Elton John ve Bernie Taupin Marilyn Monroe anısına "Candle In The Wind" adlı şarkıyı bestelemişti...


"The Score" filminin (2001) setinde Marlon Brando yönetmen Frank Oz'u setten kovunca Brando'lu sahneleri Robert De Niro yönetmek zorunda kalmıştı..."My Favorite Wife" (1940) adlı filmin yeni çevrimi "Something's Got to Give" (1962) adlı filmin setinde Marilyn Monroe filmin bir sahnesinde çırılçıplak yüzmüştü...500 dakikalık çekimi geride kalan ve hiçbir zaman tamamlanamayan bu filmin setinde Monroe'nün oyunculuk öğretmeni Paula Strasberg 1965'te "My Fair Lady"le Oscar ödülü kazanacak olan ve beş kez yılın en iyi film yönetmeni dalında Oscar ödülüne aday gösterilen George Cukor sette yokmuş gibi Monroe'yu yönetmişti...


Cukor bu hakareti, büyük saygısızlığı hazmedemezdi, yönetmen sonraki günlerde, bu filmin setine devamsızlık rekoru kıran Marilyn Monroe'dan sonsuza dek kurtulmak için  Federal Bureau of Investigation Şefi / Führeri J. Edgar Hoover'ın kankası olan dedikodu gazetecisi Hedda Hopper'u arayarak Marilyn Monroe'nün filmden kovulduğunu ve oyunculuk kariyerinin tamamen öldüğünü ilan etti...


Bu filmdeki ("Something's Got to Give") erkek oyuncu baş rolü Dean Martin'e aitti...Martin sözleşmesi gereği Marilyn ayrılırsa yerine gelecek kadın oyuncuyu reddetme ya da onaylama hakkına sahipti...Dean Martin Marilyn'in yerine Lee Remick'in gelmesine onay vermedi...


Kim Novak ve Shirley MacLaine ise Marilyn'in kovulduğu bu rolü üstlenmeyi reddetti...


Annesinden devraldığı genlerden dolayı kendisi de şizofreniye yakalanan Marilyn Monroe  
uyku haplarına bağımlılık geliştirmişti...Manik depresif ve akut sinüzit teşhisine de sahipti...Aşırı uyku hapı tüketimi Monroe'nun bilincini yitirmesine neden oluyordu...Şampanya ile uyku hapını karıştırdığı saptanmıştı...Depresyonu onun bağışıklık sistemini çökertiyor ve hastalıklara karşı direncini zayıflatıyordu...Öldüğünde (Ağustos 1962) yapılan otopside kanında nembutal, seconal, klorhidrat bulunacaktı...


20th Century Fox Şirketi'nin Shirley Temple ve Elizabeth Taylor gibi gözde oyuncularından biriydi Marilyn Monroe...

20th Century Fox filmi "Cleopatra" 1963'te Kuzey Amerikada 67,058,823 bilet kesmişti...  


Marilyn Monroe Actors Studio'da oyunculuk dersleri almış ve burada tanıdığı Lee Strasberg'e, eşine (Paula) ve Strasberg çiftininin kızına (Susan Strasberg) daima abartılı bir değer ve önem vermişti...

Amerikalı siyasetçi Robert Kennedy'nin çalışanıyken Monroe'nun halkla ilişkiler danışmanlığına transfer olan Pat Newcomb da Monroe'un akıl hocalarından biriydi...

Paula Strasberg Monroe'un yazar Arthur Miller'la evliliğine bile itiraz etmişti...Strasberg ailesi Monroe'nun adeta beynini yıkamıştı...Monroe'yu yüzde yüz kontrol etmek istiyorlardı..."Something's Got to Give" filminden Paula Strasberg Monroe'nün oyunculuk öğretmeni sıfatıyla haftada 5000 dolar kazandı...


Annesinden devraldığı genlerden dolayı kendisi de şizofreniye yakalanan Monroe Yahudi Strasberg ailesinin beyin yıkamasından olsa gerek 24 Nisan 1962 Salı günü İran Şahı ve eşi Farah Diba Los Angeles'ta "Something's Got to Give"  film setini ziyaret ettiğinde "İran ile İsrail'in ilişkileri ne yazık ki çok soğuk" gerekçesiyle Şahla tanışmayı reddetti ve o gün de sete gelmedi...Şah pek çok film yıldızına çok yüklü ödemeler yapmasıyla ve onlarla gecelik cinsel ilişkiler kurmasıyla da büyük ün yapmıştı...İran Şahı'nın güzel kadınlara karşı eli açıklığı, cömertliği 20. yüzyılda dillere destan olmuştu...Şahı ziyaret etmesi için dünyanın en güzel kadınları özel jetlerle İran'a götürülüyor ve onlara inanılmaz büyüklükte ödemeler yapılıyordu...

104 kişinin görevli olduğu filmin setinde Şahı bu filmde görevli olmayan iki ünlü yıldız Ginger Rogers ve Bob Hope ağırlayacaktı...Bob Hope çeşitli savaş cephelerinde (İkinci dünya savaşı, Kore, Vietnam) Amerikalı askerlere moral gösterileri düzenlemişti...Şaha Marilyn Monroe'nün çok hasta olduğu için o gün sete gelemediği yalanı söylendi...


Marilyn Monroe'nun oyunculuk eğitimi gördüğü Actors Studio metot oyunculuğu eğitimi veriyor...

Film seti haricinde Meryl Streep gerçekten başbakan Margaret Thatcher'mış gibi, Robert Duvall gerçekten Stalin'miş gibi, Daniel Day Lewis gerçekten Abraham Lincoln'müş gibi, Bruno Ganz gerçekten Adolf Hitler'miş gibi, Joaquin Phoenix gerçekten Napoleon Bonapart'mış gibi, Natalie Portman gerçekten Jackie Kennedy Onassis gibi davrandığında buna metot oyunculuğu adı veriliyor, 200 kişiyi öldüren H.H. Holmes'u canlandıran bir oyuncunun bu ünlü caninin işlediği suçları işlemeye başlaması gibi bir şey bu...

Christian Bale Makinist filmi için 55 kiloya kadar düşüp Batman Başlıyor ve Kara Şövalye için de 86 kiloya çıktı. Vice filmi için 20 kilo alan ve ardından oynadığı Ford V. Ferrari için 31 kilo veren Bale, rollerine kendini adamasıyla biliniyor; o da bir metot oyuncusu...

Actors Studio mezunu oyunculardan bazıları:

Sally Field, Jane Fonda, Robert De Niro, Robert Duvall, Al Pacino, Dustin Hoffman, Marlon Brando, Harvey Keitel, Ellen Burstyn, Jill Clayburgh, Montgomery Clift, Bradley Cooper, James Dean, Steve McQueen, Paul Newman, Jack Nicholson, Sidney Poitier, Rod Steiger, Gene Wilder, Shelley Winters, Joanne Woodward, Karl Malden, Walter Matthau...


Marilyn Monroe'yu konu alan "Blonde" 


“Blonde”u, Peter Morgan imzalı “The Crown”, Pablo Larrain tarafından yönetilen Jackie Kennedy ve Diana Spencer filmleriyle birlikte izlediğinizde 20. yüzyılın en çok konuşulan dört kadınını yakından tanımış olacaksınız…

Marilyn Monroe (1926-1962) babasını hiçbir zaman tanıyamadı…Babasının kim olduğu bilinmiyor…Şizofren annesi (1902 doğumluydu) onu 7 yaşındayken öldürmeye kalkıştı…Annesi bu olaydan sonra akıl hastahanesine yatırıldı…

Marilyn Hollywood’un tüm hetero kodamanlarının (Darryl Zanuck dahil) tecavüzüne uğradı…

Judy Garland gibi Marilyn’de Hollywood stüdyolarının sözleşmeli kölelerinden sadece bir tanesiydi…Fox Stüdyosu’yla yaptığı yanlış ve sorunlu sözleşmelerden dolayı “Erkekler Sarışınları Sever”den Jane Russell 400.000 dolar kazanırken, baş rolde olduğu halde Marilyn Monroe 18.000 dolar elde etti…Çocuğu şizofren doğacak korkusuna kapılarak ya da film stüdyosu baskısıyla kürtaja zorlandı…Yanlış iki evlilik yaptı…Bir de düşük yaptı…Babasını tanımak ve sıradan ev kadını olmak en büyük hayalleriydi…Ancak gerçekte ABD Başkanı tarafından seks işçisi ve escort muamelesi gördü…Oysa Marilyn kitap okuyan, entelektüel bir insandı…Arthur Miller bile Marilyn Monroe’nun kitap analizlerine hayran kalmıştı…


Eşi Joe DiMaggio'dan dayak yiyen Marilyn Monroe 1954'te Amerikan askerlerine moral verebilmek için Güney Kore'ye gitti...Martha Raye ve Bob Hope gibi Amerikalı sanatçılar da savaş dönemlerinde Amerikan askerlerine moral verebilmek için cepheye gitmişlerdi...Monroe,  Güney Kore'de dört gün boyunca toplam on gösteride yaklaşık 100.000 askerin önüne çıktı... 

How to Marry a Millionaire (1953) filminde Marilyn Monroe'nün canlandırdığı karakter süper zengin Rockefeller ailesinden bir bireyle evlenmek istediğini söyler...

Monroe, evli erkekler, ABD Başkanı Kennedy ve onun Adalet bakanı kardeşiyle ilişkileriyle de 20. yüzyılda çokça adından söz ettirecekti...Biyolojik babasının reddettiği annesinin delirerek akıl hastahanesine kapatıldığı Monroe en iddialı oyunculardan biri olabilmek için Rilke, Dostoyevski,Halil Cibran, Albert Camus ve Bernard Shaw gibi yazarların kitaplarını okuyordu ve oyunculuk dersleri alıyordu...


IQsunun çok yüksek olduğu da saptanmıştı...New York aşığı olmasına rağmen Los Angeles'ta yaşıyordu...Truman Capote gibi aydınlarla Monroe yakınlaşmak için gayret göstermişti...

Üçbuçuk milyon dolara malolan “Bazıları Sıcak Sever” filmi ABD sinemalarında 25 milyon dolar hasılat elde ederken, Fransa’da 4 milyon 200 bin seyirci toplamıştı…“Bazıları Sıcak Sever”deki rolüyle Jack Lemmon, Altın Küre ile İngiliz Film Akademisi ödüllerini ve 100 bin dolar ücret almıştı…“Bazıları Sıcak Sever” ile Marilyn Monroe, Altın Küre ödülü, 300 bin dolarlık fiks ücret artı filmin hasılatından yüzde 10 (eline 4 milyon dolardan fazla geçmişti) pay elde etmişti…

“Bazıları Sıcak Sever”in konusu 1920-1933 yıllarında ABD’de içki yasağı uygulandığı ve içki kaçakçılığı yaparak  mafyanın ve bazı işadamlarının büyük servet sahibi olduğu dönemde geçer…14 Şubat 1929 Sevgililer Günü’nde Chicago’da 7 gangsterin katliamına (katliam gerçekten yaşanmıştı) tanık olan iki erkek müzisyen görgü tanıklarını öldürmeye kararlı gangsterlerden canlarını kurtarabilmek için kadın kılığına girerek tümü kadınlardan oluşan bir orkestra içinde saklanmayı dener…


“Bazıları Sıcak Sever”i Türk sineması 1964’te Türkan Şoray ile “Fıstık Gibi Maşallah”, 1970’te Feri Cansel ile “Fıstık Gibi”, 1975’te Perihan Savaş ile “Çapkın Kızlar” adıyla beyazperdeye uyarlamıştı…

Marilyn Monroe akıl hocalarının yardımıyla çalışmayı arzuladığı A sınıfı yönetmenler listesi hazırladı...


Bu liste: George Stevens, Fred Zinnemann, Billy Wilder, William Wyler, Alfred Hitchcock, Vittorio De Sica, Joseph Mankiewicz, George Cukor, Elia Kazan, Carol Reed, David Lean, John Huston, Joshua Logan, Lee Strasberg, John Ford, Vincente Minnelli...

Listede 1960'ların en önemli yönetmenlerinden Michael Anderson, Robert Wise,  Blake Edwards, Martin Ritt, Delbert Mann, J. Lee Thompson, Sidney Lumet ve Stanley Kubrick yoktu...


Jackie kendisini 1962'de 40 milyon Amerikalının önünde rezil eden kocası ABD Başkanı Kennedy'le 15 yıl önce 1953'te aşk evliliği yapmıştı...Kennedy "Blonde" (2022; yönetmen : Andrew Dominik; yapımcı: Brad Pitt) filminde anlatıldığı gibi ağır uyuşturucular verdiği Marilyn Monroe gibi sevgililerine Beyaz Saray dahil her mekanda ve her fırsatta tecavüz etmişti...Başkan Kennedy'nin zina eylemlerinden dolayı Jackie boşanmak isteyince süper zengin kayınpederi Jackie'ye milyonlarca dolar ödeyerek onun John Kennedy'den boşanmamasını garanti altına almıştı...

İki oğlu da (John ve Robert) Marilyn Monroe'yla ilişkiye giren Joseph Kennedy de bir dönem ünlü oyuncu Gloria Swanson'u resmi metresi olarak tayin etmişti...


29 Mayıs 1962 Salı: 


29 Mayıs 1917 Salı günü John Kennedy doğdu...Ayakkabı boyacılarının, berberlerin, hammalların bile borsada hisse senedi satın aldığını öğrenen John Kennedy'nin babası işadamı Joseph Kennedy (1888-1969) ve Charlie Chaplin (1889-1977) Ekim 1929'da Wall Street borsa çöküşünün yaklaştığını fark ederek ellerindeki yüklü miktardaki hisse senedini satarak nakide geçmişlerdi...


Aynı öngörüyü yapamayan Winston Churchill borsada epey para kaybetti...Joseph Kennedy 1938-1940 arasında ABD'nin dört kez Başkan seçilen siyasetçisi Franklin Delano Roosevelt'in (1882-1945) Londra büyükelçisi olarak görev aldı...


Münasebetsiz, patavatsız demeçleriyle de kamuoyu önünde ABD Başkanı Roosevelt'i zor durumda bıraktı...Yetmedi, bununla da kalmadı, Joseph Kennedy, Henry Ford, Walt Disney ve Charles Lindbergh gibi kanaat önderleriyle koalisyon kurarak


"Avrupalılar birbirlerini gebertirken biz sadece tarafsız seyirci olalım...Bırakalım birbirlerini öldürsünler...1917'de dünya savaşına Amerikanın (ABD) katılması büyük hataydı...Bu kez savaşın dışında kalalım"


fikrini hararetle, şiddetle savunarak Roosevelt'e 180 derece ters düşmüştü...


8 Kasım 1960 ABD Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adayı Richard Nixon 34,108,157 oy ve 219 delege elde edebildi, Demokrat Parti adayı John Kennedy 34,220,984 oy ve 303 delege elde ederek ABD Başkanı seçildi...

29 Mayıs 1962 Salı günü Başkan Kennedy doğum gününü kutladı...Başkan Kennedy'nin eşi Jackie Kennedy ve soprano Maria Callas, Başkanın metresi, sevgilisi Marilyn Monroe doğum günü kutlamasına katılmasa 29 Mayıs 1962'de New York Madison Square Garden'da kesinlikle birbirleriyle tanışacaklardı.

Bu, Başkan John F. Kennedy'nin 45. doğum günü kutlamalarının yapıldığı geceydi ve opera yıldızı Maria Callas, Milano'dan uçakla getirilmişti. Ancak gecede özellikle bulunmayan bir kişi varsa o da Başkan'ın eşi Jackie'ydi.


Kocasının metresi Marilyn Monroe'nun o gece şarkı söylemeye davet edildiğini öğrenen Jackie, bu doğum günü kutlamasına katılmadı...Dünya üzerindeki en harika sesi (Callas) dünya üzerindeki en seksi kadın (Marilyn Monroe) o gece gölgeledi ve unutturdu...

Marilyn Monroe erkekleri büyülerdi...Bulunduğu ortamlarda tüm rolleri çalar, tüm dikkatleri üzerine çekerdi...Belki de Marilyn Monroe Kennedy ailesinin bütün erkekleriyle ilişkiye girdiğini tüm dünyaya ilan etmesini önlemek için öldürüldü...


Çünkü Marilyn Monroe'nun ABD Başkanına "Karını boşa ve derhal benimle evlen" dediğini iddia edenler vardır...Monroe 40 milyon Amerikalının canlı yayında televizyonda seyrettiğini bildiğinden cinsel içerikli ve şimdilerde meşhur olan "Doğum Günün Kutlu Olsun, Sayın Başkan"ın yorumunu tüm Amerikalılara sunmaktan çekinmedi...


Gazeteci, yazar Dorothy Kilgallen o geceyi yazmıştı: "Marilyn, 40 milyon Amerikalının önünde Başkan'la sevişiyormuş gibi görünüyordu." Bütün Amerikalılar Amerikanın en seksi yıldızının ABD Başkanına ilanı aşkını canlı yayında seyretti...


Marilyn Monroe filmlerinin seyirci sayıları:


1953
Gentlemen Prefer Blondes
20,000,000


Niagara
4,166,666


How to Marry a Millionaire
12,166,666

1954
River of No Return
8,444,444

There's No Business Like Show Business
11,111,111

1955
The Seven Year Itch 12,000,000

1956
Bus Stop
9,000,000

1957
The Prince and the Showgirl
3,137,254


1959
Some Like it Hot
49,019,607

The Misfits
11,884,057


Marilyn Monroe'yu konu alan kitaplardan ve filmlerden bazıları:

Kitap: Timebends: A Life, (1987) Arthur Miller'ın anıları,
Kitap: Elia Kazan: A Life (1988) Elia Kazan'ın anıları,
Kitap: Marilyn: A Biography (1973; Yazarı: Norman Mailer),
Kitap : Blonde (2000) Yazarı: Joyce Carol Oates

Film: "Marilyn: The Untold Story" (1980; Yönetmenleri: Jack Arnold, John Flynn,Lawrence Schiller)
Film: Marilyn Monroe: The Final Days 2001; Yönetmen: Patty Ivins Specht)


Film: Blonde (2022; Andrew Dominik; Yapımcı: Brad Pitt

Candle In The Wind  

Goodbye, Norma Jeane
Though I never knew you at all
You had the grace to hold yourself
While those around you crawled
They crawled out of the woodwork
And they whispered into your brain
They set you on the treadmill
And they made you change your name
And it seems to me you lived your life
Like a candle in the wind
Never knowing who to cling to
When the rain set in
And I would've liked to known you
But I was just a kid
Your candle burned out long before
Your legend ever did
Loneliness was tough
The toughest role you ever played
Hollywood created a superstar
And pain was the price you paid
Even when you died
Oh, the press still hounded you
All the papers had to say
Was that Marilyn was found in the nude
And it seems to me you lived your life
Like a candle in the wind
Never knowing who to cling to
When the rain set in
And I would've liked to known you
But I was just a kid
Your candle burned out long before
Your legend ever did
Goodbye, Norma Jeane
Though I never knew you at all
You had the grace to hold yourself
While those around you crawled
Goodbye, Norma Jeane
From the young man in the twenty second row
Who sees you as something more than sexual
More than just our Marilyn Monroe
And it seems to me you lived your life
Like a candle in the wind
Never knowing who to cling to
When the rain set in
And I would've liked to known you
But I was just a kid
Your candle burned out long before
Your legend ever did
Your candle burned out long before
Your legend ever did

“Cleopatra” (1963)
*Roma İmparatorluğu’nun üç kıtada egemen olduğu bir dönemde 39 yıl yaşayan Mısır Kraliçesi Cleopatra (Doğumu: İsa’dan Önce 69-Ölümü: İsa’dan Önce 30) her dönem sinemanın ilgisini çekti…

1917’nin “Cleopatra” filminden günümüze ulaşan ne yazık ki bir görüntü bulunmuyor…

*Angelina Jolie’nin yönetmen Ang Lee’yle birlikte baş rolünde olduğu yeni bir “Cleopatra” filmi çekmek için Columbia Pictures’ın yöneticilerini uzun yıllardır adeta taciz ettiği de biliniyor…

*”Cleopatra” filmlerinin kuşkusuz en çok bilineni, tanınanı ve görkemlisi dokuz dalda Oscar adayı olan “Cleopatra”yla Elizabeth Taylor ve Richard Burton Oscar adaylığına ulaşamadığı gibi, film yönetmen dalında da Oscar adaylığı elde edememişti…44 milyon dolara malolan “Cleopatra”nın Kuzey Amerika (ABD-Kanada) harici küresel sinema hasılatı yedi yılda (1963-69 arasında) 14 milyon dolarda kaldı…“Cleopatra”nın, Kuzey Amerika haricindeki küresel sinema hasılatı Ocak 1970’te sadece 14 milyon dolardı…Yani film kelimenin tam anlamıyla batmıştı.

*Haziran 1963’teki New York’taki galasından itibaren, o dönemde 44 milyon dolara malolan “Cleopatra”nın (20th Century Fox filmi) masraflarını çıkaramayacağı anlaşılmıştı…Filmin Kuzey Amerika (ABD-Kanada) sinema hasılatı 57 milyon 777 bin dolara ulaştı…Kuzey Amerika hasılatının bugünkü karşılığı: 534 milyon dolar…Dört saat üç dakika süren filmi sadece Fransa sinemalarında 2 milyon 381 bin kişi izledi…

*Mart 1966’da Türkiye sinemalarına ulaşacak olan “Cleopatra”dan Mısır Kraliçesi rolündeki Elizabeth Taylor (1932-2011) 1 milyon dolar ücret ve hasılattan yüzde 10 pay alırken, Julius Caesar rolündeki Rex Harrison (1908-1990) 300 bin dolar ve Mark Antony rolündeki Richard Burton (1925-1984) 250 bin dolar ücretle yetinmişti.

*“Cleopatra”, yılın en iyi görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni, giysi tasarımı ve görüntü efektleri dallarında dört Oscar ödülü kazanırken, yılın en iyi filmi, erkek oyuncusu (Rex Harrison), özgün müziği, sesi ve kurgusu dallarındaysa Oscar ödülüne adaylık elde edecekti… Yönetmen dalında Oscar adaylığı elde edemeyen filmi, Joseph L. Mankiewicz (1909-1993) , Rouben Mamoulian (1897-1987) ve Darryl F. Zanuck (1902-1979) birlikte yönetmişti.


Beyazperdede ve televizyonda Cleopatra 1899’dan bugüne 134 kez çeşitli oyuncularla canlandırıldı…

Bunlar arasında, Vivien Leigh (“Caesar and Cleopatra-Nil Melikesi”;1945’te) , Sophia Loren ( “Due notti con Cleopatra-Two Nights with Cleopatra-Cleopatra’yla İki Gece”; 1954’te), Elizabeth Thompson (“Bewitched: Samantha’s Caesar Salad-Tatlı Cadı: Samantha’nın Sezar Salatası”; 1969’da) , Monica Bellucci (“Astérix & Obélix: Mission Cléopâtre-Asteriks ve Oburiks: Görevimiz Kleopatra” ; 2002’de) ve Judi Dench de ( “National Theatre Live-50 Years on Stage”; 2013’te) bulunuyor.


Özen Film’den Mehmet Soyarslan’ın “Cleopatra” (1963) filmiyle ilgili çarpıcı değerlendirmeleri şöyle:


“Film dağıtımcıları bir filmin seyirciden ne kadar ilgi görebileceğini tahmin etmek için bir soru sorarlar kendilerine: “Seyirci bu filme neden gitsin?” Sonra verdikleri cevabı değerlendirmeye çalışırlar. Örneğin, eğer bir filmin hem oyuncuları, hem yönetmeni ünlü ise o filmi tüm sinemalar göstermek ister. Eser ünlü bir romandan ise rağbet artar, yapımcı firma prestijli ve zengin bir firma ise daha da artar, hele yüksek bütçeli pahalı bir yapımsa ve de tüm bunlar reklam ve promosyon yolu ile çok iyi tanıtılmışsa, artık o filmin girdiği sinemalarda çok yüksek bir seyirci adedi ile başlangıç yapması kaçınılmazdır…Ama iyi bir başlangıç her zaman başarı getirmiyor. Bazen yapımcılar bu formüle çok güvenip hata da yapabiliyorlar.
Örneğin 1960 yılında 20th Century Fox Şirketi ünlü “Cleopatra” filmini bu tarz bir formüle güvenip, çekmeye başlıyor. Yönetmenliğini Joseph L. Mankiewicz’in üstlendiği filmde, Elizabeth Taylor Cleopatra’yı; Richard Burton Markus Antonius’u ve Rex Harrison da Julius Caesar’ı canlandırıyordu. Filmin çekimleri İngiltere’de başlıyor. Aksiliklerin bir türlü arkasının kesilmediği bu filmde, Elizabeth Taylor o ana kadar sinema tarihinde bir oyuncuya ödenen en yüksek ücreti alıyor. Bir milyon dolar artı hasılattan yüzde10… Çekimler iklim nedenlerinden İtalya’ya taşınmak zorunda kalıyor. Bu film için 26 bin kostüm yaptırılıyor, inanılmaz setler inşaa ediliyor ve o dönemin en pahalı filmi olma rekoru kırılıyor. Tam 44 milyon dolara mal oluyor “Cleopatra”. Yazılanlara göre, Elizabeth Taylor’un İtalya’ya gelişi de çok görkemli olmuş; bakın neler getirmiş bu güzel yıldız beraberinde: bir koca (Eddie Fisher), üç çocuk, beş köpek, iki kedi, bir sürü sekreter, düzinelerle hizmetçi ve set yakınlarındaki 14 odalı bir malikaneye yerleşmiş…Bir süre sonra Richard Burton ve Elizabeth Taylor arasında duygusal bir yakınlaşma başlamış. Dünyanın en büyük aşk hikayelerinden birinin tekrar canlandırılmasını üstlenen iki oyuncunun aşkı da tüm dünyada günün konusu olmuş…Sonrası çok ilginç... En büyük kadro; herkesin önem verdiği bir öykü, bu kadar yüksek yapım masrafı, basın desteği ile üç yıl aradan sonra Haziran 1963’te vizyona giren film o kadar kötü gidiyor ki sinema tarihinin en çok para kaybettiren filmi oluyor.
Amerika ziyaretimde bir 20th Century Fox mensubunun anlattıkları beni çok şaşırtmıştı: Gidenleriniz bilir; Los Angeles’da Beverly Hills semtinde, Avenue of the Stars (Yıldızlar Caddesi) adında Pico Bulvarı ile Santa Monica caddesini birleştiren, yaklaşık iki kilometre uzunluğunda, üzerinde Century Plaza Otelinin, Ronald Reagan’ın çalışma dairesinin yer aldığı Hyatt Regency Oteli’nin, iki alışveriş merkezinin, birçok gökdelenin bulunduğu, dört geliş dört gidişli muazzam bir cadde uzanır. Hatta “Die Hard” filminin çekildiği ünlü bina da bu caddededir. Caddenin sonunda Fox stüdyoları başlar. İşte bu cadde ve binaların bulunduğu tüm bu arazi bir zamanlar 20th Century Fox’un malıymış ve “Cleopatra” filminin zararlarını kapatmak için satılmak zorunda kalmış.”


1917’nin “Cleopatra”sı
Macaristan doğumlu William Fox tarafından New York Broadway’deki küçük bir sinema salonu olarak doğan Fox Şirketi baş rolünde Theda Bara’nın (1885-1955) olduğu ve 12 Ocak 1915’te gösterime sunulan “A Fool There Was” (Fox Film Corporation Yapımı; 67 dakika) ile ilk hasılat rekortmenine imza atmıştı…Bu filmin (“A Fool There Was”) çekimlerinde haftada 150 dolar kazanan ve Vampir’i canlandıran Theda Bara, Rudyard Kipling’in “The Vampire” adlı şiirine ve bu şiiri New York, Broadway sahnesine taşıyan Porter Emerson Browne’un 1909 tarihli oyunundan beyazperdeye uyarlanan “A Fool There Was”la erkek seyircilerin bir numaralı arzu kaynağı ve dönemin süperstarı olmuştu…Theda Bara, beyazperdede bedenini cüretkarca sergilemesiyle dünya çapında üne kavuşacaktı…Bugün kayıp film olan 1917’nin “Cleopatra”sıysa (Fox Film Corporation Yapımı; 125 dakika) 500 bin dolara malolmuş ve baş roldeki Theda Bara haftada dört bin dolar ücret almıştı…