Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Akdeniz Gerçek Gündem İklim krizinin kente yansımaları 6

İklim krizinin kente yansımaları 6

Arüv Çevre Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Cem Arüv, 'Kuzey ülkelerine gittiğinizde harika çim alanlar, plantasyon alanları görürüz, benzer şekilde tropik kuşağa yakın ülkelere gittiğimizde sık bitkisel doku içeren doğal alanları görür imreniriz' dedi.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
İklim krizinin kente yansımaları 6
KAYNAK: Nizamettin ÖZMEN

Söz konusu “iklim” olunca, Arüv Çevre adlı sivil girişimin başındaki isim Cem Arüv ile konuşmasak olmazdı. Yoğun tempo arasında aradan çıkardık. Ancak, verdiği her bilgiyi buraya aktarsak söyleşiyi 3 günde zor tamamlardık. Uzatmayıp bilgileri aktaralım.

İklim krizinin kente yansımaları 6

İklim ile ilgili insanoğlunun kaygısı ne zaman başladı, ilk veriler ne zaman alındı?

Hava durumuna ait bilgiler1900’lü yılların başında toplanmaya başladığında dünyanın ortalama sıcaklığının 14 santigrad derece olduğu hesaplanmıştır. Sanayi devrimi sonrasında fosil yakıt kullanımının artmasıyla, dünyanın ortalama sıcaklığı 15,1 C derece ye yükseldiği anlaşılmıştır. 

Dünya devletleri iklim değişikliğine karşı mücadele etmek üzere 1970’li yıllarda Birleşmiş Milletler çatısı altında yürütmeye başladıkları çalışmalarla sıkı bir süreç yaşamış ve nihai olarak da neredeyse tüm dünya devletlerinin katılımı ile Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nı imzalamışlar ve iklim değişikliği ile ilgili mücadeleyi gerek idari, gerek teknik gerekse finansal kurallara bağlamışlardır. Öncelikli hedef Dünya’nın ortalama sıcaklık artışının 2 C derece ile mümkünse 1.5 C derece ile sınırlamak üzerine olmuştur. 

İklim krizinin kente yansımaları 6

Siz dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuz. Gerçekten durum vahim mi? 

Bilim çevreleri karamsarlık içerisindedirler! Zira küresel ısınmanın 2100 yılında dünyanın ortalama sıcaklığının 1,7 ila 4,2 C derece artmasına sebep olacağını, dünyanın ekolojik yapısının ve sosyolojik yapısının komple değişeceği yönünde değişik modellemeler yapmakta ve yaklaşan tehlikeyi değişik kulvarlarda duyurarak ülke yönetimlerine gerekli tedbirleri almaları hususunda sürekli uyarılarda bulunmaktadırlar! 

Akdeniz coğrafyasında olan ülkemiz ve ilimiz iklim değişikliğine bağlı olumsuz etkilerin çok yüksek düzeyde hissedileceği bir bölgede yer almaktadır. Başta su kaynaklarının yönetimi olmak üzere, tarım arazilerinin korunması, tarımsal sulama ile Turistik Tesisler gibi noktasal su kullanımının yoğun olduğu sektörlerin kontrol altına alınması, yer altı su kaynaklarının kullanımının kontrol altına alınması büyük önem arz etmektedir. 

İklim Değişikliği özelinde meydana gelen küresel gelişmeler, hayatın her alanında kontrollü, verimli ve tasarrufa yönelik tedbirler alarak yaşama zorunluluğunu beraberinde getirmektedir. 

Anadolu topraklarında kendiliğinden doğal olarak tarihsel olarak var olan bölgesel orman varlığı 2 elin parmakları kadardır. Karayolu boyunca gördüğünüz, kıyılarımızda görülen orman varlığının yüzde 90’ı genç Türkiye Cumhuriyeti Orman Teşkilatı’nın eseridir. Ki bu varlık ülke topraklarının yüzde 21 ini oluşturan çok büyük bir alandır, emeği olan herkese teşekkür etmek gerekir. Yapılan ormancılık çalışmaları sayesinde çorak topraklar ve kayalık alanlar yeşil örtü ile kaplanmış, ülkemizin biyolojik rezervini oluşturuştur.

İklim krizinin kente yansımaları 6

Ülkemiz bu konuda yolun başında gibi duruyor. Nerden başlamalı, ya da önceliği neye vermeli?

Gerek kuraklık sebebi ile yüksek yanıcılık özelliği olan ağaç ve ağaççıklardan kaçınmak, gerekse su ihtiyacı az olan türlere yönelmek temel bir tasarım kriteri olmak durumundadır. Yüksek su ihtiyacı olan çim alanlar gibi yüzey örtücülerden vazgeçmek durumundayız. Kuzey ülkelerine gittiğinizde harika çim alanlar, plantasyon alanları görürüz, benzer şekilde tropik kuşağa yakın ülkelere gittiğimizde sık bitkisel doku içeren doğal alanları görür imreniriz. 

Ancak lütfen bakınız bu alanların hangisinde sulama sistemi vardır! Cevap veriyorum hiçbirinde yoktur! Bu bölgeler sürekli yağış aldığı için ayrıca sulama sistemi yapılmaya ihtiyaç duyulmaz! Yani bu bölgeler yaşayan halk bu alanların var olması için ayrıca bir emek harcamaz ve bedel ödemez. 

Biz ise ülkemizde yeterli olmayan su kaynaklarımızla, yüksek bedeller ödemek pahasına sulama sistemi kurarak bu planlamaları yapabiliyoruz! Bu sebeple özellikle kent içi peyzaj çalışmalarında yoğun su kullanımı ve özellikli bakım gerektiren türler yerine yöre iklimine uygun ve az su tüketen türlere yönelmenin doğru olacağı kanaatindeyim. Bununla birlikte böyle bir bitkisel planlama yaparken, yansıma ve ışımaya sebep olacak materyaller kullanılarak yapılan peyzaj mimarisi örneklerine de dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum.

Zira kent alanları içerisinde yapılan bu tip çalışmaların kentlerde oluşan ısı adalarının etkilerinin, kent içi ve mücaviri içerisinde daha yoğun hissedilmesi sonucunu doğuracaktır. Bir başka deyişle kent içi hava sıcaklığını artırabilecek düzenlemelerden uygun materyaller kullanılarak kaçınılmalıdır.
İklim değişikliğinin yoğun olarak hissedildiği ülkemizde, gelecek hayatımızı planlarken, hayatımıza girecek iklim kaynaklı her uygulama, öneriyi dikkate almak zorundayız. 
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Kozan 'da Çocuklar Serinlemek İçin Sulama Kanalını Tercih Ediyor!

Kozan 'da Çocuklar Serinlemek İçin Sulama Kanalını Tercih Ediyor!