Oh be ne güzel, sosyal varlık olduk ya,
yaşasın. Paramız var, sosyal çevremiz var, eh yani kılık ve kıyafet yerinde,
bir de sanal ortamda iki kelam ediyor isek değmeyin keyfimize.
--Oysa insan yaşamı birçok bileşenin üst
üste geldiği, birçok şeyin biri birini izlediği bir süreçtir.
--Doğar, büyür, eğitim alır, iş bulur
çalışır hatta evlenir ve ....
--Aslında insanlar, gerçekten sosyal
çevreleri ile varlar. İşte de, siyasette de, günlük ilişkilerde de. Bu durumun
dışına çıkıldığı zaman çoğu kez hep bir sorun. Ne yok sayabiliyoruz, ne de
düzeyini ayarlayabiliyoruz ilişki içinde bu sosyal ilişki durumunu.
--Tabi burada ki sorun, bu tür ilişkiden
dolayı değil, ilişkinin düzeyi ve mesafesinden kaynaklanıyor.
--Örnek, Facebook Cumhuriyetinde, herkes
sanal olarak eşit, herkesin her şeyi açık ve aleniymiş gibi olsa da, çoğu kişi
sanal. Çok yakın çevreler dışında herkes, herkese dokunuyor. İyi ya da kötü
değil ama durum da, tam bu.
--Genellikle bakıyorum sanal paylaşımların
notlarına sitemler, açıklamalar falan filan.
--Peki bunların sosyal ve psikolojik bir
gerekçesi var mı? Ya da çözümü var mı?
--Arthur Schopenhauer* adında bir Alman
Filozof, 1851'de yayınladığı ''Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi
Denemeler'' adlı eserinin (ki ben okumadım) 396. bölümünde, İNSAN İLİŞKİ VE
DAVRANIŞLARINA örnek olsun diye, kirpilerin soğukta yaşadıkları bir ikilemi
anlatır.
---“Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu
kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına
vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar
rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı
arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya
da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. İnsanları bir
araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler
ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir
arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada
buluşurlar. Bu uzaklıkta duramayanlara, İngiltere’de “keep your
distance!/mesafeni koru!” denir. Bu noktada, çevrenin sıcaklığını hissetme
arzusu kısmen karşılanır ama buna karşılık okların acısı hissedilmez. Kendi iç
sıcaklığı çok yüksek olanlar ise, ne sıkıntı vermek, ne de sıkıntı çekmek için,
topluluklardan uzak durmayı tercih ederler.”
--Schopenhauer, burada toplum
eleştirisinden çıkarak sosyalliğe gelir. Ona göre “Ayak takımının hepsi sosyal
insanlardır. Çünkü “Sosyallik insan sevgisine değil, yalnızlık korkusuna
dayanır ve burada aranan aslında diğer insanların hoşsohbet değil, daha çok
yalnız olmanın bunaltıcı sıkıntısından, yanı sıra bilincin tekdüzeliğinden
kaçmaktır” der.
--Her gün sokak kavgaları, kadın
cinayetleri, vs vs birçok olay yaşanıyor. Neden?
--Sanırım Ortaokul yıllarıydı. O zamanlar
"Jawa Motosikletler" çok moda. Ama meretler sık sık da arızalanır.
Tamirden sonra da, tamircinin genellikle oğlu olan kalfa, bu motorları sürüş
testinden geçirir, denerdi.
--Kızların o yaşları, yaşıtı erkekleri pek
ciddiye almadıkları yaşlarıdır. Eee, motosiklet ile her türlü gösteriyi yapan
birisi ne sükseli adamdır, tamirci çırağı olmasını bile sormayın gitsin.
--Nasıl oldu ise, sınıfların birinden bir
kız, öğleyin okula bindiği tamirci çırağının motosikletinde, sürücüsünün beline
sarılarak geliyor.
--Kendi kendime, "eyvahh" dedim.
--Günlük yaşamında, öyle bir kıza on metre
bile yanaşamamış bir oğlanın motosikletinin arkasında, beline sarılmış bir kız.
--Neyse, bir iki kere daha gördüm. Derken,
bir gün biz dersteyiz. Bahar mevsimi olsa gerek, dışarıdan bir çığlık sesi ki
ortalık yıkıldı. Herkes pencerelere koştu.
--Bizim kalfa, motosikletine bu kez
binmeyen kızı saçlarından yakaladığı gibi okulun önünden sürüklüyor.
--Olay oldu, dedi kodular ayyuka çıktı,
herkes bir hikaye anlatır oldu. "Okuyan bir kızın, tamirci çırağı bir
s......'nin arkasında beline sarılarak motora binmesi de ne?"den tutun
da.!..
--Önce kız okula gelemedi, sonra aile başka
bir uzak ilçeye tayin oldu.
--İşte, bilim dünyasına Arthur
Schopenhauer'in KİRPİ İKİLEMİ diye geçen sosyal deneysel analizinin öyküsü
böyledir.
--Kimin, ne kadar yanınıza yaklaşmasına
özen gösterilmesi gerektiğini anlamış olduk mu acaba?
*Arthur Schopenhauer; Alman filozof, yazar
ve öğretmendir. Alman felsefe dünyasının ilklerindendir. Nietzsche'nin de
hocasıdır.
D.T:22 Şubat 1788,/Ö.T: 21 Eylül 1860,
Frankfurt