Dünya nüfusunun neredeyse %65’i internet kullanıyor. ‘Sosyal Medya’ kullanımı ise başlı başına bir çılgınlık. Ama artık bu çılgınlığın önemi de herkes tarafından bilinen bir gerçek. Öyle ki; sosyal medyada her marka mutlaka olmak ve varlığını sürdürmek zorunda. Bu süreçte markaların yaptığı hatalar ve yanlış iletişim stratejileri markanın batışına dahi sebep olabiliyor… Peki sosyal medyayı kullanırken ne yapmalı, ne yapmamalı?

Çağımızın en çok kullanılan iletişim araçlarının başında sosyal medya geliyor, öyle ki artık televizyon, gazete, dergi ve benzeri medya organlarının da önüne geçen bu ortam bir sosyal medya ünlüsünün paylaştığı bir içerik ile tüm medya organları tarafından haber yapılabiliyor. Dünya nüfusunun %65’lik kısmı internet kullanıcısı ve bu kullanıcıların neredeyse tamamının sosyal medya hesaplarını aktif kullandıkları biliniyor. Bu sayılar dikkate alındığında sosyal medyada yapılan doğru iletişim stratejilerinin markaya olumlu yansıması su götürmez bir gerçek.

Markaların sosyal medyada hangi hataları yapıyor?

İletişimci Yazar Barış Karaoğlan,  hem markaya zarar veren hem de marka algısının yanlış algılanması sonucunu ortaya çıkaran iletişim hatalarını şöyle sıralamış. Hata 1: Hataların kaynağında doğru bir planlama olmaması yatıyor. Markaların çoğunda artık sosyal medya departmanları oluşturulmuşken hala büyük çoğunluğu bu durumu pazarlama ya da kurumsal iletişim departmanlarında çalışan ve aslında başka görevleri olan mevcut kadrolarıyla çözmeye çalışıyorlar.  Hata 2: Sosyal Medya Departmanı olmadan hesaplar yönetiliyor. Sosyal medya konusunda bir ajans ile çalışılıyor olsa da markaların bu ajans çalışmalarını denetleyecek ve bizzat ajans ile stratejik yöntemler belirleyecek bir departmanı bünyelerinde oluşturmaları gerekiyor. Hata 3: Takipçi sayısının artırılması yanlış hedefleniyor. Yani asıl hedef takipçi sayısı değil, iletişim dilini doğru kullanıp doğru içeriklerin sonucunda elde edilen etkileşimdir. Markayı yukarı taşıyacak strateji bu olmalıdır. Hata 4: Özel gün paylaşımlarında mutlaka bir şeyler paylaşmak doğru olmayabilir. Bu durum markaya olumsuz bir algı olarak bazen de geri dönüşü olmayan büyük bir hata olarak dönebilir. Hata 5: Gündemi takip etmeden paylaşılan içerikler markanın başına dert açabilir.Daha önceden planları yapılmış içerik paylaşımları olsa da gündem bu içeriklerin paylaşılmasından daha önemlidir. Ülkede herkesin konuştuğu bir deprem olmuşsa ya da bir doğal afet durumu söz konusu iken bu durumları görmezden gelip planlara uyarak yapılan içerikler tepkileri de beraberinde getirip markaya zarar verecektir.

İletişim Güçtür!

Bu benim sloganımdır. İletişim danışmanı kimliğimle her zaman her ortamda bunu paylaşırım. İletişim diliniz başarılı olduğunda tüm kapılar size açılır. Güç artık sizdedir. Ama iletişimi yanlış kullanırsanız bu kez bu sizin sonunuz olabilir. İşte sosyal medya da buna dahil. İletişimci yazar Barış Karaoğlan da sosyal medyada kullanılacak iletişim dilinin bir planlama ile belirlenmesi gerektiğini ve  her markanın kendine özgü bir yaklaşımı ve her konudaki tavırlarını ortak bir dil ile ortaya koyacak stratejik hedefleri olması gerektiğini vurguluyor. Barış Karaoğlan bu konuyla ilgili çok güzel bir betimleme de yapmış: “ Markalar genellikle takipçilerini ve takipçi adaylarını etkileyecek içerikler peşinde olurlar, bu da olması gerekendir ancak bir içeriklerin karşı tarafta olması gerektiği gibi yansıma ile karşılanması iletişim dilinin doğru kullanılıp kullanılmadığına bağlıdır. Yanlış bir iletişim dili doğru içeriği de çöpe atabilir.Kullanıcısını dinleyen, önem veren ve onun ihtiyaçlarına her anlamda çözüm üreten markalar büyümeye devam etmişlerdir. Her gün bir şey paylaşmak yerine kullanıcıların ihtiyacına ve beğenilerine göre içerikler üretmek doğru yöntem olacaktır. Satış yapmaya çalışmaktan ziyade -kullanıcılara olan faydalar- hedeflendiğinde, satış grafiğine yansıyan olumlu tabloların ortaya çıktığı net bir şekilde görülecektir.”

 Sevgi&Saygı…