17 Ağustos 1999 Gölcük depremi, ya da bütün Marmara’yı etkileyen deprem, çok büyük bir felakete yol açtı. O depremi biz de İstanbul’da yaşadık. Ama Gölcük’ teki evimizde de olabilirdik. İyi ki bir kaç gün farkla orada olmamışız. Evimiz yıkılmadı ama o felaketi de yakından görmemiş olduk! Fakat yakınlarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı, dostlarımızı ve arkadaşlarımızı kaybettik! Hepimiz için ağır bir travmaydı yaşananlar! Ama en kötüsü, çok hazırlıksız yakalanmıştık felakete, ülke olarak! Oysa bir deprem ülkesiydik ve ders almalıydık o güne dek!

 

Şimdi bilim insanlarına göre, yeni depremlerin eli kulağında ama yine de ders aldığımız, hazırlıklı olduğumuz söylenemez! Çünkü sorumluların hesap vermediği, suçluların cezalandırılmadığı, yap_ satçı müteahhitlerin malzemeden çalıp, paçayı sıyırdığı bir ülkede yaşıyoruz! Nasıl mı?

 

17 Ağustos depremi, Richter ölçeğine göre 7.6 büyüklüğünde gerçekleşmişti. Resmî raporlara göre; 17.480 ölüm, 23.781 yaralanma oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü.

 

Fakat 2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporu’na göre; 18.373 kişi hayatını kaybetti. 48 bin, 901 kişi ise yaralandı.

 

Resmî olmayan bilgilere göre ise; 65.000’ den fazla ölü, ağır_ hafif 100.000’ den fazla yaralı olduğu söylendi. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişinin evsiz kalmış olduğu ve yaklaşık 16 milyon insanın da depremden değişik düzeylerde etkilendiği anlatıldı. Ülkemizin yakın tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan bu depremde, sayılarda bile netlik sağlanamadığı görülüyor!

 

En çok; yıkılan çürük binalar yüzünden canlar yitirilirken, bu binalardan sorumlu çoğu kimse, ceza bile almamış. Bazı verilere göre; (Artık bu depremdeki verilerin ve sayıların birbirini tutmaması yüzünden insan, çok da emin olamıyor haliyle! Ben de o verilerin yalancısıyım diyeyim!) Depremden sonra, yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine 2100 dava açılmış ama, bu davalardan 1800’ ü hukuki boşluklardan dolayı cezasız sonuçlanırken, geriye kalan 300 davanın 110 kadarına ceza verilmiş, birçoğu ertelenmiş! Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7 buçuk yıl geçtikten sonra, zaman aşımına uğramış ve düşmüş!

 

Geriye dönüp, bütün bu yaşananlara bakınca, yeni bir depremde bunların yinelenmeyeceğinden nasıl emin olacağız? Gerçekten ders alıp, hazırlandık mı yeni bir depreme?