Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin(ANSİAD)geleneksel toplantısına önceki gün ekonomi dünyanın duayenlerinden, aynı zamanda Dünya Gazetesi Yazarı olan Dr.Rüştü Bozkurt konuşmacı olarak katıldı.

Rüştü Hoca(Çünkü asıl mesleği öğretmenliktir)tadına yolum olmaz bir konferans verdi..

Rüştü Bozkurt ise Eskişehir’den tanışırız.

1974-1977 yıllarında Eskişehir Sonolay Gazetesi’nde birlikte çalıştık. Erdoğan Kahya da ekip de yer alıyordu.

Rüştü Hoca, o günlerde hem Tunalı Ortaokulu’nda öğretmenlik yapıyor, hem de Sononay’da ekonomi ağırlıklı yazılar yazıyordu..

Çok okuyan, çok araştıran, ülke sorunlarına kafa yoran ve çözüm önerileri üreten bir ekonomist Rüştü Bozkurt.

Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra ekonomi konusundaki çalışmalarına hız verdi Rüştü Hoca..

Kitaplar yazdı, raporlar hazırladı, Şişecam gibi Türkiye’nin en önemli kurumlarından genel müdür, danışman olarak çalıştı, halen de önemli kurumlara danışmanlık yapıyor..

Rüştü Bozkurt, “Belirsizliği Azaltan ya da Artıran Etkenler: Kuralların ve Kurumların Ekonomik Büyüme ve Refah Üzerine Etkileri ve Son Dönemde Yaşananlar” başlıklı konferansında Türkiye’nin sen önemli sorununun popülizm olduğunu söyledi.

“Popülizm en büyük düşmanımız” gibi çok çarpıcı bir tespitse de bulundu..

Antalyalı iş insanlarına krizlerin nedenleri ve krizi önleme yolları konusunda bilgiler aktaran Dr. Bozkurt, Ekonomik krizde kurumların yıpratılmasının, hukukun bağımsızlığının korunmamasının, ülke verilerinin güvensizliğinin başrolü oynadığını vurguladı.

Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizi dış güçlere bağlamanın doğru olmadığını belirten Bozkurt, şunları söyledi :

“ Elbette dış güçler vardır ve etkili olacaktır. Ancak sen önlemini niçin almadın, senin aklın yok mu, senin krizden çıkış programın yok mu, beceriksizliğini, öngörüsüzlüğünü, gerçekleri görememenin suçunu dış güçlere atarak işin içinden sıyrılamazsın”

Rüştü Bozkurt, verileri ile iyice güvenini yitiren Türkiye İstatistik Kurumu’na(TÜİK) şu sözlerle göndermede bulundu :

“Türkiye’nin en ciddi kriz meselesi, verileridir. TÜİK dahil hiçbir veri doğru değildir. Eğer bir ülkede veri sağlamlığı tartışılıyorsa o toplumun krizden kurtulma şansı yoktur. Türkiye derhal envanter ve veri seferberliği ilan etmezse krizleri tekrar yaşamak zorunda kalır”

Kalkınmanın itici gücünün istikrar, istikrarın itici gücünün de demokrasiyi pekiştiren ve sistem kontrolü yapan kurumların işlerliği olduğunu kaydeden Bozkurt, şunları söyledi :

 “Kurumların önemini 365 yıl önce Katip Çelebi yazıyor ama bugün sıradan insanımızı bir yana bırakalım, karar verme noktasında olan insanımızın önemli bir çoğunluğunun kurumların önemini içselleştirdiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilmemiz mümkün değil”

Yapısal değişimden sıkça söz edildiğini, ancak olayın derinliğine kimsenin girmediğini, ya da mevcut teknoloji ile girmenin de güç olduğunu kaydeden Bozkurt, Antalyalı iş insanlarına şu önerilerde bulundu :

“Kaynağınız varsa teknolojik donanımları satın alarak yapıyı kısa zamanda değiştirebiliriz, ama gerekli insan kaynağımız yoksa yapının içini doldurmakta zorlanırsınız. Teknolojiyi etkin kullanarak yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşabilmemiz için, teknolojik yatırımlarla birlikte insan kaynağı yatırımlarının yapılması da ülkemiz ekonomisinin ivedi sorunlarından birisidir”

Türkiye’nin ekonomisinin güçlenmesi, halkının refah seviyesinin yükselmesi için üretime dayalı yabancı yatırımcıya gereksinim olduğunun altını çizen Bozkurt,  şu değerlendirmeleri yaptı :

“Demokrasiyi güçlendirmezsen, hukuk sistemini tam bağımsız kılmazsan, özel sektörü teknolojisini yenilemesi açısından desteklemezsen işin zor.  Kurumları ve demokrasiyi güçlendirmeden kısır döngüyü kırmamız mümkün değil. Etkin yönetişim için yol gösterici planlara olan ihtiyacımızı kavramalıyız. Popüler kültürün yarattığı saptırılmış algılardan sakınmalıyız”