Siz Metin Demirtaş ile tanıştınız mı?
Yakaladınız mı o engin yürekli naif şairin sohbetini. Artık çok geç. Ama
düşüncelerini öğrenmek isterseniz arama motorunuz size yardımcı olacaktır. Ben
en çok “Akçaylı Elmacıların Türküsü” adlı şiirini sevdim. Ordan başlayalım,
asıl muhabbet ardından gelecek.
“………
Bismillah
Başlar elmacıların korkulu günleri
Hava koklanır, ayaz kollanır
Karacaoğlan düşer dillere
“Arılar da konmaz oldu pürene”
Ve de elma çiçeklerine
“Övsek mi?”
“Sövsek mi? Bu ilaçları icat edene”
Mart dokuzu geçilir
Ebrunun beşi altısı ve yedisinde
Karartır yürekleri
Tezli’den esen setçe bir yel
Fukura babam hep derdi
“Ya ondurur, ya dondurur bu Tezli’nin
özgeri”
……..”
Geçenlerde Elmalı Tekke Köy çiftçisi
Hüseyin’den söz etmiştim. Hani ürünlerini köyden toplayıp Antalya pazarında
satan, tezgahta kitap okuyan Hüseyin.
Yine bir yazı paylaşmış Tam da hakkını
arayan havalimanı işçileri “vatan haini” ilan edilirken, iğneden ipliğe gelen
zam, fırlayan dolara rağmen “biz de kriz yok” denirken. Ben yazıyı okuyunca
yukarda bir bölümü yer alan şiire döndüm.
Bakın Hüseyin pazara gelene kadar bir
elmanın ekonomik serüvenini ve geçmişe yönelik karşılaştırmasını nasıl yapmış:
Elma fidanı toprağa dikildikten 8 ile 13
yıl arasında tam verime ulaşır. Yani azami 10 yıl çiftçinin cebinden yer.
Verime oturmuş elma ağaçlarına kışın toprak gübresi atılır. 2002 yılında 20 TL
iken 2018 de 200 oldu.
Güz sürümü yapılır. Mazotun fiyatı 2002
yılında 1.8 TL iken şimdi 6.8 TL civarı.
Kışın budama yapılır. Budayıcıya soğukta
ayazda çalışması karşılığı 100 TL para ödenir. 2002’de yevmiye 20 TL idi. Bahar gelince “don- ayaz dolu” için
sigorta yapılır bahçeye. Çiftçi borçlanır. Eskiden iklimler bozuk olmadığı için
riskte yoktu.
Evet ilk tomurcukta Göktaş. Şu an tona maliyeti 300 TL’ yi geçti. 2002 yılında 50 TL idi. Yetmez. “ Kış ilacı”
ya da “konfidor kabuk biti ilacı” uygulanır. Sonra ikinci Göktaş, daha sonra
Mavi Bakır. Bunlar “fungusit mantar ilacı”dır.
Çiceklenme dönemi, bitki gelişim
düzenleyici amino asitler, çiceklenme sonrası testereli ari ilacı uygulaması
yapılır. Sonra iç kurdu uygulaması Haziran’dan Ağustos’un 15’ine kadar devam
eder. Haaa bu arada kırmızı örümcek ve pasakarı ilaçları uygulanır.
Bu arada damlama borusu, damlama sulama ve
damlama gübreleme 4 ila 6 kez tekrar eder. Arada yaprak gübreleri kalsiyum vs
vs. Tabi meyve tutumu iyi olursa arada “meyve teklemesi” yapılır onlara da
ayrıca yevmiye verilir.
Hasat zamanı gelir, 2002 yılında 20 kuruş
civarı olan soğuk hava deposu kirası 230 kuruş olmuştur. Gecen yıl 2.8 TL olan plastik kasa şu an 4.5
Tl. 2002 yılında ahşap kasa vardı. Hem sağlıklı, hem de her yıl kasa almak
zorunda değildik.
Yıllar içerisinde dolardan etkilenen
budamacının testere, makasından tutun gübre,
mazot, kasa, elektrik, sulama gideri, buzhane masrafı gibi her kalemde
dolara endeksli artış oldu. Oysa elma, 2002 yılıda 1.1 TL’ ye satılırken su
anda yine 1.1 TL.
Oysa bugün üretici elmanın kilosunu 5 TL’ye
satabilsin ki ayakta kalsın ve rekabet edebilsin. Maalesef uygulanan tarım
politikası sadece elmada değil tarım hayvancılık sektörünün her kolunda sanki çiftçiyi bitirmeye yönelik.
Biz pazarda elmaya 3TL dediğimiz zaman müşteri bize çemkiriyor.
İlerde bu fiyatlara elma yiyemeyecek haberi yok.
Hüseyin üretiyor, yerinde satarsa 1.1 TL’ye
anca müşteri buluyor. Antalya’ya kadar gelip pazarda satmaya çalışırsa 3 TL. Bi
ilave yapıp bitiriyorum. Sevgili Hüseyin haklısın. Bu ülkede parayı sadece bir
kesim kazanırsa çark dönmüyor. Asgari ücretli kazanacak ki harcayacak. O
harcayacak ki esnaf kazanacak. Gelir seviyesi düşük olduğu sürece alım
olmayacak, alım olmayınca üretim de bitecek.