Kırk beş yıldır siyasetin içindeyim. Çok acı günlerden geçtik. Gün oldu gencecik insanların cenazelerini kaldırdık. Gün oldu topluca hapishanelere girdik. Gün oldu partimizi kapattılar. Gün oldu Genel Başkanımız Bülent Ecevit ve CHP’den Sırrı Atalay, Metin Tüzün, Celal Doğan, Deniz Baykal, Ferhat Aslantaş, Süleyman Genç ve Yüksel Çakmur, Çanakkale Zincirbozan askeri tesislerinde sürgüne gönderildi.. Gün oldu, CHP’nin kuruluş yıl dönümü, Hamzakoy’daki Atatürk yontusuna kır çiçekleri konularak kutlandı.
Bu 45 yılın öncesinde de acılar yaşadık. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün bazı illere girmesinin jandarma gücüyle önlenmesine çalışıldı. 1950-1960 arasında muhalefetin ağır baskılar altında kaldığı günleri yaşadı Türkiye…Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm mallarına el konulduğu, haksız gözaltılar ve baskılarla karşılaşıldı.
CHP’nin yayın organı Ulus gazetesi başta olmak üzere, muhalefete destek veren birçok gazete aralıklarla kapatıldı.
Mayıs 1959’da CHP lideri İsmet İnönü Uşak’ta saldırıya uğradı. İzmir’de, İstanbul’da ve Ankara’da CHP liderine saldırılar oldu.
Muhalif yazarlar tutuklandı, basın sansürlendi. İktidar, basını ve muhalefeti soruşturmak amacıyla gazete kapatma, muhalif düşüncede olanları tutuklama yetkilerini verdiği Tahkikat Komisyonu kurdu. Bunun karşısında, Meclis’te söz alan CHP Genel Başkanımız İsmet İnönü; “ bunun demokratik rejim yolundan çıkıp bir baskı rejimi yoluna girmek olduğunu belirterek, ‘Bu yolda devam ederseniz, ben bile sizi kurtaramam’ dedi.
27 Nisan 1960 günü yasal olarak kurulan Tahkikat Komisyonu, İnönü’ye 12 oturum TBMM toplantılarına katılmama cezası verdi. Olaya tepki gösteren CHP grubu Meclisten zorla çıkartıldı. Meclisteki kargaşa sokağa taşmakta gecikmedi. 28-29 Nisan 1960’ta İstanbul ve Ankara’da üniversite öğrencileri gösteriler yaptı. Olayların üzerine şiddetle gidildi, Üniversiteler kapatıldı, iki şehirde de sıkıyönetim ilan edildi.
Bütün bu olaylar sırasında karşı karşıya olanlar iktidar ve muhalefet partileriydi, mafya değildi!
Yüz yıldan beri mafyanın bir siyasi parti liderini tehdit ettiği ilk kez AKP iktidarında ve önceki gün görüldü. Alaattin Çakıcı, Twitter hesabı üzerinden paylaştığı 4 sayfalık mektupta, CHP liderine “Akıllı ol”, “Vatan hainleri ile Bahçeli’yi bir kefeye koyarsan hayatının hatasını yaparsın”, gibi tehdit ve hakaret içerikli ifadeler kullandı.
Bu tehdit CHP örgütünü ayağa kaldırdı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba; “Organize suç örgütü lideri, Çakıcı denen hapishane kaçkını, Genel Başkanımızı tehdit etmiş. Bu çirkin ve hadsiz mektubun muhatabı Kılıçdaroğlu değil, ülkeyi mafya çiftliğine çeviren Erdoğan, Bahçeli ve Soylu’dur. O adamla(!) ilgili Cumhuriyet Savcıları mutlaka gereğini yapmalıdır. Bu şahsın önce Erdoğan’ı da tehdit edip daha sonra çark etmesi, Genel Başkanımızın “Saray bekçiliği” ifadesinde ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Hukuk reformu yapacağız diyenler, reformu mafya babalarına mı yapıyorlar göreceğiz” dedi.
Bu olayın en kötü yanı; iktidar partisi ve ortağından hiç ses çıkmamasıdır.
CHP tarihsel süreç içinde yüz yıldır acılarla yanarak çeliklenmiş bir partidir. Elbette bu tehdide boyun eğmeyecektir. Ancak, siyasal iktidar, artık mafya babalarından medet umar hale geldiyse bittiğini de ilan ediyor demektir.