Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Akdeniz Gerçek Kadın “Hak var, temsil yok”

“Hak var, temsil yok”

Yaşamının büyük bölümünü kadın hareketlerinin içinde geçiren ve insan hakları bağlamında kadın hakları savunucusu olan Hatice Demet Tuzcu ile dünden bugüne kadını ve geldiğimiz noktayı konuştuk. Tuzcu: “Haklar elde edilmiş olsa bile kadınlar eleniyor. Biz kanunlarla eşit seviyeye geldikçe sahada erkeklerin bir ittirmesi başladı.”

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
“Hak var, temsil yok”

Kısaca kendinizi tanıtıp, ardından da kadın hakları, kadının eşit temsili ve hak mücadelesi üzerine hangi kurumlarda hangi çalışmalarda bulunduğunuzdan bahsedebilir misiniz?

Çok teşekkür ediyorum. Ben kadın hakları ile ilgili olarak mücadelede 40. yılını tamamladım. Ortaokul ve lise çağlarında bir kavram karşıma çıktı. Onu araştırırken kanunlarımızdaki eşitsizliği fark ettim. Nesebi gayri sahih ve nesebi sahih kavramlarıydı. Bunlar çocukların nüfuslarında işlenmiş kavramlardır. Nesebi gayri sahih, evlilik dışı doğan çocuk demek. Nesebi gayri sahih çocuklar ebeveyninden genellikle de babasından kalan mirasın nesebi sahih çocuğa göre yarısı payını alıyor.

1 -1

Kanunlarda da bir adaletsizlik var yani?

Bazı dönemlerde nüfus kağıdını çıkartmak için aflar çıkarıldı. Çocukların okul süreçlerinde de gecikme yaşanıyordu. Lise çağlarında tirajı yüksek bir gazete ‘Tedavi için hastaneye gitti namusundan oldu’ gibi ciddi bir başlık atılmıştı. Haberi okuduğumuzda, ameliyat olmak için hastaneye yatmış olan bir genç kadına hastane çalışanının tecavüz ettiğini anlıyoruz. Başlık namusundan oldu ifadesi bana nasıl yani dedirttirdi? Mağdur neden namussuz oluyor? Asıl namussuzluğu yapan neden namussuz değil? O dönemler kadını kaçırıp tecavüz eden kişi ile kadının evlendirilmesi sonrası tecavüzcünün hapisten kurtulduğu bir dönem.

Tecavüzcüleri ile evlendirilen ne kadar çok kadın var…

Topluma hak ve eşitlik adına bir şeyle vermek gerekiyor. İlkokula 69 yılında başladım ve Atatürk’le tanıştım. Bizim evimizde büyüklerimizi bir şekilde dillerindeydi. Atatürk’e saygımız o dönemlerde çok farklıydı. Mevlitlerde Atatürk’ün mutlaka ismi geçerdi.

Artık geçmiyor. Rast gelirsek seviniyoruz…

Atamızın aile büyüğü olarak bu toplumun her ailesinin Atası olarak kabul ettiği birey olarak büyüdüm. Dünyanın kabul ettiği devlet adamı. O öğretilerle büyümüş bir kişi olarak bu karşımıza çıkan kavramlar çok rahatsız edici. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne başladığımda, ilk olarak STK’lara başladım. O dönemlerde Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı yeni kuruluyordu. Hukuk Hocamıza Medeni Kanun’daki haksızlıkları söyledim. Bir gün odasına girdiğim zaman bunlar için çalıştım, bunlar nasıl değiştirilir dedi. O dönem birçok kadın bundan rahatsızdı. 80’li yılların ortalarına doğru Medeni Kanun’daki değişiklik bize soluk aldırdı ama kadın çalışırken hala eşinden izin almak zorundaydı. 1934 yılında 5 Aralık’ta kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmiş olan dünyanın da ilkleri arasında sayılacak bir toplum için bu gerçekten acı. O zamanlar kadınlar kaymakam olamıyorlardı. Kadınları yönetici olarak görmeyi kabul etmeyen bir süreç vardı. Ben de bir kamu kurumunda müfettişlik sınavını kazanıp istisnai memur olarak atandım. Müfettişlik sınavında eğer 1. olsaydım beni sözlü de elemeyeceklermiş ama maalesef ilk 3’e giremedim ve kambiyo memuru olarak kuruma girdim. O dönem kadın bir müfettiş alınmadı.

İNSAN OLMANIN DIŞINA ÇIKTIK

Haklar elde edilmiş olsa bile kadınlar eleniyor. Biz kanunlarla eşit seviyeye geldikçe sahada erkeklerin bir ittirmesi başladı. Benim çocukluğumda benim yaşadığım çevre ya çok nezaketliydi ya da daha hak temelliği kavramıştı. Şu ana baktığımızda daha eşitlikçi bir yan vardı. Partilerde kadın kolları kavramını tam bilemiyorum ama erkekler o yana kadınlar bu yana gitsin modeli insan olmanın dışına çıktık ve insan vasıflarımız bu tarafta kalsın cinsiyet kimliklerimiz ön planda olsun deniliyor. Türkiye’de eşitlik anlamında aşmamız gereken birçok sorunu aştık.

kadın (1)

8 MART’TA KUTLANACAK BİRŞEY YOK

Maalesef insanları kabul ettirme konusunu aşamadık. Gittikçe de ayrıştı. Şimdiki gençler de bizim gençliğimiz kadar eşitlikçi bakamıyorlar. Biz bir yerde hata yaptık. Bunu kendimize sormamız gerek. Biz 8 Mart’ları kutluyoruz aslına 8 Mart anma. Anmaları da biz kutlamalara çevirdik. Eşit işe eşit ücret için yanan insanları anmasıdır 8 Mart. 8 Mart’ta kutlanacak bir şey yok. Orada çok ciddi bir anma töreni yapılması gerekiyor.

Ben yerel yönetimlerin içinde de bulunmuş bir kadın olarak siyasi ve yöneticiye kutlama şeklindeki mesajların yanlışlığını, oynamalı çalmalı etkinliklerin farkındalık denilse de farkındalığın bu şekilde yapılmaması gerektiğini söylememe rağmen giderek bu yaygınlaştırılıyor. Hatta biz onları anıyoruz ama hak mücadelemizdeki dayanışmamız adına biz bunu kutluyoruz denildi. Kutlanacak bir şey var mı?

 kadın (3)

İNSANLAR HAK VE EŞİTLİK UĞRUNA ÖLDÜ

İnsanlar hak ve eşitlik uğruna öldüler. Ölüm kutlanmaz. İnsanlar kelimeler ile de anlamsal olarak yanlışlarını yapıyorlar ve onu savunuyorlar. Yanlış yanlıştır. Kadın ölümlerinin bu kadar arttığı bir dönemde nerede yanlış yapıyoruz diyerek sormamız gerekiyor.

Çok teşekkür ediyoruz. İnsanların haklarıyla var olduğu ve hiçbir hak ihlalinin yaşanmadığı günler dileğiyle..

Hatice Demet Tuzcu Kimdir?

1963 yılında Ankara’da doğan Hatice Demet TUZCU ,Ankara Şehit Teğmen Kalmaz İlkokulundan mezun olduktan sonra Orta ve Lise Eğitimi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamlamıştır. Ankara Üniversitesi siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslarası İlişkiler Bölümünden mezun olmuştur. Öğrencilik yıllarında başladığı çalışma hayatı ile birlikte eğitim hayatına da devam etmiştir. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Yönetim-Organizasyon Bölümü’nü de bitiren H.Demet TUZCU TED Ankara Koleji Vakfı Yönetim Kurulu Sekreteri olarak görev yaptığı sırada İşletme Alanında yapmış olduğu  Yüksek Lisans tezi konusu Eğitimde Toplam Kalitedir. 2007 – 2009 yılında Antalya AESOB’de AB Proje Uzmanı ve Koordinatörü  olarak görev yapmış. 2009-2014 yılları arasında Antalya’da Proje yazımı, Yönetimi ve Eğitmen olarak çalışmıştır. 2014 – 2016 yılları arasında  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı “Aile içi Şiddeti Önleme” Avrupa Birliği Projesi Eskişehir, Konya Afyon Bölge Koordinatorü olarak görev yapmıştır. 2011-2015 Mülkiyeliler Birliği Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi, 2011-2013 Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalıştığı dönemlerde birçok projenin tasarımını ve yönetimini üstlenmiştir. 2009-2016 yılları arasında Kadın ve Genç Derneğinin Başkanlığı görevini üstlenmiş. “Kadın Dostu Kentler Projesi”nin çeşitli kurullarında görev almıştır. Yerel yönetimler ile de bir çok projenin yürütülmesinde proje ortağı olarak çalışmıştır.

 Yılında Akdeniz Üniversitesinde İletişim alanında Doktorasını tamamlayarak Dr. Unvanını almıştır. Doktora Tezinden yola çıkarılarak üretilen “Referandum , Medya ve Rıza Üretimi” isimli kitabı vardır.

*Öğrencilik yılarında Sahne sanatı ile ilgilenmiş. Halkdanslarının yanısıra, iyi bir tiyatro eğitimine sahip olan Tuzcu çeşitli Tiyatro oyunlarında  oyuncu olarak görev almıştır.

Songül BAŞKAYA

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Okul içinde okul!

Okul içinde okul!