Bilmeyenimiz yoktur bu şiiri. Ahmet Kutsi Tecer, Anadolu insanını ve Anadolu hayatını anlatır şiirinde: “Orda bir köy var, uzakta/ O köy bizim köyümüzdür/Gezmesek de, tozmasak da/ O köy bizim köyümüzdür...”

Büyük deprem bölgedeki köylerimizi de vurdu. Gezemediğimiz, tozamadığımız köylerimiz yıkıldı. Yatamadığımız, kalkamadığımız köy evleri yerle bir oldu. Seslerini duymadığımız, tınmadığımız köylülerimiz büyük sıkıntı içindeler. Gidemediğimiz, varamadığımız köy yollarımız harap oldu.Felaket bölgelerindeki o köyler de, bizim köylerimiz…

Gidemediğimiz köylerimizden gelen haberler çok kaygı verici. Bölgedeki 5 binin üzerindeki köyde yaşam  savaşı veriliyor. Evlerin zarar gördüğü bölgelerde barınma büyük sorun. Ahırların büyük bölümü çöktü. Tarımda kullanılan traktör ve benzeri araç ve gereçler hasar gördü. Hayvan kaybı büyük oranda değil. Ancak susuzluk ve yem sıkıntısı besiciyi ve çiftçiyi korkutuyor. Yem fabrikaları zarar görmüş. Üreticiden alınmayan sütler  dağıtılıyor. Hayvanlarına bakacak durumda olmayan köylüler,  yok pahasına satıyorlar. Hayvanların  nakli  büyük sorun. Isınma sıkıntısı, çadır, konteyner ihtiyacı oralarda da mevcut. Henüz yardım eli uzanmayan köylerin varlığından söz ediliyor.

Depremin etkilediği bölge, tarım faaliyetleri için ciddi büyüklükte. Depremin tarımın yapıldığı kırsal alanlara verdiği zararın boyutları tam olarak bilinmese de köylüler dertlerine kulak verilmesini istiyor. Çitçilerin zararını azaltmak amacıyla bazı tedbirler alınıyor. Çiftçilere mazot ve gübre desteği, yapılması öngörülüyor. Üreticilere de büyük ve küçükbaş hayvanlar için yem desteği verilmesi planlanıyor. Nakdi destekler yapılması da gündemde.

Depremin tarıma ne gibi etkileri olacağını önümüzdeki aylarda daha iyi hissedilecek. Bir fikir vermek için yazayım. Ülkemizdeki çiftçilerin yaklaşık %13’ bölgede yaşıyor. Depremin etkilediği 10 ilde Türkiye’deki toplam hayvan varlığının %15’i bulunuyor. 3,7 milyon hektar tarım arazisi ile 270 bin kayıtlı çiftçi var. Tarımsal hasılatımızın yaklaşık %15’i bu bölgeden karşılanıyor. Bölgede mısır, pamuk, kayısı, buğday, arpa, yer fıstığı, kırmızı biber gibi pek çok ürün yetişiyor. Yani gerek tarımsal, gerekse bitkisel üretim açısından ciddi potansiyele sahip bir bölge.

  Acilen  tedbirlerin alınması bekleniyor. Bu çerçevede dayanıklı ahırların süratle  yeniden yapılmasının önemine işaret ediliyor. Traktör, mazot, gübre, tohum, ilaç gibi önemli kalemlerin ivedilikle temin edilememesi halinde ciddi sıkıntılar yaşanacağı belirtiliyor. Görünen o ki büyük felaket,  bitkisel, tarımsal üretimi de olumsuz etkileyecek. İklim krizi ve kuraklıkla yaşanılan  sorunlara depremin yol açtığı eklendi.  Sıkıntılar katlandı.  Çiftçi, tohum, gübre, ilaç bulma, traktör edinme derdinde. Çiftçi, can ve mal derdinde, yuva bulma derdinde.  Topraklar,  ekilip, dikilmeyi bekliyor.

 Bölgede, yaşanan sorunların  çözümlenmesi, yaraların sarılması zaman alacak.  Tarımda yaşanan sorunlar, sıkıntılar bölge dışını da etkileyecek. Bölgeden yeterli ürün gelmemesi halinde gıda fiyatları daha da yükselecek. Hayat pahalılığından, ekonomik krizden bunalan  insanların  yaşamı daha da zorlaşacak. Ete, süte, peynire, ekmeğe,  meyvelere,  sebzelere  vs. deprem kaynaklı yeni zamlara hazırlıklı olunmalı. Bu depremle, köylerimizin günlük yaşantımızı ne denli etkilediğini bir kez daha gördük. Ne demişti  şair: “Orda bir köy var, uzakta/ O köy bizim köyümüzdür./ Gezmesek de, tozmasak da / O köy bizim köyümüzdür”…