1
2002'den bugüne son hızla giderken freni patlayan kamyonun içinde olma duygusunu yaşayan, deneyimleyen on milyonlarca insanımız var!
2
AKP propagandasına göre 24 Temmuz 1923 Salı günü imzalanan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi kabul edilen Lausanne sözleşmesinin gizli maddeleri vardı...AKP propagandasına göre Türkiye aslında doğalgaz ve petrol zenginiydi...AKP progagandasına göre 100 yıl boyunca bunları bulup çıkarmamız yasaklanmıştı...AKP propagandasına göre yasağın kalkacağı 2023'te Türkiye dünyanın en zengin ülkesi haline gelecekti...
AKP'ye gönül vermiş herkes ağız birliği etmişti ve şöyle dediler:
‘Lozan Antlaşması 100 yıl süreli yapılmıştır. Antlaşmaya ekli gizli maddelerde, Türkiye’nin bor ve petrol başta olmak üzere madenlerini çıkarması yasaklandığı için biz bunlardan yararlanamıyoruz. Antlaşmanın süresi 2023 yılında dolacak, dolayısıyla 2023’den itibaren madenlerimizi yer üstüne çıkarıp kullanarak ve ihraç ederek hızla gelişmiş ülke statüsüne geçeceğiz.’
3
İLBER ORTAYLI'NIN HÜRRİYET GAZETESİ'NDEKİ YAZISI:
Tarihçi- yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Türk ordusunun Mudanya Mütarekesi sırasında kendi süngüsü ile çizmiş olduğu sınırlar Lozan’da taviz verilmeden savunulmuştur. Lozan Antlaşması’yla Boğazlar üzerindeki İngiltere’nin üstün kontrolü kaldırıldı. Lozan’da gizli hüküm yoktur. 100’üncü yılda gizli maddelerin açığa çıkmasından bahsedenler hayalperestlerdir." değerlendirmesini yaptı.
İLBER ORTAYLI:
Türk ordusunun Mudanya Mütarekesi sırasında kendi süngüsü ile çizmiş olduğu sınırlar Lozan’da taviz verilmeden savunulmuştur. Lozan Antlaşması’yla Boğazlar üzerindeki İngiltere’nin üstün kontrolü kaldırıldı. Lozan’da gizli hüküm yoktur. 100’üncü yılda gizli maddelerin açığa çıkmasından bahsedenler hayalperestlerdir.
Lozan üzerine Dr. Rıza Nur’un sonradan yazdığı hatırattaki pasajlar realiteyle uyuşmazlıktan çok kendi içinde tutarsızdır. Bu tarih yazarının ve Milli Mücadele’ye katılan baş delege yardımcısının hatıratı ortada garip söylentilerin ve değerlendirmelerin, hayal mahsulü tasvirlerin yapılmasının nedenlerinden biridir.
Lozan’da gizli hüküm yoktur. Rahmetli Seha Meray Hoca’mız ve Büyükelçi’miz, Dışişleri Bakanı’mız Osman Olcay’ın birlikte Lozan ve Montrö zabıtlarını, layihaları dikkatle çeviren, emande (tashihli ve karşılaştırmalı) eden bir faaliyetle ciltler dolusu eseri ortaya koydukları halde bırakın kahve sohbeti tarihçilerini, akademisyenlerin bile bu işe dikkat etmediği görülmektedir. 100. yılda bir referandumdan ve gizli maddelerin açığa çıkmasından bahsedenler hayalperestlerdir. Türkiye tarihçiliği hayalperestler veya komplo teorisi arayanlar için çok uygun bir alan haline getirildi. Sorun, bu tip tarihçilerden çok bunlara inanmaya hazır diğer okumuş yazmış takımıdır.
Antlaşma sürüyor, bunun 100. yılı yok, şartların değişmesi ve zorlaması karşısında bu antlaşmaya uymak isteyenlerin yeniden bir antlaşma toplaması gerekir; kolay değildir ve gereği de yoktur. Lozan Antlaşması’nın hükümleri nasıl değişir? Tıpkı Montrö’nün Boğazlar rejimini değiştirmesi gibi; o kadar açık. Kanunlar hiyerarşisinde hiç şüphesiz ki beynelmilel antlaşmaların meclisler tarafından tasdikiyle metinler üstünlüğe sahiptir. Mesela; gözlemci olarak katıldığı bu sulh konferansı tartışmalarına Amerikan Senatosu’nun, konu önlerine getirilmediği ve açıkça reddetmedikleri için onların da bu hükme uyması gerekir.
Karadeniz devletlerinin ticari ve bahri seyrisefain anlamında saklı hükümleri vardır. Ticari yönden bu kongreye katılanlar, gözlemciler, konferansın taraftarı olarak hükümlere uyanlar ayrıdır. Lozan Antlaşması sırasında Türkiye sınırları içinde Hatay yoktu. Bu değişiklik de sonradan tanındı. İşgal eden ve kaybeden arasında bir anlaşma var. Bu bir istirdattı ve iki ülke (Fransa ve Türkiye) anlaşmıştı. Bu konuda bile bir sorun olmadığı açıktır. Herkes kendine göre muhayyel bir ülke için referandum zamanının geldiğini tekrarlayabilir. Oysa milletlerarası alanda böyle bir olayın teşekkülü hiç de sanıldığı kadar kolay değildir. Başka şartlar, değişimler ve zorlamalar gereklidir.
4
13 yıl önce 2011 yılında Başbakan Erdoğan "2023'te kişi başına düşen gelir 25 bin dolar olacak " demişti...2024'te bu rakamın sadece % 50'si gerçekleşti...
5
Hazine ve Maliye eski Bakanı Nureddin Nebati, konuşmasında daha önce ‘Biz Ortodoks politikaları bir tarafa koyduk. Artık heterodoks politikalar geçerli” sözleriyle anlatmaya çalıştığı ‘ekonomi modelini' şöyle anlatmıştı...
“Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır. Amerika, İngiltere, İtalya ve Almanya başta olmak üzere heteredoks literatürü olduğunu biliyoruz. Kitaplar yazılıyor.”
6
Bilgi Üniversitesi'nde Ekonomi ve Finans bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Levent, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in politikaları hakkında "Kurdukları yeni sisteme likidite sağlanması gerekiyor ve Şimşek’in de tek derdi bu. Enflasyonla ve fakirlikle mücadele falan etmiyor" yorumunu yaptı.
Gazeteci Fatih Altaylı, Prof. Haluk Levent'in Şimşek hakkındaki yorumlarını da aktardığı yazısında, "Doğrusunu isterseniz ben de 'ehveni şer' yani 'kötünün iyisi' hatta 'berbatın nispeten iyisi' olarak Mehmet Şimşek’in AKP’nin bulabileceği en makul bakan olduğunu söylüyorum" görüşünü dile getirdi.
Altaylı, yazısında Prof. Levent'in ise şu sözlerini aktardı:
"Son zamanlarda merkantilist politika kavramını sıkça kullandığını görüyorum. Şimşek politikalarının kökünde endüstrileşme öncesi toplumlarda içe kapalı bir ulusal Pazar yaratmayı amaçlayan merkantilizm ile ilgisi olamaz. İç talebin daraltılması ve ihracat yönelimli bir politikanın uygulanıyormuş gibi yapılması, o ekonomi politikası setini merkantilist kılmaz.
Küreselleşmenin ortasında herhangi bir ulusal ekonomide merkantilist politika uygulanması mümkün değildir. Tabii bir de Neomerkantilizm var. Ama Şimşek’in politikaları onun temel ilkelerine de uygun değil. Bunlar aslında yabancı sermaye ve dünya ekonomisi ile entegrasyon diye ölüp bitiyorlar. Çünkü içerdeki çetelerinin beslenebilmesi için dış kaynak ihtiyaçları var.
Kurdukları yeni sisteme likidite sağlanması gerekiyor ve Şimşek’in de tek derdi bu. Enflasyonla ve fakirlikle mücadele falan etmiyor.
Onun tutturduğu söyleme bakılacak olursa açıkça ifade edilmese de yapılmak istenen enflasyonun düşmesi ve makul bir reel faiz sağlanabilmesi için kabul edilebilir bir nominal faiz oluşmasına temin etmek ve dışardan sermaye çekmek için asgari güvenilir bir rejim oluşturmuş hissiyatı uyandırmak.
Şimşek’in bundan başka bir derdi yok. Bu açıdan bakıldığında 'epistemolojik kopuşçulardan' tek farkı daha rasyonel bir soygun zemini hazırlamaktan ibaret.”
7
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı:
“Fakirler zenginlere özenirse, şükretmezse ve nankör ise, asla bu dünyada mutlu olamaz.”
8
Japonya'da saatlik asgari ücretin 50 yen artırılması planlanıyor. Bu artışla ülke ortalaması 1.004 yenden 1.054 yene çıkacak. Yani saatte 251 TL olacak...
9
ALMANYA'NIN 1921-1923'TE YAŞADIĞI HİPER ENFLASYON YAKAMIZDAN DÜŞMÜYOR
With government in control of monetary policy, the chief threat in the field has become inflation.
Para politikasının hükümet tarafından kontrol edilmesiyle bu alandaki en büyük tehdit enflasyon haline geldi.
Friedrich August von Hayek (1899-1992)
Süleyman Demirel ve ABD başkanı Ronald Reagan enflasyon konusunda görüş birliği içindedir...
Demirel:
Esasen enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar. Borcu olan borcunu ödeyemez. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler.'Türkiye'nin birinci sorunudur enflasyon. Hakikaten bugün, enflasyon dediğiniz halk günlük yaşar, halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esas enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir"
ABD'nin 40. Başkanı Ronald Reagan :
Enflasyon bir soyguncu kadar şiddetli, bir silahlı soyguncu kadar korkutucu ve bir tetikçi kadar öldürücüdür.
10
KİRA DEĞİL BELA
Endeksa verilerine göre Temmuz ayı itibarıyla Ankara’da ortalama kira 20 bin 965 TL olurken ilçeler arasında gerek konutların vasıfları gerekse bölgesel faktörün etkisiyle kiralarda önemli ayrışmalar meydana geliyor. Endeksa verilerine göre Ankara'nın ilçelerinde konut kirası ortalamaları şu şekilde oldu:
Bala 20 bin 102 TL
Gölbaşı 20 bin 188 TL
Çamlıdere 22 bin 477 TL
Çankaya 24 bin 373 TL
11
Sabah gazetesi'nden Betül Alakent il il öğrencilerin yurt fiyatlarını derledi.
Özel yurt fiyatları kiralarla yarışıyor: 80 bin TL'ye kadar çıkıyor…
Büyükşehirlerde yurt ücretleri cep yakıyor. Aylık 25 bin TL'den başlayan tek kişilik oda fiyatları, kiralarla yarışıyor. Oda-kahvaltı olan bazı yurtlarda, öğle ve akşam yemeği imkanı yok. Çamaşır yıkama ise ücretli...
İzmir'de ise tek kişilik oda fiyatı 20 bin TL'den başlıyor. Ancak şehirdeki özel üniversitelerin çevrelerindeki yurtların fiyatları tek kişilik odalarda aylık ortalama 40 bin TL civarında. Bu yurtlarda kahvaltı ve akşam yemeği sunuluyor. Bazı yurtlar okula servis hizmeti de veriyor. Bu ekstra hizmetler bazılarında yurt fiyatlarına dahilken bazılarında ise ekstra ücretlendiriliyor.
Özel yurt fiyatlarının en uygun olduğu illerden biri Konya. 12 taksit ödeme ile tek kişilik odaların fiyatı ortalama 15 ila 17 bin TL arasında. 2 kişilikler 13 bin ila 15 bin TL, 3 kişilikler 9 bin ila 11 bin TL, 4 kişilikler 7-8 bin TL, 6 kişilik odalar ise 5 bin ila 6 bin TL arasında. 6 gün oda kahvaltı sunulan yurtlarda, Pazar günü kahvaltı yok. Akşam yemeği ise öğrencilere sunulan mutfaklarda yapılabiliyor.
İstanbul başta olmak üzere Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde yurt fiyatları kiralarla yarıştığını kaydeden Alakent, "Öyle ki bu üç şehirde tek kişilik bir odada ortalama fiyatlar aylık 20 bin TL'den başlıyor, bu fiyat özel üniversitelerin yurtlarında 80 bin TL'ye kadar çıkıyor" ifadelerini kullandı.
Yurt fiyatlarında en yüksek ilin İstanbul olduğunu kaydettiklerini söyleyen Alakent, "Beşiktaş'ta bir kız yurdunda kahvaltı dahil, öğle ve akşam yemeği yok sunulmayan tek kişilik oda fiyatı 35 bin TL. Bu fiyatta elektrik, su, internet bulunuyor. Ancak çamaşır yıkama için makine başına 55 TL ücret talep ediliyor. Beşiktaş'ta özel erkek yurdunda iki kişilik oda fiyatı kahvaltı dahil aylık 24 bin TL. Burada da oda-kahvaltı var, öğle ve akşam yemeği ise yok. Mutfağınız var mı diye sorduğumuzda ise, "Hayır yok. Çevrede birçok restoran var. Uygun fiyatlı kamu tesisleri de bulunuyor. Oralarda yiyebilirler" şeklinde yanıt veriliyor. Hal böyle olunca öğrencinin aylık gideri de katlanıyor" dedi.
Alakent, araştırmalarından edindiği "İstanbul Avcılar'daki bir yurtta ise tek kişilik oda fiyatı 26-27 bin, iki kişilik oda fiyatı ise 19 bin 500 ila 22 bin 500 TL arasında değişiyor. Bu fiyat oda büyüklüğüne göre değişiyor. İki kişilik, iki oda banyo ve tuvaleti ise ortak kullanıyor. Yurt ücreti 9 taksit halinde ödenirken, sadece oda kahvaltı hizmeti veriliyor" bilgilerini de paylaştı.
"İstanbul'da kiraların nispeten uygun olduğu bir semt olan Esenyurt'ta ise tek kişilik oda fiyatı 25.500 TL'den başlıyor" ifadelerini kullanan Alakent, "Kahvaltı ve akşam yemeği bu fiyata dâhil. Ancak bölgede 2+1, 15 bin TL'ye kiralık daireler bulunuyor. Beyoğlu Halıcıoğlu'nda bulunan bir yurt ise peşin ödeme ile çalışıyor. Yurttan verilen bilgilere göre, 2 kişilik oda fiyatları, 9 ay konaklama şartı ile 225 bin, 4 kişilik oda fiyatı ise 210 bin TL. Yüzde 10 vade farkı ile 4 taksit yapılan yurtta sadece kahvaltı veriliyor" dedi.
"Ankara'da ise tek kişilik oda fiyatları 20-25 bin TL arasında değişiyor. İki kişilik odalar ise 16-20 bin TL arasında bulunuyor" diye belirten Alakent, "Ankara'daki yurtlar İstanbul'a göre daha insaflı. Öyle ki buradaki yurtların bir çoğunda sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri sunuluyor. Ancak burada da çamaşır yıkamak isteyen bir öğrencinin, bir makine için 30 TL ile 60 TL arasında ücret ödemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"İzmir'de ise tek kişilik oda fiyatı 20 bin TL'den başlıyor. Ancak şehirdeki özel üniversitelerin çevrelerindeki yurtların fiyatları tek kişilik odalarda aylık ortalama 40 bin TL civarında" bilgisini paylaşan Alakent, "Bu yurtlarda kahvaltı ve akşam yemeği sunuluyor. Bazı yurtlar okula servis hizmeti de veriyor. Bu ekstra hizmetler bazılarında yurt fiyatlarına dahilken bazılarında ise ekstra ücretlendiriliyor" dedi.
Alakent sözlerini şu bilgileri paylaşarak sonlandırdı: "Özel yurt fiyatlarının en uygun olduğu illerden biri Konya. 12 taksit ödeme ile tek kişilik odaların fiyatı ortalama 15 ila 17 bin TL arasında. 2 kişilikler 13 bin ila 15 bin TL, 3 kişilikler 9 bin ila 11 bin TL, 4 kişilikler 7-8 bin TL, 6 kişilik odalar ise 5 bin ila 6 bin TL arasında. 6 gün oda kahvaltı sunulan yurtlarda, Pazar günü kahvaltı yok. Akşam yemeği ise öğrencilere sunulan mutfaklarda yapılabiliyor."
(Kaynak: Sabah Gazetesi)
12
KAMUDA 106 BİN TAŞITLA LÜKS HAYAT VE SALTANAT SÜRDÜRÜLÜRKEN EMEKLİ VE ASGARİ ÜCRETLİ AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİ.
Kiralıklar hariç kamuda toplam taşıt sayısı 106 bini aştı...2018’de 98 bin 82 olan 45 kamu idaresinin sahip olduğu taşıt sayısı, kiralık araçlar hariç 106 bin 363’e ulaştı.
Ocak-Temmuz arasında kamu, toplam 2 milyar 429 milyon 51 bin TL’lik taşıt kiraladı. Aynı dönemde alınan taşıtların maliyeti ise kayıtlara, 178 milyon 133 bin TL olarak geçti.
Tasarruf Tedbirleri Genelgelerinin engel olamadığı taşıt alımlarının ulaştığı boyut, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın verileriyle de ortaya konuldu.
Buna göre, genel bütçe kapsamındaki idarelerin 2018 yılındaki taşıt sayısı, 98 bin 852 oldu. Toplam 45 kamu idaresinin kullanımı için alınan taşıt sayısı 2019 yılında ise 101 bin 107’ye çıktı.
2020 yılında yayımlanan ve kamu harcamalarında tasarruf öngören genelgenin etkisiyle taşıt sayısında azalma yaşandı. Bu kapsamda kamunun sahip olduğu taşıt sayısı 2020 yılında 98 bin 730’a geriledi.
BirGün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre; 2021 yılından itibaren kamudaki araç saltanatı giderek daha da genişledi. 2021 yılında 45 kamu idaresinin envanterindeki toplam araç sayısının 100 bin 846 olduğu belirtildi.
Araç sayısındaki artış 2022, 2023 ve 2024 yıllarında da sürdü. Buna göre, 2022, 2023 ve 2024 yıllarında kamunun araç sayısının sırasıyla 103 bin 104, 104 bin 400 ve 106 bin 363 olduğu bildirildi.
13
TÜRKİYE'NİN YILLIK BOR GELİRİ SADECE BİR MİLYAR DOLAR...YANİ ORTADA ABARTILACAK BİR GELİR YOK!
Dünyada ve bor sektöründe yaşanan tüm zorluk ve kısıtlara rağmen küresel pazarda lider konumunu koruyan Eti Maden tarafından 2023 yılında 1,7 milyon ton ihracat ve 94 bin ton iç satış olmak üzere toplam 1,8 milyon ton bor ürünleri satışı gerçekleştirilmiş olup karşılığında 1,014 milyar $ satış geliri elde edilmiştir.
14
YAZININ SON SÖZÜ:
Çiftçinin % 60'ı ya da % 65'i 1950'den itibaren cami imamlarının direktiflerine, talimatlarına uyarak, daima işverenlerin, TÜSİAD'ın büyük patronlarının, süper zenginlerin, müteahhit/ beton dökme lobisinin, toprak ağalarının, sarı sendikaların, din istismarcası yobazların, faşistlerin , Maraş ve Sivas katliamını yapan ırkçıların, Kuzeyden her an bolşevikler inebilir diye sayıklayan bunakların doğrultusunda, tarikatlardan fetva, ABD'nden talimat alan, 1950-1953 arasında Türk ordusunu Kore'de Çin ve Rus ordularıyla savaştıran aşırı sağ partileri iktidara getirebilmek için oy kullandı...Şimdi ağlanmaya hakları yoktur! Ferrero gibi kartellerin kucağına düştülerse bu tamamen kendi hatalarından dolayıdır…