Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrenciyken hocalarımız "Devletlerin belirli bir konuda attıkları adımların, izledikleri politikaların bilinen, açıklanan "zahiri" nedenleri olabilir, bir de herkesçe bilinmeyen, açıklanmayan "hakiki", gerçek nedenleri olabilir. Açıklanan nedenlerle, gerçek niyetler, hesaplar, planlar farklılık gösterebilir. Devletlerin attıkları adımların , izledikleri politikaların gerçek nedenlerini, devlet adamların gerçek niyetlerini, hesapların, planlarını anlamaya, öğrenmeye çalışın. Örneğin geçmişte Afrika kıtasını ele geçiren emperyalistler "kıtaya medeniyet götürme" gerekçesine sığınmış, kıtanın zengin doğal kaynaklarını sömürme niyetlerini gizlemeye çalışmışlardır. "Medeniyet" kavramına dün sığınıldığı gibi bugün de "insan hakları, özgürlük, demokrasi" gibi kavramlara sığınarak gerçek niyetlerini gizlemeye çalışanlar olabilir. Bu itibarla ,salt açıklanan nedenlerle, gerekçelerle yetinmeyin, gerçek niyetleri ortaya çıkarmağa çalışın " derlerdi.
Kamudaki görevlerim boyunca hocalarımın bu öğütlerini her daim akılda tuttum. Görevlerim boyunca ,. insanların eline Kutsal Kitabı tutuşturanların Afrika’nın zengin doğal kaynaklarını yıllar boyu nasıl sömürdüklerini gördüm. Özgürlük, demokrasi adına ülkelerin nasıl bölünmek istendiğini gördüm. Emekli olduktan sonra da gelişmeleri bu açıdan izlemeğe, değerlendirmeğe gayret ediyorum. Bu bağlamda, ülkemizde ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde, iktidarın yeni anayasa konusunu gündeme taşımasının nedenlerini anlamaya çalışıyorum.
AKP, son aylarda. her vesile ile, yeni anayasa çağrısında bulunuyor AKP sözcüleri. 1982 Anayasasının miadını dolduğunu söylüyorlar. Yamalı bohça durumundaki anayasadan milletin memnun olmadığını ileri sürüyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçen hafta TBMM'nin yeni yasama döneminin açılışında yaptığı konuşmada yeni anayasa ihtiyacına geniş yer verdi. Erdoğan, barış ve demokrasiyi güçlendirecek, ekonomik büyüme ve refaha, özgürlüklere daha fazla alan açacak yeni bir anayasaya gereksinim duyulduğunu açıkladı. Yeni anayasanın, kutuplaştırıcı değil uzlaştırıcı, ayrıştırıcı değil, birleştirici, yasakçı değil özgürlükçü olmasını arzuladıklarını vurguladı.
Kulağa hoş gelen sözler görüşler bunlar. Keşke gerçek olsa. Ancak bu çekici beyanların ötesinde AKP'nin yeni anayasa ile ilgili gerçek niyetlerini belirleyebilmek açısından öncelikle şu sorulara yanıt aramak gerek:
22 yıldır iktidarda olan AKP geçen süre içinde mevcut anayasaya saygı konusunda iyi bir sınav vermiş midir ? Her türlü fikre saygı göstermiş midir? Kutuplaştırıcı politikalardan uzak durmuş mudur? Özgürlükçü politikalara ne denli önem vermiştir? Mevcut anayasanın hangi maddeleri iktidara politikalarını uygulamada engel olmuştur? AKP'nin istekleri doğrultusunda yapılan değişikliklerle "Tek Adam Sistemini" getiren mevcut anayasadan millet neden memnun değildir? Memnuniyetsizliğin temel nedeni "Tek Adam Sistemi" olabilir mi?
Mevcut anayasa gerçekten yapılan onca değişikliklerden sonra artık bir "darbe anayasasından" ziyade "Tek Adam Anayasası" özelliğini taşımakta. AKP iktidarı 2010 ve 2017'de mevcut anayasada kapsamlı değişiklikler yaparak kendine uyarlamıştır. O halde AKP'nin yeni anayasa istemesinin gerçek nedenleri ne olabilir? AKP'nin gerçek niyeti, hesabı, planı ne olabilir? Açıklanan nedenlerin ötesinde başka niyetler, hesaplar olabilir mi?
Erdoğansız bir AKP'nin kısa süre içinde güç mücadelesi içine girerek dağılabileceği, ardından bir hesaplaşma döneminin yaşanabileceği öngörüsünde bulunanların, Erdoğan'ın iktidarda kalma süresini olabildiğince uzatmak amacıyla çeşitli senaryolar üzerinde kafa yordukları iddia edilmekte. Bu bağlamda, Külliye'de bir ekip tarafından kapalı kapılar ardında kaleme alınan bir anayasa planından söz edilmekte. Erdoğan'ın da sıcak baktığı bu plana siyasi partilerin ortak olmalarının arzulandığı söylenmekte. Planı hazırlayanlar gerçek niyetlerinin, Erdoğan'ın 2028'de Cumhurbaşkanı seçimine katılmasını sağlayacak hukuki zemini hazırlamak olduğu, anayasanın içeriği ile ilgili vurgulanan parıltılı ifadelerin, bu niyetin ambalajı niteliğini taşıdığı belirtilmekte. Bu niyetin farkında olan muhalefetin, yeni anayasanın kapsayıcı, birleştirici, uzlaştırıcı ve özgürlükçü olacağı şeklinde beyanlara itibar etmeyecekleri ileri sürülmekte.
Yeni anayasa istenmesinin gerçek nedeni bu olabilir mi? İktidarın gerçek hesabı, niyeti, planı bu olabilir mi? Bu talebin arkasında başka nedenler de olabilir mi? Üzerinde düşünülmesi, cevap aranması gereken sorular bunlar.
Sosyal medyada bu konulara eğilen, yorumlarda, değerlendirmelerde bulunan yurttaşlar görülmekte. Bir yurttaşın şu yazdıkları son derece dikkat çekici:
“2017’den bu yana yapılan tüm Anayasa değiştirme girişimlerinin temelinde Erdoğan'ın görev süresini uzatma çabası yer almaktadır. 2014’de Cumhurbaşkanı olduktan sonra bu konu üzerinde düşünülmeye başlandı ve 2017 Anayasa değişikliğini takiben yapılan 2018 seçimiyle aslında 2021’de sona ermesi gereken görev süresinin, yeni anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı süresi beş yıla indirildiğinden,2023’e kadar uzaması sağlandı. 2023’de Cumhurbaşkanlığı seçimine mevcut Anayasa’daki amir hükme rağmen 3.kez iştirak edilerek görev süresi bu sefer 2028’e uzatıldı.(Bu suretle 2021’de bitmesi gereken orijinal 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı dönemi kadar bir süre yani yeni bir 7 yıl kazanılmış oldu.) Bu uygulama devam ederse, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde iki kez Cumhurbaşkanlığı yapılmış olacağı için 2028 seçiminde normal olarak aday olunamayacak. Çare? 2028’den önce bir Anayasa değişikliği daha yapılması ve mesela Anayasadaki “iki dönem” kuralının kaldırılarak hiç bir sınırlama konmaması. Bu suretle daha bir kaç dönem hizmet imkanı sağlanması. Bu gerçeğin bilincinde miyiz? ”
Yurttaşımızın sorduğu "Bu gerçeğin bilincinde miyiz?" önemli bir soru.
Mevcut anayasanın değiştirilmesi gerektiğini öteden beri savunduğunu yazan bir yurttaşımız ise, iktidarın yeni anayasa istemesinin nedenlerinin çeşitli olabileceğini söylüyor.. Yurttaşımız der ki:
".Anayasanın değiştirilmesi. gerekli. Ancak bu olgu Cumhur İttifakı'nın insafına terkedilemeyecek kadar ciddi bir konudur. İlk 4 madde ile sorunumuz yok dense de önemli kuşkularım var.. Erdoğan'ın yeniden aday olabilmesi nedenlerden biri. . Çok doğru. İkincisi yeni Anayasa ucube başkanlık sisteminin yeniden kurumsallaştırılması hedefine yönelik olacaktır. Oysa parlamenter sisteme geçilmesi zorunlu. Üçüncüsü ilk 4 madde değiştirilmese bile daha sonraki maddelerde yapılacak değişikliklerle istedikleri rejimi kurabilmeleri olası. Bu nedenlerle yeni Anayasa bir tuzaktır. "
Bir yurttaşımız da iktidarın gerçek niyetinin anayasanın ilk dört maddesini ortadan kaldırmak olduğunu ifade ediyor. Yurttaşımız bu görüşlerini şu şekilde açıklamış:
"Bugünkü anayasa 1982 anayasası filan değildir. 1982 anayasası zamanla çeşitli değişiklere uğramıştır. Ancak en önemli değişiklik, 2017 yılında yapılan değişikliktir. Bu değişiklikle ülkedeki siyasi sistem tamamen ortadan kaldırılmış, yerine bugünkü başkanlık sistemi getirilmiştir. Ortada ne parlamenter sistem kalmış, ne icracı hükümet kalmıştır. Her şey tek kişiye bağlanmıştır. 1982 anayasasının baskıcı kurum ve kuruluşları ise (YÖK,RTÜK vb.) olduğu gibi varlıklarını sürdürmektedir. Şimdi bu AKP neyi değiştirecekmiş. Tek adam rejimini mi? Yoksa baskıcı kurumları mı ortadan kaldıracak? Bu konuda bir şey söylüyorlar mı? Tabii ki hayır. Bunların derdi varsa yoksa, anayasanın ilk dört maddesi. İçinde Türk, Atatürk, demokratik, laik hukuk devleti geçen maddeleri ortadan kaldıracaklardır. İstedikleri budur.."
Bir yurttaşımız ise konuya farklı bir açıdan yaklaşmış. Yeni anayasadan ziyade ülkenin öncelikli diğer sorunlarına çözüm bulunması gereğine işaret ediyor. Şunları yazmış yurttaşımız:
"Ahh, bu iktidar acaba ne zaman, kendi çıkarlarına uysun diye, değiştirdiği ve yamalı bohçaya çevirdiği anayasanın değiştirilmesi konusunda, halkın kendilerini hiç güvenilir bulmadığını anlayacak? Üstelik üzerinde değişiklik yaptıkları Anayasa'ya saygı göstermedikleri görülüyor. Asıl gündem, enflasyon, adaleti sağlayamayan yargı, siyasetin yargıya müdahalesi, ülkeyi perişan eden sığınmacılar sorunu, mülteciler sorunu, ve tarikatların pençesinde yürütülmeye çalışılan eğitim politikası.! Önce bu sorunları çözsünler. Tek Adam yönetiminde Türkiye tam bir Orta Doğu ülkesi oldu."
Bence de ülkenin gerçek gündemi ekonomik kriz. İştir, aştır, ekmektir. Yeni anayasa değil. Bu krizi yaratan da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Tek Adam Sistemidir. Milletvekilleri Meclis'ten çıkıp Kızılay'a doğru yürüsünler ve halka gerçek gündemlerini sorsunlar. Yeni anayasa konusun gündeme taşıyanların, halkın gerçek gündeminden ne denli uzak olduklarını , halkın iktidarın gerçek niyetlerinin farkında olduğunu görsünler…