Seçimimizi yaptık madem, artık içimizden geldiği gibi konuşabiliriz: Başkan’a bir dilekçe bile yazabiliriz:
Güneşimiz varsa, gölgemiz de olmalı:
Caddelere koyu gölgeli ağaçlar dikelim!
Parklar isteriz:
Gül tünellerinde onların, çocuklar koşsunlar,
Güllerden güzel kokan annelerine doğru!
Seçimimizi yaptık madem, eski defterleri karıştırabiliriz; çok eski, şehirden, nüfusu henüz yüz bin değilken, üniversite okumak ve hayata atılmak için ayrılan bir delikanlının tuttuğu notları karıştırabiliriz:
Şefkat isteriz;
Yeni Dünya’da maskot avlayan çocuklar bütün şehrin evladıdır
Deliktaş’ta yıkanan garibanlar, vicdan evimizin ebedi sakinleri
Seçimi yaptık madem, şehri yepyeni bir umutla kucaklayan bir başka, belki de ilk umutlu mahalli seçimi hatırlayabilir, o umudun kahramanlarından yitirdiklerimizi rahmetle anabilir, yaşayanlarına uzun ömürler dileyebiliriz:
Yapacak çok şey var bu kentte,
Yumup gözlerimizi ah, bir düş kurabilsek, göreceğiz!
Söz gelimi; İskele’de Kabotaj Bayramları’nı yeniden kutlayabilir
Ve yeniden canlandırabiliriz falezlerden suya kırlangıç atlama geleneğini
Şu ‘Turkuaz’ suya kulak versek hiç kuşkusuz;
“Neden vapurlarım yok kıyı kentlerine doğru benim?” diyecektir.
Seçimi yaptık madem, defterini karıştırdığımız o genç adamın karaladıklarını onun kılığında sürdürebiliriz.
Ne derse desin mevzuat efendi,
Ya da merkezi yönetim….
Genç çiftlerin, çocuk arabalarıyla geçtiği palmiye, turunç ve hurma ağaçlı bulvarda
Vatan ve Karakaş kahvelerini yeniden açmayı deneyebiliriz.
Değerli başkan; seçildiniz madem, biraz da nahif gençlik gerçekçiliğine, nostaljik kent duyarlığına, hemşeri dobralığına kulak verebilirsiniz:
Sokakların temizliği
Caddeleri genişliği
Güllerin katmerleri gibi olmalı bu şehirde
Gelecek gelenekle didişmemeli, çoğaltmalıyız kardeşliği
‘Kent sevinci’yle dopdolu insin, Tophane Merdivenleri’ni
Ve İskele’deki mescide varsın, susayan biri:
İşte, o mescidin altından akan kadim suyu zemzem kadar temiz isteriz!
Bir şey, her şeydir çünkü; sevgili Başkan… Bizden ‘akıllı uslu’ istekler listesi beklemeyin. Yüreği hâlâ yetmişli yıllarda çıktığı toplumsal ilerleme aşkıyla çarpan bir orta yaşlının 2024 yılının 1 Nisan’ında muhatap olduğu bu tarihsel -ve sanki gecikmiş- şakayı ciddiye alarak karıştırdığı gençlik defterlerindeki ruh halinin, sorun diye karşımızda duran birçok şey kadar, ihalelerdeki hilenin, imardaki yolsuzlukların, işe almadaki kayırmacılığın, politikadaki hizipçiliğin, iletişimdeki sahteliğin ve reklamlardaki arsızlığın panzehiri olabileceğine birlikte inanalım:
Yürüdükçe kardeşlenen çimlerimiz çoğalsın deriz, sorulunca
Tutunca dalından, kalbimize aşılanan fidanlarımız olsun yolda
Ha deyince denize açılsın kapılarımız, yürümeyelim beton surlar boyunca
Sonsuza çıkar gibi çıkalım, cennette iner gibi inelim Kırkmerdivenler’i
Madem ak köpüklü çavlanlarımız var, bulanmasınlar bir daha!
Turunç kokalım hep; kâh yollarda, kâh yar koynunda!
Kışın, güneşle yıkanan meydanlarında kucaklaşalım Antalya’nın
Yazın, gölgeli yollarında dans edelim dostlarımızla,
De bunu başkan... Yap bunu… Karıştır sen de gençlik defterlerini… Madem seçildin…
Düşte görmüş, öyle gelmişiz sana ey şehir
Hadrian’ın geçtiği kapılardan biz de geçmişiz
Kolumuzda hemşehirlik pazubandıyla
Başımızda yurttaşlık tacıyla Kemal’in.
Ey, Selçuk’un şehri
Ey, Tekeli’nin, Korkut’un emaneti…
Ey, taşlarda izi olan antik ve Rumi adımlar…
Ey, en yeni konuğumuz, doğudan ve batıdan…
Kal’emiz kalbindir senin, ey güzel halk;
İşimiz kısmetler açmaktır sana bizim!
- Notların muhatabı, üstüne alınan her ‘Başkan’dır.
- Buralarda yüzer misiniz Başkan; gazeteciler görmeden, sosyal medyaya resimler koymadan lütfen.
- 1973 Mahalli seçimi.