalmalarına gönlünün razı olmayacağı, yeni yer bulunması konusunda Aile Hekimliğine yardımcı olacağını yazmıştım. Yanılmamışım.

Bu sureci yakından izleyen bir dostum, hayırsever bir ailenin binanın inşasında değerli katkıları olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: Kemer belediyesine ait arsa üzerine Kemer belediye başkan yardımcısı Emin Gül ve kız kardeşi Emel Kurga anne ve babaları adına Arslanbucak mahallesinde aile sağlığı merkezi binası yaptırdılar. Arslanbucak mahallesindeki Mehmet Akif Ersoy Aile Sağlık Merkezi olarak bilinen merkezin adı hayırseverlerin baba adı olan Mustafa Gül Aile Sağlık Merkezi olarak degiştirildi ve 10 kasım 2023 günü hizmet vermeye başladı.” Yöre sakinlerinin yeni bir aile  sağlık merkezine kavuşmasını sağlayan hayırsever  ailenin bu anlamlı , örnek davranışı alkışlanmalı.

 Aile Hekimlikleri, kamu hastanelerinin yükünü bir ölçüde azaltıyorlar.  Ancak özellikle büyük şehirlerdeki kamu hastanelerine, üniversite hastanelerine başvuru çok yoğun. " Hastanelerde kuyrukların bittiği" söyleminin gerçekle ilgisi yok. Muayene olmak için saatlerce bekleniyor. Doktorlar, ancak birkaç dakika ayırabiliyor saatlerdir bekleyen hastaya. Reçeteye yazılan ilaçların bir kısmını bulmak mümkün değil. Veya çok pahalı. Kritik hastalıklarda tetkik yaptırmak isteyenlere, çok ileri randevu tarihleri veriliyor. İmkânı olan yüksek muayene ücretli özel doktorlara, özel hastanelere gidiyor, tetkiklerini özel yerlerde yaptırıyor. Kamusal sağlık hizmetlerinin yetersizliği, yeni bir rant kapısı açıyor.

Gazeteci Ozan Gündoğdu, bu konuda yaptığı araştırma sonuçlarını geçen hafta sonu FOX TV  de açıkladı. BirGün de de yazdı. Araştırmaya göre, her beş hastadan dördü kamu hastanelerine, biri de özel hastanelere başvuruyor. Ancak özelin ve kamunun cihaz kapasitesi (MR, MAMOGRAFİ, ULTROSON ) karşılaştırıldığında özelin  cihaz kapasitesinin daha yüksek olduğu görülüyor. Sadece tetkik gerektiren cihazlar değil, tedavide kullanılan cihazlarda da kamu hastaneleri yetersiz.

  Yatak kapasitesinde son yıllardaki artış oranına bakıldığında yine özel hastaneler öne çıkıyor. Son yıllarda kamuda çalışan uzman doktor oranı da giderek geriliyor, özelde yükseliyor. Kamudan özele bir yöneliş var. Uzman doktorlar daha cazip teklif aldıkları özelde birikiyor. Veya yurt dışına gidiyorlar. Yurt dışına gitmek için "iyi hal" belgesi alan doktorlar rekor kırıyor.  Ne demişti Erdoğan, "giderlerse gitsinler." Gidiyorlar işte. Sığınmacılara kapıyı açanlar, her meslekten pırıl pırıl beyinlerimizin yurt dışına göçüne göz yumuyorlar.

 Kamu hastaneleri ile özel hastaneler arasındaki farkı çıplak gözle görmek de mümkün. Kamu hastanelerinden sadece yüksek kiralar ödenen devasa Şehir Hastaneleri hizmetleriyle, donanımlarıyla dikkat çekiyor. Sayıları giderek artan özel hastanelerin pek çoğu, pek çok açıdan diğer kamu hastanelerine hizmet açısından fark atıyor. Bu nedenle imkanı olan insanlarımız bu hastaneleri tercih ediyor. Olmayanlar, her türlü sıkıntı ve zorluğu göze alarak kamu hastanelerin yolunu tutuyor. Şehir hastanelerine de ilgi yoğun. Zor koşullarda sağlanan sağlık hizmetlerinde kimi zaman üzücü olaylar yaşanıyor, şiddet olayları yaşanıyor. . Bu durumun  baş sorumlusu, her gün sayısız hastanın derdine deva olmaya çalışan fedakâr doktor ve diğer sağlık çalışanları mı? Yokluklar içinde yaşayan, öfkesi burnunda derdine deva arayan cefakâr vatandaş mı?

Londra'da yaşayan bir dostum, İngiltere'de de devletin üstlendiği sağlık hizmetleri kalitesinin  pek iyi olmadığını  ifade ile bu konuda Ombusmanın ( Türkiye'deki Kamu Denetçiliği Kurumu) hazırladığı raporu ele alan bir gazete kesiti göndermiş. Ombusman raporda,  İngiltere'deki bozuk ulusal sağlık hizmetlerini sert bir biçimde eleştirerek, düzeltilmesi için çeşitli önerilerde bulunuyor. Merak ettim, Ombusmanın görevini üstlenen Kamu Denetçiliği Kurumuna, Türkiye'deki sağlık hizmetlerden şikayetleri içeren başvurular yapılıyor mu? Yapılıyorsa, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun bu başvurulara ilişkin bir araştırması, incelemesi, önerileri var mı? Varsa, Sağlık Bakanlığı bu önerileri dikkate alıyor mu?