Cumhuriyet’imizin ilk meclisinde, o Yüce Meclis’te 18 kadın millet vekilimiz vardı. Meclis toplantılarında milletin vekilleri meclise kapıdan girerken erkek vekiller kadın vekillerimize öncelik tanıyarak, meclis salonuna kadınların önden girmeleri için yol verirlerdi.

Cumhuriyet’imizin kuruluşunu müteakip yüz yıl sonraki farkı fark etmiş olmamız hepimizi derin bir keder havuzunda boğmuştur.

Yüz yıl önceki kadın milletvekili profiliyle bu günkü profil arasındaki görüntü ne büyük bir felakettir…

Nitekim, 16 Ağustos 2024, o Yüce Meclis’in iç atmosferinde bir kadın milletvekilimizin kafası yarılıyor.

Yüce bir soyun Yüce Meclis’inde yaşanan müessif hadiseye dünya tanık olmuştur. Yani dünyaya rezil olduk. Bu kabil manzaraları zaman zaman Kuzey Kore’de görüp çok üzülürdük.

Bir boy, bir soy ve bir millet olarak şapkamızı önümüze koyup uzun uzun düşünüp bir sonuca varma zamanıdır.

O Meclis ki, insan hak ve hukukun tecellisine dayanan; kadınıyla erkeğiyle çoluk ve çocuğu ile tüm insanların, canlı ve cansız varlıkların, çevrenin ve doğanın korunması, coğrafyamızda sürdürülebilir, kaliteli insan yaşamının tesisi konularında ihtiyaç duyulan yasaların çıkarıldığı, yasama hizmetlerinin yürütüldüğü, toplumsal barışın ve sükunetin sağlanmasında hukuksal alt yapıya dayalı temellerin atıldığı kutsal bir mevkidir.

Kadın vekillerin kafasının yarıldığı, vekillerin yerlerde sürüklendiği bir mekân değildir. Caddede sokakta, harici ortamlarda beş bin civarında kadının katledildiğini hepimiz biliyoruz ve TV kanallarında bu korkunç hadiselere tanık oluyorduk ama Yüce mecliste insan kanının akacağı hiç aklımıza gelmezdi.

Öyle anlaşılıyor ki, meclis bütünlüğü dahilinde TBMM kanununda ve meclis iç tüzüğünde mutlak bir revizyon çalışmasına, anılan müessif hadiselerin engellenmesine yönelik acil olarak radikal tedbirlerin öne çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Anılarımdan: 1963-1967 yılları arasında TBMM'de halk kulislerinde meclis çalışmalarını izlerdim. Kavga, sataşma ne demek, biraz dik başlı kişiliğe sahip olan, Afyon millet vekili rahmetli Osman Göbekli oturduğu koltuktan ayağa kalkıp biraz sivrildiğinde Meclis başkanı sanırım Sadi Irmak, elindeki ahşap çekici kürsüye bir kere vurduğunda sivrilen millet vekilleri su pus olurdu.

Meclis değil sanki tiyatro salonuydu orası. Nerden nereye, herkes haddini bilmeli çora çocuğa, 85 milyona örnek olmalı. TBMM’deki kan izleri hepimizi endişelendiriyor ve korkutuyor.