Bu yazıda; Kutsal Roma Devletinin insanlığa kattığı, kutsallık yüklenecek kadar çok önemli değerler, kısaca/özet olarak serimlenecektir. Yanlış anlamalar olabilir diye, bir açıklama: İ:S: 10.yy da, Avrupa’da çeşitli derebeyliklerin/krallıkların konfederasyon halinde birleşerek adına da ‘Kutsal Roma İmparatorluğu’ dedikleri oluşumun, gerçek Kutsal Roma İmparatorluğu ile ilgisi yoktur…. 

    Söz konusu kutsal devletin kuruluşundan başlayalım. Bilindiği gibi binlerce yıl öncesinde, Boğazların iki yakasında yani Anadolu ve Balkan topraklarında, uygarlık düzeyi yüksek bir devlet vardı, ‘URUM ATIN’ Konfederasyonu. Başkenti ‘Astanbolu’ olan bu devlet dağıldığında; konfederasyon olarak kendine bağlı site devletleri kendilerini bağımsız olarak yönetmeye başladılar. Söz konusu site devletlerinin çoğunluğu Ege bölgesi ve Akdeniz kıyılarındaydı. İçlerinde en güçlüsü ve de en zengini Turıya idi. Yine bilindiği gibi Turıya Devleti dağılmaya başladığında; Turıya tiginlerinden bazılarına çok önemli görevler verildi. Görev verilenlerden biri de Tigin Önas (Aeneas) idi. Tigin Önas; kendine bağlı savaşçıları aileleriyle birlikte yanına alarak Ege Bölgesine, Lidya’ya gitti, Lidyalı yetkililer ile görüştü… Bölgedeki diğer site devletlerine de ulak gönderilerek; görev alacakların aileleri ile gelmeleri istendi. Gelenlerle birlikle üç gurup oluştu. Tigin Önas’ın gurbu, Tarkan önderliğinde bir gurup (Tarkan çok iyi bir devlet kişisi ve komutan idi) ve Turhan (Turhan da çok iyi bir devlet kişisi ve denizci idi) önderliğinde başka bir gurup oluştu. Hepsi de aileleri ile birlikte; Amazon anaların ünlü komutanlarından Simirana’nın kurmuş olduğu ‘Simirana’ kentine (İzmir) gittiler… Aylarca süren, deniz yolculuğu için gerekli gemi ve diğer gereksinimlerin hazırlanması için çalıştılar. 

        Sonunda denize açıldılar. Akdeniz’e ve de batıya doğru giderek; Sicilya adası ile İtalya ana karası arasındaki boğazdan geçerek, kuzeye- İtalya kıyılarına yöneldiler ve karaya çıktılar… İlerleyen süreçte Turhan, eldeki gemilerle ve denizcileriyle; Sicilya, Sardunya, Korsika ve Elba adalarının çevrelediği deniz sahasında tam bir egemenlik kurdu. Söz konusu deniz sahasına ‘Turhan Denizi’ (günümüzde ‘Tirhen’ denizi) adını verdiler. Karada ise Tarkan daha etkindi. İlk iş olarak bir başkent kurdular adını ‘Tarkan Kenti’ (günümüzde ‘Tarkanıum’) koydular… Önas ve gurubunun İtalya’ya yerleşmesinden sonra, zaman zaman özellikle Anadolu’dan yeni göçler olduğu bilinmektedir… İlk yerleşimlerden sonra başka kentler kurmak üzere tasarılar yapılıp uygulamalara başlamışlardı. İtalya’nın kuzeydoğu tarafına yani Po ovasına doğru gittiklerinde, başkaca Türk gurupları ile karşılaştılar. İtalya’yanın o yöresindeki Türkler; Kıpçak / Tatar/ Saka, (adına ne derseniz deyin) boyuna/boylarına mensup Türkler idi. Söz konusu Türk toplulukları; Karadeniz’in kuzeyinden ve Balkanlar üzerinden İtalya’ya gelmişlerdi. Bu iki Türk gurup hemen birleştiler, kaynaştılar ve hepsi birlikte TURSAKA = TURSKA, süreç içinde ETRÜKS diye anılır oldular. Fransız tarihçi Andre Piganiol, bu durumu kendince şöyle yazmış: “Etruria’da VAHŞİ ve FAKİR yerli halkın yanında, Tuna civarından gelmiş istilacılar, bir de iki dalga halinde, denizaşırı ülkelerden gelip orada yerleşmiş olanlar vardı.”

Etrükslerin İtalya’daki ilk yerleşim yerler

              (Devamı ‘KUTSAL ROMA İMPARATORLUĞU – 2 de)