CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Acı günler yaşıyoruz. Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız, evet ama hiçbir vatandaşımın umutsuzluğa kapılmasına gerek yok. Güzel bir ülkeyiz. Güzel insanlarımız var. Bazen yanlış tercihler nedeniyle ülke krizlere girebiliyor. Bugün yaşadığımız gibi derin bunalımların içine milyonlar sürüklenebiliyor. Ama kısa sürede toparlanmak hepimizin görevi. Millet olarak güçlüyüz. Birimizin burnu kanasa kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadan hemen yanına koşuyoruz. Siyaset kurumun ayrıştırıcı yönü milletimizde yok. Bu CHP olarak bizim en büyük güvencemiz” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Deprem dolayısıyla taşımacılık yapan şoförlere kimse teşekkür etmedi ama ben teşekkür etmek isterim. Deprem bölgesine ilk gidenler onlardı. En zor koşullarda gittiler. AFAD'ın ve Kızılay'ın çalışanlarına, -yöneticileri değil- yürekten teşekkür ederim. Yerel yönetimlere, her belediye başkanı elinden geleni gösterdi. CHP Genel Başkanı olarak ben, CHP'li olmayan belediyelerin yaptıkları çaba içinde onlara teşekkür ettim, ziyaret ettim. Bizim kimliğimizde, tarihimizde ayrımcılık yoktur. Kim taş üstüne taş koyuyorsa yanında durmak gibi geleneğimiz vardır. Zamanında askeri yeteri kadar indirmediler, bu büyük felaketin bir anlamda sorumlusu oldular. Daha sonra gelen güvenlik güçlerimize de yürekten teşekkür ederiz. En büyük teşekkürümüz hiçbir şey beklemeden deprem bölgesine koşan gönüllüler... Acaba bir kişiyi daha kurtarabilir miyiz mücadelesi verdiler.

Belediye başkanlarımız depremin olduğu her noktada olağanüstü başarılara imza attılar. CHP Grubu'nda bütün belediye başkanlarıma teşekkür etmek bir genel başkan olarak benim görevimdir. Onlar, 27 Şubat saat 10.00 itibariyle deprem bölgesine 8 bin 163 araç gönderdiler, 23 bin 473 çalışan deprem bölgesindeydi. 6 bin 562 insani yardım taşıyan kamyonumuz gitti, 142 mobil mutfak oluşturuldu, 153 ikram aracı oluşturuldu, 16 mobil fırın yapıldı, 2 milyon 863 bin 636 battaniye gönderildi, 37 bin 96 çadır gönderildi. Çadır ihtiyacı hala var. Bir felaket gününde nasıl olur da Cumhuriyet ile yaşıt olan bir kurum Kızılay çadır satar? Deponuzda kaç çadır varsa, satılmadık kaç çadır kaldıysa getirin kardeşim hepsini alacağız ve deprem bölgesine göndereceğiz. Bir yardım kuruluşunun ticarethaneye dönüşmesi ne demektir?

Devlet dediğiniz kurum bütün risklere önceden hazırlık yapan kurumdur. Ordumuz niye vardır? Bir savaş çıkarsa ordu harekete geçecek. Savaş çıkmazsa hiçbir sorunumuz yok ama ordu savaş karşısında her an hazırdır. Devlet hastaneleri niye yapar? Bir hasta çıkınca baksın diye. Devlet bütün risklere karşı hazırlık yapmak zorundadır. Bu iktidar yani enkazın altında kalan bu iktidar deprem konusunda efendim tahminleri yanlış olmuş. İstanbul'da bekliyorlarmış... Hayatımda bu kadar devlet geleneğinden uzak, devleti tanımayan bir iktidarı ilk kez görüyoruz. Deprem raporlarında her şey söylenmiş. Hangi önlemlerin alınması gerektiği konusunda her şeyin altı çizilmiş. Bilmeyenler kim? Devleti yönetenler. Devleti yönetenlerin bunlardan haberi bile yok. Bunlar bir kısmı. Üniversitelere gidin dünya kadar görürsünüz. Liyakat dediğiniz kavramı tamamen yok ederseniz devlette, devletin kolonlarını kestiler. Bu iktidar, sağlıklı, saat gibi çalışan devletin en temel kolonlarını kesti. Devletin direği adalettir, çürüttüler. Devletin kolonlarını keserseniz böyle bir tabloya mahkum olursunuz. En yetkin insanları kapının önüne koydular. Devlette liyakati değil, sadakati esas aldılar. Aksi düşünceyi mahkum ettiler, farklı düşünceye kulaklarını kapattılar.

Hangi bölgede, kaç derecede deprem olacağı yazılmış zaten. Kaç kişilik bir can kaybının olacağı da yazılmış. Ama devleti yönetenler nerede? Onlar için 1, 5 bin kişi önemli değil. Bakmayın ağladıklarına, ağlamıyorlar. Para dağıtarak insanları acaba yanımıza çekebilir miyiz diye. Para ile insanın iradesi satın alınır mı ya? En acılı günde sana para vereceğim denilir mi? İnsanlıktan çıkanlar bunu ancak yapar? İzlerken utanıyorum. 'İki günde bir şey yapmadık, helallik istiyorum' diyor. Halkına kastetmenin helalliği olmaz. Kast ettiniz, bilerek yaptınız siz. Büyük kısmı donarak öldü arkadaşlar. Dünyaya basıldığı anda en geç 6 saat içinde ordumuzun ulaşamayacağı yer yok. Yaptırmadılar. İnsanların ölümünü beklediler. Göz göre göre, bağıra bağıra ölümü gördüler. İki koca gün geçecek, insanlar ölecek, 'Helallik istiyorum' diyecek. Kimin helalliğini istiyorsun? Nasıl bir helallik anlayışı. Donarak hayatını kaybeden vatandaşlar... Neyin helalliği?

Bugün karar almışlar. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir deprem kurulu oluşturulması kararı. Rahmetli Ecevit, Marmara Depremi'nden sonra Ulusal Deprem Konseyi'ni kurdu. Başında da TÜBİTAK vardı. Onun ilk genelgesi de bu. Ne yaptılar biliyor musunuz? 2007 bu kurulu kapattılar. Şimdi kurul açıyorlar. Devlette devamlılık esastır bir kural var. Bunlar devlet benimle başladı diyor. Benden önce devlet yoktu diyor. Benden öncekileri tamamen sileceğim diyor. Deprem olayı sadece siyasi iktidarların, partilerin, bürokrasinin gündeminde de değildi. Milli Güvenlik Kurulu'nun da gündemindeydi. Onların raporlarında da geçti. Sen Cumhuriyet'ten intikam mı almak istiyorsun, Cumhuriyet'in kurumlarını yok mu etmek istiyorsun? Açıkça söyleyeyim ne senin ne de senin dayandığın bütün varlıkların gücü buna yetmez.

Ortak Mutabakat Metni'nde de var. Çünkü bir depreme karşı hiçbir hazırlık yapmadıklarını görüyorduk. Orda da kurallar koyduk. Bu konuda nasıl çalışacağımızı da belirledik. Şimdi devletin yeniden inşa edilmesi ve bu konuda sağlıklı bazı kararların alınması gerekiyor. 11 madde bunları sayacağım.

1. Müteahhitliğin bir kriteri, temel ilkeleri olmalı. Elini, kolunu sallayan ben müteahhitim diye geziyor. Apartman yapıyorsun, bir Allah'ın belli bir eğitim olmalı demiyor.

2. Müteahhitler için mesleki sorumlu sigortası getireceğiz. Hata yaptığın zaman daireyi alan dava açabilmeli. Sigorta o parayı karşılamalı.

3. Yapı denetim elemanları var. Onlar için de mesleki yeterlilik belgesi getireceğiz. Yapı denetim elemanları için de mesleki sorumlu sigortası olması lazım.

5. Yapılacak bütün yapıların bir kimliği olacak. Yapı kimlik belgesi olacak. Tapuya kağıdı olacak. Bina yapıyorsunuz izleyen yok. Deprem oluyor yıkılıyor, kimse önlem alalım diye düşünmüyor.

6. Okullar, hastaneler, AVM'ler, konser salonları içinde deprem güvenliği sertifikası olacak.

7. Kızılay, AFAD, DASK gibi kurumlar yeniden yapılandıracak. Eski ruhlarına kavuşacak.

8. Merkezi ve yerel yönetimlerle işbirliği objektif kurallara bağlanacak. Bu depremde bir acıyı daha gördük. 'CHP'li belediye aman orada olmasın, engel çıkaralım' Belediye, deprem için senin yapamadığını yapıyor. Bu depremde hepimiz oturup kalkalım, CHP'li belediyelere teşekkür edelim. Ulaşılamayan her yere ulaşıldı. İnsanda biraz vicdan olur ya. Enkaz altında vatandaş bekliyor, 'Ben gideceğim, sen gidemezsin' diyor. Niçin? CHP'li belediye olduğu için.

9. Deprem dolayısıyla özel ihtisas mahkemeleri açılması lazım. Bir an önce sonuçlanması lazım. Varsa bir haksızlık kurarsanız, vereceksin kararı.

10. TSK, afet sırasında neler yapacak, bu konuda bir protokol hazırlanacak. Dünyanın bütün demokrasilerinde böyle bir olayla karşılaşıldığında ilk hareket eden askerdir. 99 depreminden sonra özel bir tabur kuruldu, nerede bu tabur?

11. Toplanma alanları asla ve asla imara açılmayacak.

Bu 11 kural, devlette yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç duyuyoruz. Büyük felaketler karşısında bu toplumun nasıl hareket etmesi konusunda bir paradigma değişikliğine gidiyoruz. Devleti yönetemiyorlar, devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini bütün dünyaya anlatmak istiyoruz. Herkesin can ve mal güvenliğinin güvence altında olduğu bir devleti inşa etmek istiyoruz. Herkesin deprem karşısında yıkılmayacak sağlam binalarda oturmasını istiyoruz. Hiç kimse enkaz altında kalmayacak ve kimse 'Nerede bu devlet' demeyecek. Topyekün depreme karşı hazırlık yapacağız. Kısa sürede bunları gerçekleştireceğiz. Vadesi seçimlere kadar olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Seçimlerden sonra vadesi dolacak. Bizim üstümüze büyük yükler düşecek ve acı konular var. Hala enkaz altında kalanlar var. 50 bine yakın insan öldü. Bunun sorumluluğunu siyasi iktidar ne kadar kendi omzunda hissediyor? Allah rızası için bir kişi 'Ben bu işin sorumlusuyum' diye istifa etmedi.

Millet İttifakı olarak biz bu sorunları çözeceğiz. Ortak Mutabakat Metni'mizin temel felsefesi de budur. Devleti yeniden inşa edeceğiz. Kesilen kolonları yeniden inşa edeceğiz. Adaleti güçlendireceğiz. Hiçbir yargıç sultanın sofrasına oturmayacak.

Saray iktidarı, 'Her şeyi not ediyoruz' diyordu. Az önce söylediğim 11 madde, bir daha deprem felaketi ile karşılaşırsak bir kişinin canı bile kaybolmasın diye 11 temel ilkeyi açıkladım. Seçimlerden sonra bize yük düşüyor. Acil olarak yapacağımız şeyler var. Acil yapılacak listesini paylaşmak isterim.

Kentte evi ve iş yeri yıkılan veya yıkılacak olan tüm hak sahipleri bankalardan veya kooperatiflerden aldıkları kredileri silin. Bir bankamız bunun gayet güzel örneğini verdi. Diğerlerinden de bekliyoruz. Neyini isteyeceksiniz bu insanların?

Yeni konut ve işyeri yapımında depremzedelerden hiçbir bedel alınmasın. Neyi alacaksın zaten? Sosyal devlet zor günde kendisini gösterir.

Yıkılan konutların veya iş yerlerinin projelerinin onaylayanların yargılanması ve maliyetlerin onlardan alınması lazım. Mahkemeye vereceğiz onları. Onlar bu işten sorumluysa paraları onlar ödeyecek.

Kamu alacaklar var, bunların faizsiz ve uygun koşullarda taksitlendirilmesi lazım.

Kırsalda evi ve çiftliği olanların kredilerinin faizleri silinecek.

Üreticiye ivedilikle tohum, sulama, ilaç ve yem desteği nakden ödensin.

Üreticilerin elektrik borçlarını kamu ödeyecek.

Çiftçi kayıt sistemine göre üreticilere maliyet+makul kar eşittir taban fiyat garantisi verilsin.

Deprem yönetmeliklerine uygun olarak güçlendirilmesi gereken tüm yapılar için hak sahiplerine uygun koşullu ve uzun vadeli finansman sağlansın.

Oluşturacak Hasar Tespit Komisyonlarında çalışanlara güvence ve sorumluluk verilsin.

Konutları veya iş yerleri yıkılan veya yıkılacak tüm ailelerin yeni yaşam alanlarında internet hizmeti en azından üç yıl süreyle devlet tarafından karşılansın.

Depremde otomobil, tır, kamyonet, motosiklet, traktör gibi ulaşım ve hizmet araçlarını kaybeden depremzedelere yeni araç alımlarında faizsiz, uzun vadeli kredi sağlansın. MTV ve ÖTV alınmasın.

Deprem bölgesindeki işçilerin ücretleri bir yıl süreyle vergi dışında bırakılsın.

Depremzede ailelerin üniversiteye okuyan çocuklarından öğrenci harcı ve yurt ücreti alınmasın.

Deprem bölgesinde yerel yönetimlerin yıkılan veya kullanılmaz hale gelen altyapı inşaatlarını merkezi hükümet yapsın.

Özellikle kırsal bölgedeki kamu personelinin lojman ihtiyacı var, karşılanması lazım.

Deprem bölgesinin yeniden yapılanmasında kamudan ihale alan firmalara, kullanacağı personelin en az yüzde 25'ini o bölge halkından alma zorunluluğu getirilsin.

Devleti yönetenler bunların hiç farkında değil. Onlar çadır satmakla, Kızılay kanını satmakla meşgul. Kızılay'ın içine boşaltmakla meşguller. Vadesi seçimlerde dolacak bir iktidar var, Millet İttifakı olarak biz geleceğiz. Tamamını yapacağız. Hak nasıl aranırmış, yolsuzluk yapanlardan hak nasıl alınırmış görecekler.”

Haber Merkezi

Editör: Haber Merkezi II